Doğalı Sev

Gayet sakin bir şekilde bilgisayarın başına oturuyorum, fakat parmaklarım kelimeleri tuşlamaya başladığı an sanki dönüşüyorum; agresif, sivri dilli bir adam oluyorum. Aslında gerçekten böyle birisi değilim, tanısanız çok seversiniz. 😉

Geçen haftaki yazımın [Hayaller & Hayatlar] ardından, çok da samimi olmadığım bir kız arkadaşım Instagram’dan mesaj attı. “Arkadaşım sen mizojinist misin?” diyor bana, bana!!?

O an ben de sizin yaptığınızı yaptım ve hemen Google’a sordum 😅 Mizojinist, Yunanca‘da kadınlardan nefret eden anlamına geliyormuş.

“Saçmalama, yok öyle bir kadın düşmanlığım, aksine çok severim.”

Yaşadığım tecrübelerden edindiğim kadarıyla tespitlerimi yazıyorum. “Erkekler hakkında da yaz, sanki siz iyi birşeysiniz (💩)” diye yorumlar geliyor. “Sen ve Ben” dahil erkekleri yeren o kadar çok site, makale, dergi vs. var ki..! Hayır, erkekler hakkında yazmayacağım! Objektif falan da olmak istemiyorum…

Doğallık

Benim ve benim kafamda olan (aklı başında, mantıklı, olması gerektiği gibi olan 😏) adamların, karşı cinste dikkatini çeken ilk şey doğallık! Tamam, tamam ilk değil. İlk baktığım tartışmasız güzellik, tabii güzellik de göreceli bir kavram. Bana göre güzel diyelim. İkinci konu ise; sadece güzel olmanın yetmediği, olmazsa olmaz bulduğum; DOĞALLIK.

Doğallık dediğimde; salaş, argo konuşan, bakımsız kadın geliyor akla. Hayır, öyle değil. Benim için doğal; samimi, yanında kasılmadan durabilen, yalan söyleme ihtiyacı duymayan, aklına geldiği gibi konuşan, iyiyi de kötüyü de rahat bir şekilde ifade edebilen, eğlenceli, hesap – kitap ve rol yapmayan kişidir.

Çoğu adam, bahsetmiş olduğum doğallık yerine, her söylediklerini onaylayan ve kabul eden, eleştirmeyen, fikri olmayan, kukla gibi kadınları tercih eder aslında. Ne kadar ezik bir tercih! Benim hayatımdaki kadın beni eleştirmeli, yaptığım saçmalıklarla dalga geçmeli, özgüveni yüksek olmalı, bana bir şeyler katabilmeli. Aksi takdirde karşımdaki kadına saygı duyamıyorum…

Tüm genç kızların hayali: Evlilik!

Çok klişe bir gerçek ama doğru. Hadi genellemeyelim. Şimdi, “Benim değil” diye üç beş kadın çıldıracak. Yüzde 99.9 diyelim o zaman. Çıldıranları da o 0.1’lik yüzdeye alalım.

Söyler misiniz nedir bu evlilik takıntısının nedeni? Mesela her genç delikanlının hayali evlilik değildir. Spor bir araba, tuttuğu takımın şampiyonlar şampiyonu olması, kariyer, şöhret, zenginlik olabilir. 100 erkeğe sorsak, 10 popüler cevap arasında “evlenmek” yanıtını alacağımızı hiç zannetmiyorum. “Şurası şööyle, burası da böööyle bir damatlık hayal ediyorum” diyen birisine denk gelmemiz de pek mümkün değil gibi. Peki, kızlar neden bu kadar evlenmek istiyor?

Evlilik, sevgililik, aşk bu illüzyonların tamamını 20’li yaşlarda, erkenden halletmemiz gerekiyor. 30’lu yaşlarda duygusal düşünmeyi bir kenara bırakıp mantıksal düşünmenin ötesine geçemiyoruz. Hani hep derler ya; “Yaş ilerledikçe seçicilik artıyor.” Onu bir türlü anlamazdım ta ki 4 Eylül 2017’ye kadar! (yaş 30!) Gerçekten yaşanmadan anlaşılamayacak bir cümle! “Ulan ne demek seçicilik” derdim, “Ben zaten seçiciyim” (çoğu zaman yani 😅) ama o iş öyle değilmiş.

Güzel bir yüze, fiziğe, iki güzel bakışa kanmıyorsun artık. Aslında çok üzücü bir durum. Kan gitsin n’olacak sanki… Hayatına birisini sokmak için o kadar çok özellik arıyorsun ki; güzellik olsun ama yetmez, doğal olsun ama o da yetmez. Olmuyor, çünkü mantık devreye giriyor. Mantık kardeş diyor ki; “Yetmez arkadaşım yetmez!” Mantık, en kral stalkerlara (*stalk: gizli gizli, böyle sinsi sinsi araştırmak.) taş çıkartır! Bir bakmışsın kızın ailesini, arkadaşlarını, mesleğini, gelmişini, geçmişini stalkluyorsun…

Doğal diye bahsettiğim kız (aslanım benim), 5-0 önde başlıyor. Onun evlenme gibi bir odağı da yok zaten, karşısındaki insan kafasına yatmazsa onu söyler, oynamaz, oyalanmaz.

Amaç kancayı takmak olunca…

Doğal olmayan, sinsi (🐍) şu yalanla başlar ilişkiye, hiç sekmez, bu hep böyledir; hep 3 sevgilisi olmuştur. 4 değil, sadece 3 💩

“Aşkım sadece 3 sevgilim oldu. Birincisi üniversitedeki ciddi ilişkim, ikincisi üniversiteden sonra ailemin baskısıyla görüştüğüm çocuk, onunla da doğru düzgün görüşmedik bile, 2 çay içtik sadece, sonra da olmayacağını söyledim, eee üçüncüsü de sensin zaten…”

Ahh canım yaa, senin o arkandaki nedir? Kanat mı onlar?? Yaa sen ne kadar masum, ne kadar tatlı bir kızsın böyle 😈😈 Bu şekilde başlıyor yalanlar, oyunlar, kandırmalar… Halbuki, düğün salonundaki masalarda duracak şamdan modeli hakkında bile bir hayali var. Onun tek derdi evlenmek, gelinlik giymek. Evlilik fikrine öyle odaklamış yani. Yaşanılacak ilişki beşinci planda.

Yapmayın Allah aşkına, dürüst olun biraz. Muhakkak sizi her şeyinizle, yaşanmışlıklarınızla, hatalarınızla, yanlışlarınızla sevecek, hatta belki onlar yüzünden sevecek birileri var. Olmadığın kadın gibi davranarak, olduğun kadını, olmadığın kadınla aldatıyorsun aslında. Sonuç, mutsuzluk. Kimsenin kimseyi mutsuz etmeye hakkı olmamalı. Bize de yazık.

Herkesin hayatına da kimse karışamaz 😅😅

Mehmet Uğur