Ay Işığı Yolcusu

Aynası İştir…

26 Şubat 2019

Aynası İştir
Ünlü dizeleridir Ziya Paşa’nın:

“Aynası iştir kişinin lafa bakılmaz.
Kişinin görünür rütbe-i aklı eserinde.”

Ne kadar enfes dizelerdir ve ne kadar derin. İki dizeyle bir dolu sorun yumağını nasıl da özetliyor? Sözler çok şey anlatır ama, uygulamaya bakmalı asıl.

Vatan Kurtaran

Ben, benim gibi bir çok kişi, bu genel ağ/Internet ortamında, düşünce üretiyoruz, bir genel ağ dergisi üzerinden bir tür yaratım, iş üretiyoruz ve gerçek yaşamımızda da bunun bir karşılığı var genel ağdan doğrudan görünmeyen.

Ancak hem genel ağ, hem kıraathaneler “vatan kurtaran”larla dolu bir yandan. Herkesin her şeyi bildiği bir başlık zaten ama, bunun ötesinde çözümü de biliyorlar(!). Madem bu kadar iyi biliyorsunuz, buyurun, tutan mı var?

Ne yapmalı?
Ülke için, dünya için, ulus ve insanlık için ne yapmalı?

Buyurun, düşünce üretiminizi ortaya koyun, öne geçin/önderlik edin, adım atalım. Düşüncenizi paylaşın, düşüncenizi.

Yüce Geçmiş

Yüce geçmiş masallarına takılmış kalmışız. Bu doğru, geçmişimizde gerçekten büyük başarılar var ve insanlığa katkısı olan büyük kahramanlıklar. Tabii ki eğer bu tarihi doğrusu ve yanlışıyla doğru irdeleyebilirsek, bugüne ve geleceğe yönelik yapacağımız iş, çok daha fazla olur. Daha yararlı, daha çözüm odaklı iş dolu olur yaşamımız. Ama doğrusu ve yanlışıyla.

Doğru ve Yanlış

Doğrusu ve yanlışıyla bir bütün olarak ve ayrıca tek tek de değerlendirebilirsek tarih bizler için anlamlı ve işlevsel olur. “Aynası iştir kişinin lafa bakılmaz” çünkü. Kuru söz ile, “Onlar ne bilir” tavrıyla hiçbir şeyi çözemezsiniz, çözemeyiz. Bakmadan göremeyiz. Bakmakla görmek karşılaştırması önemli ama, buna takılıp da şu basit gerçeği, az önce dillendirdiğim, gözden çok kaçırıyoruz; “Bakmadan göremeyiz.”

“..lafa bakılmaz”

Bakmadan göremeyiz gerçekten. Doğru yere, doğru biçimde bakıyor muyuz ki, kuru söz üretmekten fazlasını yapalım? Yok yok yok, çok zor!… Yanlışlarımızı doğru biçimde belirleyemiyoruz. Hem kişisel olarak yanlışsızız, hem de tarihsel olarak sorsan insanlara. Eh koskoca imparatorluk niye battı o zaman, madem hiiç yanlış yapmadıysak? Ehh, orada gözleri kapamaktan fazlasını yapıp, kapalı gözlerle bir de yanlış noktaya bakıyoruz “doğru”yu belirleyebilmek için.

Filistin Sorunu-İsrail’in Kuruluşu

Bu noktada en belirgin tartışma konusu, örneğin, 2. Abdülhamit’tir. “Ulu Hakan mı Kızıl Sultan mı” tartışması bitmek bilmeyen bir döngü halindedir uzuun yıllardır. Hangisi peki? İkisi de değil. Atatürk’ün de bu konuda belirttiği gibi, kendi döneminde ve o anlayış çerçevesinde, elinden geleni yapmış bir tarihsel kişiliktir, doğrusu ve yanlışlarıyla.

O dönemle ilgisi en büyük söylence ise “Filistin” konusu ve Siyonistlere “nasıl kahramanca direndiği” ve izin vermediği ile ilgilidir. Ben bir düşünce üretmeyeceğim bu konuda, ama “aynası iştir kişinin lafa bakılmaz” dizesinden yola çıkarak, artık anlamlı söz üretip doğru biçimde işe yönelebilmemiz için küçük bir bilgi notu ekleyeceğim.

Herkes bilir ki İsrail’in kuruluşu 1948’dir. Ama bazı kaynakları incelediğimizde bu tarih “İkinci Kuruluş” yani aslında kuruluşun tamamlanması olarak kabul edilir ve iddia odur ki İsrail’de kutlanan bir de “birinci kuruluş” vardır. Hangi tarih, kimin dönemi o dönem?

1898 ve Ayna

1898 tarihi, İsrail’in birinci kuruluşu kabul edilir söylenene göre (Catherine Dupeyron, Israel a 110 ans!, Commentaire, Hiver 2008, No. 124, s. 1105.)

Neden öyle kabul ediyorlar, kimdi o dönemde Filistin’in hükümdarı, o toprakların da egemeni olan kişi kimdi?

Bakmadan görülemeyeceği gibi, doğru yere, gözler ve algılar açık olarak bakmak da önemli. Çünkü artık asıl noktaya yönelebilmeli çözüm için. Ziya Paşa’nın dediği gibi,

“Aynası iştir kişinin lafa bakılmaz.
Kişinin görünür rütbe-i aklı eserinde.”

Atakan Balcı

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

7 YORUMLAR

  • Yanıtla Didem Elif 26 Şubat 2019 at 19:04

    “Aynası iştir kişinin lafa bakılmaz.
    Kişinin görünür rütbe-i aklı eserinde.”

     
    Ne kadar güzel…
    Hatırlatma için teşekkürler…

    • Yanıtla Atakan Balcı 1 Mart 2019 at 15:25

      Ziya Paşa, Namık Kemal, Neyzen Tevfik gibi neredeyse yarı-ermiş diyebileceğimiz büyük ustalar var tarihimizde.
       
      Ben teşekkür ederim!…

  • Yanıtla Serap Aydın 26 Şubat 2019 at 19:55

    Daha geniş çerçeveden bakmamı sağladığın için teşekkür ederim.

    • Yanıtla Atakan Balcı 1 Mart 2019 at 15:24

      Hepimiz zaman zaman genel ortamın etkisiyle daraltıyoruz çerçeveyi; duvarları, çerçeveleri yıkma gereği duyuyorum sıklıkla.
       
      Ben teşekkür ederim!…

  • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 27 Şubat 2019 at 14:02

    Tarihi devamlı yeniden ve farklı farklı yazma durumumuza hayranım. Tabi bu sadece bizim ulusumuza ait bir davranış şekli değil.
     
    Günümüzden geçmişe baktıklarında tarihi nasıl görmek istiyorlarsa o şekilde değiştiriyorlar. Bu noktadaki değişken hangi düşünce sisteminin geçmişe baktığı. O dünyayı nasıl algılamak istiyorsa geçmiş de o şekilde yeniden yazılacak, okullarda ders olarak öğretilecek ve bir nesil de bunu gerçek tarih sanarak büyüyecek.
     
    Peki bu oluşturulmuş tarih yerine gerçeğe ulaşmak mümkün mü? Bilgi çağında yaşıyoruz, her şey parmaklarımızın ucunda. Fakat diğer bir yandan büyük bir bilgi kirliliği de söz konusu. (Herkesin kendi tarihini yazmasından ötürü.) Burada önemli olan doğru ve yanlış veriyi birbirinden ayırabilmek.
     
    Atakancım senin tarihe olan tutkunu ve doğru bilgiye ulaşma arzunu takdir ediyorum. Bilgiyi sadece kendine saklamayıp, bizlerle paylaştığın için de çok teşekkür ederim.

  • Yanıtla Hande S. Sinan 27 Şubat 2019 at 17:27

    Atakan İsrail’in ilk kuruluşunun 1898 olduğunu bilmiyordum öğrendiğim çok iyi oldu; diğer yandan bir arkadaşımdan da neden Arapların genel olarak İsrail devletine karşı çıkmadıklarını (Kuran’da İsrail toprakları konusu geçiyormuş) öğrenmiştim.
     
    Ve evet yazının en can alıcı kısmı; “Aynası iştir kişinin; lafa bakılmaz”

    • Yanıtla Atakan Balcı 28 Şubat 2019 at 13:18

      Eşari-Sünni düşüncesinde, ki Araplar arasında yaygındır, İsrail’den çok biz Türkleri düşman gören ve bunu gerçek mi uydurma mı bilinmez hadislere dayandıran önemli bir kesim var.
       
      İsrail’in kurulması yönünde ilk büyük adımın atılması 1898 görünüşe göre, verdiğim kaynak öyle söylüyor. Ama 1948’e kadar yine de bir devlet yapısı yok, öncelikle Filistin’i İsrailleştirdiler 1898-1948 arası, bana göre. Ama “ilk kuruluş” olarak kutlamaları, bizim bildiğimizden, düşündüğümüzden fazla bir anlam taşıdığını gösteriyor bu tarihin ve bu tarihte onlara yol açan padişahın İsrailliler için.
       
      Teşekkürler!…

    Cevap Yaz

    Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
    Girne Antik Liman
    Girne Antik Liman
    Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan