Ay Işığı Yolcusu

Ben Kimim?

9 Nisan 2019

Yazı: Ben Kimim? | Yazan: Atakan Balcı
Ben kim olduğumu bilmiyorum.

Belleğimi yitirmiş değilim. Birçok kişinin anımsadığı biçimde ben de geçmişte yaşadıklarımı, bugüne değin içinde olduklarımı anımsıyorum. Ama geçmişte ne olduğunu yine de bilmiyorum. Ben kimim, bilmiyorum. Kimim ben?

Unuttum mu?

Unuttum mu? Biliyor muydum ki ya da kim olduğumu? Bildiğimi sandığım bir dönem bile yoktu sanırım, düşünüp bir gözden geçirince kendimi, benliğimi. Yalnızca imgelemlere daldığım ve okuduğum, ya da babamın masallar anlattığı küçük çocukluk dönemim var.

Unuttum mu? Biliyor muydum ki ya da kim olduğumu? Hayır, kim olduğum ile ilgili hiçbir fikrim yoktu aslında düşününce yaşamım boyunca. Anlık parlamalarım oldu fakat benim, küçük aydınlanma anları. Ne inanılmazdı. Kimim ben bilmiyorum yine de, bilmiyordum yaşamımın ezici bir çoğunluğunda. Bilmezliğini bilmek de ne kadar muhteşem.

Parlayışlar

Küçük, anlık parlayışlarım vardı benim, evet; kim olduğumla fazlasıyla ilişkili. Her bir parlayışla kendime daha çok yaklaşıyordum sanki. Ya da belki her bir parlayış ayrı ayrı ve hem de bir ve aynı olarak benim “var oluşum”du. Küçük, tatlı, acı, çok acı ve vazgeçilmez aydınlanma anları; yağmur damlası gibi ve hem de değil. Sözcükler olmadan soruyorum uzun süredir sıklıkla artık; “Kimim ben?”

Bilge

Bilge deyince usuma “Sokrates” geliyor benim genellikle. “Tek bildiğim hiçbir şey bilmediğimdir,” diyebilen Ulu Bilge Sokrates. Tarih boyunca “çok bilmiş”lerin, her şeyi bilenlerin yüzüne inen ağır bir tokattır Sokrates’in bu sözü ve ulu varlığı. Tabii yüzleri acıdan kızarsa da algıları kızarmaz utanmaktan, duyumsamazlar asla gerçekliğin acı ve bir o kadar tatlı yüzünü, o ayrı.

Tabii “Kimim ben?” sorusu/sorunu ile de birebir ilişkili bu söz ve bu ulu var oluşma. Bilmek için, var oluşmak için, kendini tanımak için önce itiraf etmek gerekir çünkü “hiçbir fikri olmadığını” aslında kim olduğuna ilişkin. Bireyin kendine sorması gereken belki de ilk “bilinçli” sorusudur bu; “Kimim ben?”

Sofu-Sofi

“Sofi’nin Dünyası” adlı roman olmasa, kendime ne zaman sorardım bu yüksek bilinç sorusunu bilmiyorum. İlk kez bilinç ile bu soruyu ve ilk olduğu için sözcükler yoluyla tabii, o roman yoluyla, o roman aracılığıyla sordum kendime; kendim olduğunu düşündüğüm kişiye demeliyim belki de. Kimim ben?

Tabii “Sofi” sözcüğünün eski Yunan dilinde, yanılmıyorsam “bilgi” ya da “bilge” anlamına geliyor olması önem içeriyor bu alanda. Hem romanla, hem de o yüksek soru ile ilgili olarak önemli bir anlam. Tabii “sofu-softa” sözcüğünü ısrarla “Sofi” olarak söyleyen yığın, başlangıç aşamasında olup kendini “fazlasıyla bilen”(?!) bireyler için kafa karışıklığına yol açıyor. İlk soruya, ilk bilinçli soruya ulaşmada da zorluk yaşıyor ve ulaşamıyor bir çok birey bu yüzden. Topluma değil, yığına katılan büyük kitleler var insanlık denen büyük kalabalıkta.

Her şey için, erinç, istem, aydınlık, kutlu mutluluklar için kendimize yine yine aynı soruyu sormalı, sözcüksüz duruma gelene kadar sormalı sözcüklerle o soruyu;

“Kimim ben?”

Atakan Balcı

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

1 Comment

  • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 13 Nisan 2019 at 11:32

    Antik Çağ’dan beri düşünürlerin sıklıkla içine düştüğü; “Kimim ben?”, “Ne biliyorum?”, “Gerçeklik nedir?” gibi felsefi derdi olan sorgulamanın bir örneğini okurlarımıza gösterdiğin için çok teşekkür ederim Atakancım. Zevkle okudum 👌🏻

  • Cevap Yaz

    Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
    Girne Antik Liman
    Girne Antik Liman
    Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan