Ay Işığı Yolcusu

Sustukça

8 Kasım 2022

Yazı: Sustukça | Yazan: Atakan Balcı

Bir film tanıtımı gibi ve gerçeğin çok çarpıcı bir biçimde dile getirilişi. Kâbus, bu bir Karabasan! “Uyursan ölürsün”, uyanmış dili bağlı algısı kör, eli bağlı. Kendi iplerini sıkı sıkı tutuyor üstelik çoğu “açılmasın” diye. İlenilesi/lânet edilesi düzen meydan okuyor Yeryüzü Ana’ya, ilenç, ilenç, ilenç!

Sustur elbette, içindeki işgâlci başkalarının seslerini. Sustur elbette, “içimden bir ses” dediğin sesleri. Sustur elbette, içinden yükselen “kendim” sandığın ve elbette senin için senliği “kesin”(!) olan sesleri. Bastırma, aslâ bastırma. Öyle bir Adolf olursun ki seni yönlendiren Churchill’i alkışlar kuru-kör kalabalık algısı. Öyle bir koparsın ki bütünüyle öz varlığından, sesler dev dalgalara dönüşür, yıkar tüm karalarını, içsel evrenini.

Boş aynaya ulaşmak mı, boş ayna olmak mı?

Sözcüklerin ötesinde bir soru noktası var. Sorular önemli, yanıtlar da öyle; ama sorular önemli. Yanıtlar, izin verirseniz eğer, bilmiş câhilliğini ateşler, ki izin veriyorsunuz, izin verirsiniz. Haklı olsanız ne fark eder? Yaşam bir matematik formülüne indirgenemez. “İki kere iki dört eder”, “Aklın yolu bir”… Yok canım(!)…

Boş ayna, vâr oluşun hiçliği, hiçliğin yokluğu özümsemesi ile oluşan bir vâr oluş biçimi. Bununla birlikte, hiç özümseme içermeyen öz. Tek gerçeklik boş ayna ve ” tek gerçeklik” olduğuna “inanan”ların ulaşması oldukça zor yola ermedikçe.

Allah, Tanrı, Te, Ra, Ankh, Tengri, Dingir; Sümer, Maya, Etrüsk, Türk, Lemurya, Lemurya, Lemuryalılar!… Evren, eviren, evren, eviren, evren ve ejderha eş anlamlı, ağzı kuyruğunda bir çember; yansın külleri yansımanın, ki özünden doğsun yeniden. Yansın, yansıma, yansımasın; kendine kör, kendine kapalısın yığına açık varlığına kapalı bir armağansın ak örtülü karanlığa!

Sen Yaradan’a yakın, en imanlı sen(!), sen gibi olmayanlar kâfir, gâvur, uzak, çıkar sesini, sesini çıkar, sen yaradanın sesini çıkaransın(!)…

Sen nasıl bir münâfıksın, hiçbir bilgin yok münâfık, kâfir, münkir, sağ, sol nedir? Ama olsun, ses çıkar, senden olmayan herkes münâfık, kâfir, müşrik, haksız(!) ama sen bile kendinden evrenin ötesince uzaksın. O kadar yüksek çıkar ki sesini içindeki derin sessizliğin ezgisini duymak sana olanaksız olsun. Susma(!), susama asla; dere kıyısında susuzluktan kırılasın.

İçindeki dışa, eviren gerçeğe ulaşan, ki bir ulaşılan erek değil yoldur, adım adım yürürsün, dışındaki evrene ses çıkarmalı. Çünkü bilmeli ki haksızlıklar karşısında sustukça sıra herkese gelir bir gün. Çünkü, “Susma, sustukça sıra sana gelecek.”
 
 
Sevi ve ışık ile!…
Atakan Balcı
 
 

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

No Comments

Cevap Yaz

Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
Girne Antik Liman
Girne Antik Liman
Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan