İçimdeki Sesler

Kavala Yolcuları | 2

11 Ekim 2023

Yazı: Kavala Yolcuları | 2 | Yazan: Demet Albayrakoğlu

 

İndeks

Kavala Yolcuları | 1 | Bölüm 1
Kavala Yolcuları | 2 | Bölüm 2
İstikamet: Selanik | Bölüm 3
Selanik | Bölüm 4

 
O akşam restaurantta çok keyifli zaman geçirdik. Sabah da çok güzel uyandık, merak etmeyin.

Üçüncü Gün

Hava kapalıydı biraz, otelin yönlendirdiği “Sofia’nın Yeri” isimli bir kahvaltıcıya gitmeye karar verdik. Yürüyerek 5 dakikada ulaştığımız ufak ama oldukça şirin bir yerdi. Spesiyali avakadolu, peynirli tosttu; bizde ondan sipariş ettik. Anne eli değmiş kadar lezzetliydi, yanında tabii frappe ile afiyetle yedik.

Kahvaltımızı bitirdikten sonra biraz yürüyüş yapmak üzere kalktık. Yağmurun başlaması ile birlikte dükkanların şemsiyelerinin altından yavaş yavaş yürümeye devam ettik. Ben çok güzel bir bijuterici keşfettim ve hediyeliklerin çoğunu oradan aldım. Büyük deniz kabuğu şeklinde bir çift küpe, sarı renkli metalin üzerine işlenmiş siyah taşlı, daha ağır duran bir küpe daha, bir de kendime çok şık bir yüzük aldım. 😁

Neyse, her zaman gitmekten hoşlandığımız, sadece ahşap masa ve sandalyeleri olan eski usül bir kahvehaneye gittik. Çok güzel Türk kahvesi yapıyorlardı, isteyenlere duble kahvesi de vardı. Türk kahvesi istediğimi söylediğimde garson Yunan kahvesi diye beni düzeltip siparişimi aldı. “Kahve de mi?” diye söylendim arkasından.

Yaz yağmurunun altında, keyifle kahvelerimizi içerken yan masada oturan bir papaz vardı, diğer masalarda da hep emekli yaşlı insanlar. Birlikte hem sohbet ediyorlar hem de çoğu zamanlarını orada geçiriyorlardı. Kavala’nın merkezindeki nüfus oldukça yaşlıydı sanırım.

Hava biraz açmaya başlayınca denize girmek için hazırlıklarımızı tamamladık ve plaja doğru yol aldık.

Deniz, yağmur sonrası çok güzeldi, tadını çıkardık. Yine fast food tarzında bir şeyler yedik. Tatilimiz boyunca yediklerimiz için İstanbul’a döndüğümüzde ismimi; “Sağlıklı Beslenme Programı”na yazdıracağımı bilmiyordum tabii 🙈

Tüm gün güneşlendim, bol bol denize girdim ve müzik dinledim. Bu süre zarfında tabii ki eşim, akşam yemeğini nerede yiyeceğimizi düşünüyordu. Sahildeki balıkçılara gitmek istemedik, biraz da balıktan sıkılmıştık açıkçası. Sahilin diğer tarafındaki et restaurantına gitmeye karar verdik.

Hava oldukça sıcaktı. Otelde biraz dinlenip akşam için hazırlandık.

Sahile doğru yürüdüğümüz yolun manzarası hârikaydı. Gün batımına doğru limanda çok güzel fotoğraflar çektik. Masaya oturduğumuzda, menüdeki envai çeşit arasından T-bone steak ve şiş kebap söyledik. Yemek öncesi sunulan zeytin kırması ve zeytinyağından oluşan karışım oldukça lezzetliydi.

Önce eşimin siparişi geldi. Sipariş mi demeliyim, yoksa hayvanın bir bacağını mı, bir kolunu mu masaya bıraktılar demeliyim, bilemiyorum. 😂 Masanın ortasında tüm alanı kaplayacak büyüklükteki tabağı görünce oldukça şaşırdık. Kenar yağlarını çıkarttığımızda bile kalan etin miktarı hatırı sayılır büyüklükteydi. Yine de benim için oldukça yağlıydı. Kendi siparişim geldiğinde de hüsrana uğradım. İnanılmaz yağlı ve tadı da hiç güzel değildi. Maalesef keyifli bir yemek olmamıştı o akşam bizim için.

Eşim durur mu tabii, daha önce gittiğimiz otelin yanındaki tavernaya uğramamızı önerdi.

Vardığımızda mekanın oldukça kalabalık olduğunu gördük. Garson bizi arka taraflarda ufak bir masaya yönlendirdi. Ben tam oraya doğru yürürken mekanın sahibi “Orası olmaz” deyip ön masalardan birine aldı bizi.

O akşam da hava çok sıcaktı. Eşim atıştırmalık bir şeyler istedi. Garson, yine bize ufak bir sürahide uzo getirdi 🙃 Menüde tatlı yoktu, mekanın sahibine bunu iletince bize çok tatlı bir şey göndereceğini söyleyip içeri geçti. Sonra elinde zeytinyağlı fasulye tabağı ile geri geldi 😁 Anlayacağınız mekanın sahibi ile artık kanki olmuştuk.

Bu samimi ve sıcak ortamdan ayrılırken hediye ettikleri 1 kutu kavala kurabiyesi ile odamıza çıktık.

Ertesi gün rotamız Selanik’ti. Bakalım, orada hangi maceralar bizi bekliyordu?
 
 

Devamı için tıklayınız.

 
 
Demet Albayrakoğlu
 
 

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

No Comments

Cevap Yaz

Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
Girne Antik Liman
Girne Antik Liman
Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan