Geçtiğimiz ay okumayı bitirdiğim Hürer Ebeoğlu’nun “Tanrı’nın Karalama Defteri” isimli kitabının konusu ve anlatımı bana oldukça ilginç gelmişti. Okurken, içinde geçen bazı kelimeleri ve cümleleri, bana sonra ilham olması için not almıştım. Bunlar kitapta geçenlerle ilintiliydi tabii ama ben de başka anlamlar yaratmışlardı.
Kapıcılar
Kitapta, “kapıcı”lardan bahsediyordu. Bu yalan ve geçici dünyadan; gerçek ve samimi olan dünyaya geçişi sağlayan kapılar vardı ve tabii bu kapıları bilen ve koruyan bir de kapıcılar.
Bu bana, aynı zamanda Platon’un mağara metaforunu anımsatmıştı. Mağaranın içinde yaşayan ve şeylerin gölgesinin gerçek olduğunu düşünen insanlardan birinin bir şekilde mağaradan dışarı çıkmayı başarması ve içeridekileri bir türlü gerçek dünyanın; mağaranın dışında olduğuna inandıramamasını hatırlatmıştı.
Kitabı okurken “kapı” kelimesi dikkatimi çekmişti. Hayatımızda açılan ve kapanan sayısız kapıyı düşündüm. Yaşarken, irademizle veya irademiz dışında açılan ve kapanan kaç kapı olmuştu? Biz bunların gerçekten farkında mıydık? Kararlarımızla, hayatımızın yönünü nasıl değiştirdiğimizi; hangi fırsatları arkamızda bırakarak, kapıları kapattığımızı ya da hangi yenilikler ve heyecanlar için yeni kapıları açtığımızı düşündüm.
Bakkal Defteri
Yine bu kitapta geçen ve çok hoşuma giden “insanların çoğunun bakkal defteri gibi yaşadığı” üzerine yapılan benzetmeyi de bir süre düşündüm. Çocukluğumuzda, alışveriş yaptığımız bakkalın tuttuğu veresiye defteri aklıma geldi. Sadece bakkalın kendisinin anlayabileceği, içinde bir sürü notun olduğu çok karışık bir defterdi bu.
Yazar bu benzetmeyi; “1-2 yıl geçsin gerçekten istediklerimi yapmaya başlayacağım, hayallerimi gerçekleştireceğim” veya “Beni üzenleri tek tek hafızama kazıyorum ve bunların hesabını soracağım“ diyerek sevincini, üzüntüsünü hep öteleyen insanlara atıfta bulunuyordu.
Bu cümleyi okuduktan sonra yeniden içime döndüm ve kendi bakkal defterimi düşünmeye çalıştım. Benimkisi de böyle karışık ve içinde bulunduğumuz zamana ait olmayan bir sürü şeyle mi doluydu? Sanırım, bundan bir 10-15 sene önce böyleydi. Bu durumu meditasyon yardımı ile fark ettiğimde zihnimi boşaltmaya ve sakinleştirmeye çalışmıştım. Kafamın içinde dönüp dolaşan ipe sapa gelmez binlerce düşüncenin peşine takılmadan, kayıp gitmesine izin vermeyi öğrendim. Çeşitli meditasyonlarda dile getirildiği gibi; sanki zihnimin kendisi bir dağ, dolaşan düşüncelerse dağın çevresindeki bulutlar, gökyüzü ve etrafında ne varsa onlardı.
Bu alıştırmaları belli aralıklarla yeniledikçe zihnim, hiçbirinin peşinden gitmemeyi ve sadece izleyici olmayı öğreniyordu.
Kafesler
“Kafeslere tıkılmış ama bunu bilmeyen insanlar”dan da bahsediliyordu kitapta. Bence de her insan kendi kafesine tıkılı olarak yaşıyordu ama bunu bilen de vardı, bilmeyen de. Hayatta o kadar çok şeyi otomatik pilotta yapıyoruz ve yaşıyoruz ki… Düşünmeden, hissetmeden, anlamadan öylesine, gelişine yaşıyoruz günleri. Sonra yıllar geçiyor ve bir gün geliyor. Hayatının geri kalanını bu şekilde yaşamak isteyip istemediğini sorgularken buluyorsun kendini. İş işten geçmeden, yeni ve farklı bir şeyler yapmak istiyorsun. Ama bu sefer de nereden başlayacağını bilmiyorsun.
Ben bu yıl işe mutlu olduğum, kendimi sakin ve keyifli hissettiğim her anı ufak not kağıtlarına yazıp bir kavanozda toplamakla başlamaya karar verdim. Seneye yılbaşında inşallah o kavanozu açıp tek tek onları okuyacağım. O anların, benim kutup yıldızım olacağına inanıyorum. Sonrası mı? Sonrası Allah kerim artık 😁
Sevgilerimle,
Demet Albayrakoğlu
7 YORUMLAR
Merhaba, mutlu yıllar.
Yazar Bige Güven Kızılay’ı Facebook sayfasından takip ediyorum. Ve sanırım 2.5 sene kadar önce bir yazısında konu buydu. Mutlu olduğunuz anlarınızı yazıp bir kavanozda saklayın diyordu ve benim öyle bir kavanozum var. Gerçekten yazmak için, mutlu olmaya daha önem veriyor insan ve sonra okurken çok daha fazla mutlu oluyor.
Sevgiler. 💖
Nimet Hanımcım, çok teşekkür ederim. Size de çok mutlu ve güzel bir yıl diliyorum. Çok haklısınız, ben de bir yerde okumuştum yeni yıl önerisi olarak. Çok sevindim ortak beğenilerimiz olmasına.
Çok sevgiler 💕
Demetcim, yazma enerjine hayranım. Yıl sonunda kavanozunda birikenleri yazmayı da unutma lütfen 💕
Şen Hanımcım, ne güzel bir motivasyon oldu, haftaya başlarken bana. Çok teşekkür ediyorum. Çok güzel de fikir verdiniz yazı konusu olarak. Bunun için de ayrıca teşekkür ediyorum size. Hepimizin zaman zaman yaşadığını düşündüğüm; kayda değer bir şeyler bulmakta zorlandığımızda, bizi etkileyen, düşündüren her şeyi yazabileceğimize dair umudumu arttırıyorsunuz bu kıymetli yorumlarınızla, sağ olun.
Gerçek bir turşusever olarak yazının başlığını görünce nedense aklıma ilk turşu geldi. :)) Dedim Demet sanırım turşular üzerinden metafor yağmuru yapacak. Hayata lezzet katan ekşimsi yaşananlar vs vs 🙂 Öyle çıkmadı ama yine yine içe dönük bir yazıydı okuduğum ve şaşırmadım. Çünkü düşünmeye epey vakit ayıran, içi dopdolu ve ince yürekli kalemlerdensin, biliyorum.
Yeni yıl geldiğinde kavanozun yeni yılına da heyecan katacak tümcelerle dolu olur umarım. Şans, umut, sevgi ve güzel insanlar seninle olsun.
Mehmetciğim, turşu kavanozu benzetmesi ile çok güldürdün beni 😊 Güzel ve nazik yorumun ise beni duygulandırdı ve çok mutlu etti. Günümü güzelleştirdiğin için çok teşekkür ediyorum. Benzer kalemlerin birbirini tanıyacağını da çok iyi biliyorum. 😉 Duygu yüklü kaleme aldığın şiirlere devam. Yeni yıl, gönlünden geçenleri beraberinde getirsin sana. Sağ olasın.
Sen sağ ol. Hepimiz için şiir güzelliğinde olsun yarınlar.
Selâm ve dua ile… 😊