İçimdeki Sesler

Kendine Kızmak

18 Ocak 2023

Yazı: Kendine Kızmak | Yazan: Demet Albayrakoğlu

Kendinize kızdığınız zamanlarda nasıl sakinleşebiliyorsunuz? Yoksa uzun zaman önce kendinize kızmayı bıraktınız mı? Beni sorarsanız, ben hatalarım veya dikkatsizliklerim karşısında kendime tahammül gösteremiyorum maalesef. O tür durumlarda kendime fazlaca yükleniyorum. Sonra da kendime o kadar çok yüklendiğim için üzülüyorum ve canım sıkılmaya başlıyor. Yakınlarım, arkadaşlarım benzer bir durum yaşadığında onları bu kadar çok üzülmemeleri için teselli ediyor, destek olmaya çalışıyorum. Yani başkalarına karşı daha çok merhametliyim ama kendime aynı merhameti gösteremiyorum bir türlü.

Mükemmellik Çabaları

Halbuki, bu alanda kendimi geliştirmeye de çalışıyorum, “Şefkat: Kendime” isimli yazımda ne güzel şeyler paylaşmışım, hatırlamak için açıp yeniden okudum. Okumayı bitirdiğimde içindeki en can alıcı kelimeyi bulmuştum: Mükemmellik çabaları. Hep doğru olanı, en güzelini yapmayı istemek. Ama süreçte yaşanabilecek aksilikleri ya da hataları da sakinlikle ve olgunlukla karşılayabilmek gerekiyor. Yani düşünüyorum da yaptığın şey ne olursa olsun, elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışmakta bir sorun yok. Ama bunu üzerimde bir baskı unsuru yaratarak aksiliklere karşı tahammül gösterememeyi de bir türlü anlayamıyorum. Bu durumu gerçekten aşmak istiyorum ve bunun yollarını da arıyorum. Halen aşamadığımı görmek de beni hayâl kırıklığına uğratıyor. O kadar karmaşık süreçler ki insanın kendini tanıması, anlaması, olaylar karşısında gösterdiği tepkilerini sorgulaması.

İçine Kaçmak

İşler ters gitmeye başladığında ne yaparsınız?

Ben içine kaçanlardanım. Kendimi oldukça üzgün hissederim ve kimseyle konuşmak istemem. Yani, sadece kendimi değil, çevremdekileri de olumsuz etkiliyorum sanırım. Geçen gün aynı bu şekilde hissettiğim ufak bir olayı sizlerle paylaşmak istiyorum.

İş çıkışı, gidiş yolunun üzerinde kurulan pazar nedeniyle sıkışık bir sokağın içerisindeydim. Hem pazarın kalabalıklığı vardı hem de yol çok dar ve gidiş-dönüş şeklindeydi. Üstüne üstlük, sokağın kenarında park hâlindeki araçlar da araçların geçişini daraltıyordu. Karşı taraftan gelen araç sayısı da fazla olduğu için olabildiğince sağa doğru yanaşıp yol vermeye çalıştım. Bu sırada arkamda uzun bir de araç kuyruğu oluştu. Geçicin ilk müsait olduğu bir anı kolladığım sırada hareket ettim ve sol tarafımı kontrol etmediğim için park halindeki bir aracı yandan sürterek yola çıktım. Araç içerisinden inanın sürttüğümü çok anlamadım, umarım aynalar çarpmıştır birbirine diyerek, ilk benzincide benzin almak için durdum. Araçtan inip, baktığımda sağ arka kapının ortasından çizildiğini ve çamurluğun da çizik ve biraz da içine doğru gömüldüğünü fark ettim.

Kendime sorduğum ilk soruyu tahmin ediyorsunuzdur.

“Bunu nasıl fark etmedin?”
“Neden sol tarafına dikkat etmedin?”

Tüm akşamımı mutsuz, keyifsiz ve tek kelime etmeden geçirdim. Şimdi birçoğunuz doğal olarak bunun bu kadar abartılacak bir mesele olmadığını söyleyecektir. Evet, belki öyle ama kendimi buna ikna edemiyordum.

Beklenti Yüksek

O akşam dönüp baktığımda acımazsızca kendime yüklendiğimi fark etmiştim ama neden bunu kendime yaptığımı anlayamamıştım. Hayatın dümdüz bir çizgi üzerinde devam etmediğini, planların her zaman değişebildiğini ve yolda ilerlerken başımıza farklı farklı aksilikler, olaylar gelebileceğini hem biliyordum hem de yaşıyordum. Kendimden beklentim mi çok yüksekti? Yoksa çevremdekilerin benden beklentisi mi yüksekti?

İnanın, anlayamıyordum. Bu noktada rutinlere olan bağlılığım, her ne kadar uzun vadede plan yapmasam da kısa vadeli olan planlarım, belki kendime koyduğum bazı kurallar, değişen koşullara herkes gibi kolay uyum sağlama konusunda bana yardımcı olmuyordu. Kim bilir? Ama bu konuda kendime haksızlık etmek istemiyorum, çabalıyordum. Ne kadar zorlanıyor olsam da elimden gelen gayreti göstermeye çalışıyordum. Halen de öyle. Biraz da olsa yol kat ettiğimi düşündüğümden bu tür aksilikler karşısında gösterdiğim tepkiyi gördüğümde gerçekten üzülüyordum ve demoralize oluyordum.

Hayat koşullarının bu kadar zorlaştığı ve her şeyin müthiş bir hızda değiştiği bu zamanlarda, sağlık kadar hiçbir şeyin önemli olmadığını hatırlayarak benzer durumlara karşı tepkimi “Sağlık olsun” diyerek gösterebilmeyi kendi adıma yeni yılda diliyorum.
 
 
Sevgiler,
Demet Albayrakoğlu
 
 

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

No Comments

Cevap Yaz

Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
Girne Antik Liman
Girne Antik Liman
Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan