İçimdeki Sesler

Kavala Yolcuları | 1

27 Eylül 2023

Yazı: Kavala Yolcuları | Yazan: Demet Albayrakoğlu

 

İndeks

Kavala Yolcuları | 1 | Bölüm 1
Kavala Yolcuları | 2 | Bölüm 2
İstikamet: Selanik | Bölüm 3
Selanik | Bölüm 4

 
Sizleri; Kavala, Selanik ve Halkidiki’ye götüreceğim. Biliyorsunuz, daha önce de buraları ziyaret etmiştik. Yunanistan’ı sevdiğimiz için bu yaz yeniden oraları görelim istedik.

Bir kez daha aracımızla yollara düştük, Edirne’ye doğru ilerlerken yol kenarındaki sapsarı ayçiçek tarlalarını görünce bu sefer durduk. Tarlaların içerisindeki insanları dikkatlice baktığınızda görebiliyordunuz, herkes en güzel kareyi yakalamanın derdindeydi. Bizim neden böyle bir fotoğrafımız olmasındı, değil mi?

Sınır kapısına doğru yaklaşırken doğru sınır kapısında olduğumuzu görünce bir rahatladık. Size yazmayı fırsat bulamamıştım. Ama Yunan ziyaretlerimizden birinde navigasyona İpsala yerine Kapıkule yazdığımız için ufak bir macera yaşamıştık da. 😂🙈

Neyse, Kavala’ya doğru ilerlerken, yolda olmanın hissettirdiği o tatlı huzur ve sakinlik duygusunu bir süreliğine yaşamak istediğim için hiç konuşmadım. Eşim de o sıralarda, sevgili Hülya teyzemizin elleriyle hazırladığı nefis kıymalı börekleri yiyebilmenin dayanılmaz hafifliğini yaşıyordu.

Kavala

Daha önceki tatillerimizde, Kavala’da çok şeker butik bir merkez otelde konaklamıştık. Tercihimiz yine aynı yer oldu tabii. İsmi, Old Town Inn. Otelin kendi otoparkı yok ancak yakın mesafede anlaşmalı bir otoparka aracı koyabiliyorsunuz. Biz 3 gün kalacağımız için 3 günlük makul bir otopark ücreti verip gün içerisinde ekstra bir ücret ödemeden istediğimiz zaman giriş çıkış yapabildik.

Üçüncü katta bir oda ayırmışlardı bize. Şöyle söyleyeyim; oda 2 kişinin aynı anda hareket edemeyeceği kadar küçüktü. 😅 Çok temiz ve güzel bir oda olmasına rağmen bu durum biraz can sıkıcıydı. Daha önce ikinci katta konakladığımızda çok memnun kalmıştık, o oda nispeten daha büyüktü. Tatilde olduğumuz için tabii ki buna takılmadık.

Deniz aşığı biri olarak hemen nerede denize girebileceğimi düşündüm. Düşündüm diyorum çünkü eşimin denize karşı bir düşkünlüğü yok ama buna rağmen bana uyum sağlaması bir harikaydı. 😁🙏🏻

Arabayla yaklaşık 40 dakika uzaklıktaki Breeze Beach isimli bir plaja gidiyorduk. Saatten ötürü o gün için değmeyeceğini düşündük ve resepsiyona danıştık. 15 dakikalık mesafede bir yerde denize girebileceğimizi öğrendik.

Atladık arabaya, aracımızı park ettikten sonra hemencecik ulaştık denize. Plajı görür görmez hissettiğim hayal kırıklığını anlatamam size.

Üstü beton uzun boş bir alan düşünün, kenarlara doğru yine betondan 1-2 tane bank gibi bir şeyler var. Bunlar da genelde yaşça büyük insanların oturdukları yerlerdi. Betonarme gölgelik alanın hemen aşağısında da yanlarında şemsiye ve sandalyelerini getiren Yunanlıların denize girdikleri kumlu bir plaj vardı. Yani anlayacağınız turistlere göre değildi pek, uzaktan bakıldığında bizim Caddebostan Plajı’nı andırıyordu. Tabii, benim suratım bir düştü. Keyifsiz keyifsiz denize girdim ama hiç mutlu olmadım. Eşim neşemi yerine getirmeye çalışırken; “Yarın, erkenden Breeze’e gideceğiz” diyerek beni teselli etmeye çalıştı. ☺️

Plajda çok fazla kalmadık tabii, otelimize döndük ve akşam yemeği için hazırlanmaya başladık. Daha önceki senelerde limanda gittiğimiz çok güzel bir balık restoranı vardı, yine oraya gitmek istedik. Doğruyu söylemek gerekirse orası da bizim için bir hayal kırıklığı oldu. Yemekler lezzetsiz, çok yağlı veya çok kuru gibiydi. Aslında çok şaşırdık çünkü çok severek yemek yediğimiz bir yerdi. Kalitesini bozmuştu sanırım.

Neyse biz yine moralimizi bozmamaya çalışarak Kavala sokaklarında ve sahilde biraz yürüdük, ilk günün yorgunluğu ile otelimize geri döndük.

İkinci Gün

Kavala’daki ikinci günümüze çok güzel uyanmıştık. Kahvaltı için her sokak başında görebileceğiniz pastanelerden birinde karar kılıp kahve ile birlikte yemeye karar verdik. Sokakları gezerken minik bir butik pastane gördük. Ben askılarda asılı olan çeşitli simitleri hemen fark ettim, zeytinlisinde karar kıldım. Eşim tabii ki böreği tercih etti. 😋

Pastanenin hemen yanı başındaki bir kafede oturduk, kendimize birer frappe ısmarladık. Özellikle yediğim simidin efsane olduğunu söylemeliyim. İçinde oldukça yoğun, iri siyah zeytinlerin olduğu, susamı da bol olan bir simitti. Tavsiye ediyorum sizlere de.

Lezzetli kahvaltımızın ardından arabaya atlayıp plajın yolunu tuttuk. Yolun her iki yanında bulunan üzüm bağlarının arasından denize ulaştık. Günü geçireceğimiz şezlongu seçip sere serpe uzandık.

Breeze Beach

Burada şezlonga ücret ödemiyorsunuz, sadece restorandan bir şeyler yiyip içmeniz yeterli. O gün bol bol denize girdim, öğlen saatlerine doğru çok lezzetli ince hamurlu bir pizza yedik. DJ de çok güzel şarkılar çalmıştı sahilde, keyifle hem dinledik hem de güzel zaman geçirdik.

O günün akşamı, kaldığımız otelin hemen yanındaki tavernayı denemek istedik. Odamızın balkonundan gördüğümüz kadarıyla her akşam doluydu masaları. Küçük ve samimi bir yere benziyordu.

Yazı: Kavala Yolcuları | Yazan: Demet Albayrakoğlu

18 yaşlarında genç bir garson bizimle ilgilendi. Biz tabii, her Yunan tatilinde olduğu gibi meze olarak deniz ürünlerinden ne varsa sipariş verdik. 😋 Yanına klasiğimiz olan, mavi renkli Barbayanni Uzo istedik. Menüde o olmadığı için garsonumuz aynı tatta olduğunu söylediği başka bir uzo getirdi. Kalamarı, karidesi ve peynirli salatayı tadarken uzoyu da yudumlamaya başladık. Çok da alkol tadı alamadık, sanki su gibi bir şeydi içtiğimiz.

Mekanın sahibi; uzun boylu, esmer, yaklaşık 55 yaşlarında göbekli bir adamdı. Biz garsonla konuşurken masamıza doğru gelip bizimle sohbet etmeye başladı. Önce nereden geldiğimizi sordu. Türkiye’den geldiğimizi öğrenince “Durun, ben size kendi özel uzomdan getirteyim” dedi ve Yunanca garsona bir şeyler söyleyip gitti. Yaklaşık 10 dakika sonra ufak bir rakı sürahisinde uzomuz geldi. Tavernanın giriş kapısında kollarını göbeğinin üzerinde kavuşturarak bekleyen mekan sahibi, başıyla gülümseyerek, selam verdi.

Ben ilk yudumu aldığımda tadının oldukça sert olduğunu anladım ve eşime dönerek “Yarın, umarım seni görebiliyor olurum. Bunu içerideki bir bidondan getirmediğinden emin miyiz?” diye sordum.

O akşam bunun üzerine çok güldük, çok konuştuk ama bakalım ertesi gün aynı mutlulukla yeni bir güne uyanacak mıydık ? 😁
 
 

Devamı için tıklayınız.

 
 
Demet Albayrakoğlu
 
 

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

No Comments

Cevap Yaz

Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
Girne Antik Liman
Girne Antik Liman
Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan