Gırgırına

Şişe Çevirmece

27 Mayıs 2019

Gırgırına | Şişe Çevirmece | Cem Albayrakoğlu

Bunu yazmazsam olmaz.

Yazlıkta ergenliğe girmemizle beraber şişe çevirmece oldukça cazip bir oyun olarak gözükmeye başlamıştı her birimize. Tamam oynayacağız ama kiminle, işte bu büyük sıkıntıydı.

Bak yaa derdin bu olsun di mi? 😉

Şimdi bizim sitenin kızlarıyla olmazdı; onlar kardeş, can ciğer çünkü. Biz de dedik ki yan sitenin kızlarıyla oynayalım. Kim dedi bilmiyorum, kesin ben değil. 😝

Tamam oynayalım da nasıl olacak? Tanışmıyoruz bile. Kim tanışacak falan o da ayrı bir sıkıntı. Öyle yaptık, böyle yaptık bir şekilde tanıştık kızlarla. Bir de öyle gaza gelmişiz ki bir diğer yan sitenin kızlarıyla da kaynaştırdık onları. Allah’ım sanki cennetteyiz.

Epey kalabalık bir karma grupla takılıyoruz.

Arkadaşlardan biri dedi ki; “Kızlar hadi şişe çevirmece oynayalım.” Kızlardan gelen cevap; “Biz bir düşünelim.”

Bildiğin kulis yapılıyor. Biz erkekler dualar, hatimler… Allah’ım sanki, tövbe tövbe… Bir bekleyiş ki sormayın. Kızların sözcüsü geldi utanarak sıkılarak; “Tamam oynayalım ama nerde oynayacağız?” demez mi? Ulan biz hiç orasını planlamamıştık ki. Kaldık mı öylece…

Bu sefer biz kulis yaptık. Her kafadan bir ses çıkıyor ama sonuç yok. Gene bir cin fikirli, bilin bakalım kim, “yok yok ben değil” diyeceğim ama yalan olmaz şimdi, ben tabi ki…

Bizim sitelerin biraz ilerisinde kumsaldan yürüme mesafesinde sitelerin bittiği alanda karar kıldık. Hem kumsal hem de daima bomboş. Dedim; “Orada oynayalım.” Herkesin aklına yattı. Kızlara söyledik. Onlar da “Aaaa tamam,” demesinler mi?

Bak bir anda herkes çakışmaya başladı. Kimisi diyo “Oğlum ben çok heyecanlıyım.” Sanki babamız araba aldı. Pek benzemedi ama neyse… Sonunda saatler ayarlandı, janti kıyafetler giyildi. Parfüm olmazsa olmaz. Fahrenheit, ne efsane parfümdü o bee!

Toplama kampı gibi sitenin en başında, sırasıyla birbirimizi balkondan çağıra çağıra, toplanırdık. Herkesin elinde koltuk minderi, omuzda kazak. Hey yavrum hey…

Haaa minder neden mi? Kumda oturacağız ya ondan. Üstümüz pislenmesin diye. Ama Kızılay dağıtmış gibi hepimiz Fahrenheit kokuyoruz. Şaka gibi.

En son arkadaşı alacağız. Çağırıyoruz çağırıyoruz, gelmek bilmiyor. Adam bir geldi; elde minder, battaniye bir de fener. “Oğlum hayırdır?”

Adam demez mi; “Abi çok karanlık olursa mekan, kimi öptüğümü göreyim.”

Tabii ki yarıldık. O yaşta ilk defa öpüşecek sanki çok fark eder amk, tövbe tövbe…

Neyse indik sahile ama sahil nasıl kalabalık anlatamam. “Hiçbir akşam sahile bu şekilde inilmemişken bu gece full çekiyor” diye hayıflanıyoruz.

Mantarlamayalım diye biz direkt yan siteye geçtik.

Kısa çöpü çeken kızları toplayacak ama kimse gitmek istemiyor tabii. En tıfıl olan arkadaşa dedik; “Hadi sen yapacaksın; sen şöylesin, sen böylesin. Hem ilk sen başlarsın şişe çevirmeye,” diye verdik de verdik gazı. Garibim kandı tabii. (Tabi ki ilk o çeviremedi.) ☺️☺️

Yan sitede toplandık kızlarla. Askeri nizamda iki grup halinde verdik kendimizi sahilden, kumlardan mekana doğru. Ulan ben de kumda yürümekten nefret ederim ama yapacak bir şey yok. Ayakkabılarıma kum doluyor, hani vaz geçtim vaz geçeceğim ama ortada şişe çevirmece var yani. Sonra zaten hayatımda hiç kumdan haz almadım o kadar.

Neyse vardık mekana, serdik battaniyeyi, koyduk minderleri. Arkadaş feneri açıp açıp duruyor. Ulan hani “biz burdayız gelin,” gibi. Alıp elinden feneri… neyse söndürdüm.

Yanyana inci gibi dizildik. Herkeste nasıl mahcup bir bekleyiş var anlatamam. Kafaya bak, kurallar koyuyoruz kendimizce. Şişe çevirmece ve kural zaten belli di mi? Kafa işte.

Tabii ilk soru; “Eşleşenler nerede öpüşecek?”

Allah’ım dertlere bak yaa. Çocukluk işte! Onu da çözdük. Dedik; “Sapa yere doğru gidilecek,” falan filan.

Bu yazarlık aştı beni, yahu neler anlatıyorum.

Neyse tamam mı, tamam. Başladık çevirmeye. Ulan tabi zemin kum. Kumun üstünde battaniye. Şişe çevrilmiyor ya kız kıza ya erkek erkeğe çıkıyor. Şartlar nasıl zor, nasıl zor anlatamam. ☺️☺️

Sonunda buldum bir karton. Onun üstünde döndürüyoruz. Azme bak anasını satayım. Bu kadar çalışsam ulema olurdum. Herhalde kutsal görev ☺️☺️

İlk çift belirdi fakat utanmaktan gidemiyorlar. Herkes lafta kul bırakmıyor ama icrahatta tırt. Birkaç seferden sonra dedik tamam ve sonunda oynamaya başladık. Herkes alıştıktan sonra nasıl gidiyor anlatamam. Ulan giden gelmek bilmiyor o kadar (arkadaşlar yani).

Sonra sonra arkadan bir ses geldi “çüşşş,” diye.

Ulan dedik ne oldu acaba? Bizim heriflerden biri kendini o kadar kaptırıyor ki öperken öksürük geliyor ve hıyar öksürüyor tabii ki kıza balgam gidiyor. Evet biliyorum azıcık iğrenç ama bu da oluyor. Tabii kızcağız iptal ben oynamıyorum diyor. Adam da ifşa olduğu için biraz gerilmeden sonra oynamaya devam tabi ama herkeste bir dua: “Allahım o çift bizlere çıkmasın.” Biri mağdur diğerine diyecek hiçbir şey yok zaten.

Hani vakit nasıl geçti anlamazsın yaa, biz de aynen öyle. Normalde gece 12’ye kadar izinlerimiz var. Herkes ceza almaya razı.

Bir süre sonra ilerden bir ışık belirdi. Dedik; “Ulan bu da ne?” Işık bize tutulmuş bir şekilde geliyorlar. Hafiften tırsıyoruz ama serde delikanlılık var ya kızlara da çaktırmıyoruz.

Ulan gele gele jandarma gelmez mi?

Bak ortamı anlatıyorum. Yuvarlak, kızlı erkekli oturulmuş. Ortada karton, üstünde şişe. Hani ne yalan söyleyebilirsin? Sihirbaz olsan, şişeyi yok edebilsen, belki kurtarırsın durumu…

“Sohbet ediyorduk,” dedik.

O sırada öpüşmeden gelen çift geldi yanımıza. Jandarma diyor ki; “Bunlar nerden geliyor?” Sivrinin biri dedi ki; “Onlar azcık tartıştı, barışmaya gitti.”

Ne barışma ama neyse jandarma dedi ki; “Kimlikler?”

Kimlik mi? O da ne? Yazlıkta hiçbir zaman kimlikle dolaşmayız çünkü.

Ardından “Sohbetinizin ortasındaki şişe ne peki?” diye sordu.

“Cola içiyorduk.”

Ulan nasıl bir yalandır bu. Yani 8 kişi, 1 cola, kafa işte. Neyse sonra jandarma demez mi; “Madem kimlik yok o zaman karakola.”

Bak hepimizde o öpüşme heyacanı, adrenalin duygusu sıçmaya kadar varacak o kadar yani.

Jandarma tutturdu; “Yok burda siz sohbet değil bilmem ne yapıyorsunuz.” Adamlar gıcıklığına 2 saat orada tuttu bizi. Gecenin bir körü oldu mu? Sonunda bıraktılar bizi, çok şükür. Arkamıza bakmadan nasıl siteye dönüyoruz belli değil.

Giderkenki o cool bizler, yardıra yardıra, götümüze ayaklar vura vura geri döndük.

Birkaç arkadaşımızın ailesi bizim sahile vardığımızda; “Nerden geliyordunuz?” diye sordu. Bizden gelen cevap; “Şöyle bir dolaşalım dedik.”

Ailelerin o kızgın suratlarından sebep ses çıkmıyor. Neyse evli evine, köylü köyüne gitti.

Sabah kimse olay yaşanmamışçasına takılıyor, hani kazara biri şişe dese …… o kadar yani. O adrenalin hepimize yettiği için inanın bir daha oynamadık. Ama ne efsane oyundur çocuklukta, o kadar diyeyim yani.

Hadi bu hafta da bu kadar.
Sıra oynayanların ismine geldi.
Şaka lan şaka, olur mu hiç?
Ama bahtsızlağa bak tek deşifre olan benim ☺️☺️

Gırgırına,
Cem Albayrak

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

2 YORUMLAR

  • Yanıtla Demet Uncu 27 Mayıs 2019 at 10:17

    Cem Bey yine efsane bir yazı olmuş, çok güldürdünüz beni. Tabi konuyla ilgili olan azminize de hayran kalmamak elde değil; yer seçimi gibi. 🙂 Sadece gençlikte olur tabii böyle şeyler …
     
    Sevgiler 😍

  • Yanıtla Cem Albayrakoğlu 27 Mayıs 2019 at 10:57

    Demet Hanım,
    Tabi ki gençlikte olur böyle şeyler. Zaten bu da arkadaşların anlattıkları 🤣🤣
     
    Beğenmenize sevindim

  • Cevap Yaz

    Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
    Girne Antik Liman
    Girne Antik Liman
    Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan