Başucumda Kitap

Damızlık Kızın Öyküsü

29 Ağustos 2019

Kitap: Damızlık Kızın Öyküsü | Yazar: Margaret Atwood | Yorumlayan: Kübra Mısırlı Keskin


Damızlık Kızın Öyküsü | Margaret Atwood

Damızlık Kızın Öyküsü | Konu

Olaylar yıkılan ABD yerine kurulan Gilead Cumhuriyeti’nde geçmektedir. Kurulan ülke teokratik bir düzenle yönetilmeye başlanmıştır. Yaşanan olayların en büyük etkisi de kadınlar üzerinde olmuştur. Kitap kahramanımız Offred evli ve bir kız çocuğu sahibidir. Bir sabah işe gitmek için evinden çıkar ve sigara almak için markete uğradığında hesabına bloke konulduğunu görür. Daha sonra işe gittiğinde ülke genelinde tüm kadınların zorunlu olarak işlerinden çıkarıldığını öğrenir. Çünkü kadınların çalışamayacağını, servet edinemeyeceğini ve hesaplarındaki tüm paraların eşlerinin kontrolüne geçtiğini söyleyen bir yasa vardır artık. Her ne kadar kadınlar haklarını savunmaya çalışsalar da artık seslerini duyuramamaktadırlar.

Offred eşi ve kızından zorla ayrılır, onlardan bir daha haber alamaz. Ülkede doğum oranı azaldığı için doğurganlığı olan tüm kadınlar “damızlık” olarak ayrıştırılmıştır. Ve bu kadınlarda statüsü yüksek erkeklerin emrine verilerek onların çocuklarını doğurmakla görevlendirilir. Offred de bunlardan biridir ve Komutan Fred Waterford’un emrine verilir. Öyle ki bu kadınların isimlerini bile kullanmaları yasaktır. Emrinde oldukları adamın ismiyle anılırlar. (Offred 👉🏻 Of Fred 👉🏻 Türkçe karşılığı: Fred’in )

Ülkede her kadının giydiği bir renk vardır. Damızlık kadınlar, beyaz başlıkları hariç tamamen kırmızı renkte kıyafetler giyerken, ev işlerine bakan kadınlar (Marthalar) sadece mavi giyebilirler. Bu kadınların insanlarla görüşmeleri, konuşmaları ve başka her hangi bir işle uğraşmaları yasaktır.

Offred’in tayin edildiği evde komutan Fred, karısı Serena Joy, evin gündelik işlerinde görevli Cora ve Rita adında iki Martha ve Nick adında bir şoför yaşamaktadır. Offred’in ev dışında yapmasına izin verilen tek şey ise, eşleştirildiği başka bir damızlık kızla ev alışverişine gitmektir.

Normal şartlarda emrine verildikleri erkeklerle damızlık kızların ilişki kurmaları ve konuşmaları yasaktır. Ama komutan Fred bir gün Offred’i yanına çağırır ve onunla Scrabble oynamak istediğini söyler. Böylece bir ilişki kurmaya çalışmaktadır.

Bir gün komutanın karısı Offred’e komutanla çocukları olamayacağını ve o yüzden Offred’in şoförleri Nick’ten çocuk sahibi olmasını ama bunu kimsenin duymadan yapması gerektiğini söyler. Offred başta bunu kabul etmese de haber alamadığı kızının fotoğrafını göstermeleri karşılığında kabul eder. Ve Nick ile aralarında gizli bir ilişki başlar.

Offred kendini öldürmek için odasında yollar ararken Nick ona yardım edeceğinden bahseder ve onunla gelmesini söyler. Nick’e güvenmekten başka çaresi olmayan Offred kendini ona teslim eder.

Damızlık Kızın Öyküsü | Kitap Yorumu

Damızlık kızın öyküsü distopya tarzına en iyi örneklerden biri, hatta bazı kaynaklarda feminist distopya olarak da adlandırılıyor. Eşitliğin olmadığı bir dünyayı gözler önüne seren kurguya sahip. Tüm dünyanın erkek tekelinde olduğu, kadının konuşma hakkının bile bulunmadığı ve toplumda sınıflandırmanın en ağır şekilde işlendiği bir roman.

Konusu gereği okurken oldukça iç sıkan bir kitap çünkü anlatılanların gerçek olmasa da böyle olabileceğini düşünmek bile insanı kahrediyor. Yazarın dili yorucu olmasa da konu gereği kitap oldukça zor ilerliyor. O yüzden sakin kafayla okunması gereken kitaplar sınıfına giriyor bence.

Kitap orijinal adı olan Handmaid’s Tale ile diziye uyarlandı ve “En İyi Dizi” kategorisi başta olmak üzere toplam 10 dalda Emmy Ödülüne layık görüldü.

Kadını bir insan olmaktan çıkarıp sadece doğurganlık özelliğini varsayan bir toplum yaratmış yazar Damızlık Kızın Öyküsü’nde. Evet anne olmak tüm kadınlar için en kutsal olgulardan biridir bunda hem fikiriz ama sadece çocuk sahibi olmak bizi biz yapmıyor.
Mesela çok iyi doktor olabiliyoruz ya da mühendis, öğretmen, sanatçı… Dünyaya değen elimizle harika hayatlar yeşertebiliyoruz. Var olan şefkatimizle tüm yaraları iyi edebiliyoruz. Yani insan olarak varız bu hayatta. Kadın ya da erkek olarak değil.

  1. yüzyılda hâlâ kendimizi anlatmaya çalışmamız da ayrı bir sorun bence. Sadece insan olduğumuz için hakkımız olan şeyleri kadın olduğumuz için yüksek perdeden anlatmak zorunda kalıyoruz. Mesela (aile problemleri nedeniyle okuyamayan erkek çocukları hariç) bir erkeğin “Eğitim hakkımı alamazsınız,” diye sesinin çıktığına şahit olmuyoruz. Ya da çocuk damat diye bir kavramın karşılığı yok.
    Bu kitabın yorumunu yazarken Emine Bulut cinayeti gerçekleşti. Ve bana şunu düşündürdü; okuduğum bu kitap, distopya tarzı olarak yazılmış (gerçekleşmesi imkansıza yakın kötü olaylar) ama yaşananlanlar bunun başlangıcını yansıtmıyor mu? Bir kadının “Ölmek istemiyorum” feryadına kulak tıkayanlar yine bu toplumdaki insanlar değil mi? Şimdi ses çıkarıp üç gün sonra unutacak olan ve başka bir Emine Bulut erkek terörüne kurban gidene kadar anmayacak olan da bizler değil miyiz?

Ne zaman ki insan olduğu için kadını önemseriz ve kadın olarak oğullarımıza namusun sadece kadına ait bir kavram olmadığını, saygıyı, eşitliği öğretiriz o zaman distopyayı ütopyaya çevirebiliriz.

Yazar Hakkında

18 Kasım 1939 Kanada doğumlu yazar, şair, eleştirmen, denemeci ve feministtir. 1957 yılında Toɾonto Üniveɾsite’ne bağlı olan Victoɾia Üniveɾsitesi’ne başlamıştır. 1961 yılında onur deɾecesiyle Sanat Bölümünden ve ikinci branş olarakta Psikoloji ve Fɾansızca bölümleɾinden mezun olmuştuɾ. Eserleri, tür olarak çoğunlukla bilimkurgu kategorisine dahil edilmektedir.

Kitapları:
• Damızlık Kızın Öyküsü
• Nam-ı Diğer Grace
• Kör Suikastçi
• Antilop ve Flurya
• Penelopia
• Kalp Gidince
• Cadı Tohumu
• Tufan Zamanı
• Kedi Zamanı
• Delliaddem
• Başka Dünyalar
• Ağacın En Tepesinde
• Evlenilecek Kadın

Keyifli okumalar,
Kübra Mısırlı

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

4 YORUMLAR

  • Yanıtla Hande S. Sinan 30 Ağustos 2019 at 12:21

    Merhaba konu kısmını az okudum çünkü kitabı okumayı ben de istiyorum ancak yorum kısmı benim çok etkiledi ve kısaca diyebilirim ki Türkiye kendi distopyasını yaratmış 🙁

    • Yanıtla Kübra Mısırlı Keskin 2 Eylül 2019 at 14:02

      Merhaba Hande Hanım;
       
      Gerçekten insanın okurken tüylerini diken diken eden bir kitap. Ve inanın o kadar yüzeysel anlatmaya çalıştım ki, okuyunca bana hak vereceksiniz.
       
      Yorumunuz için teşekkürler.

  • Yanıtla Hülya Erarslan 31 Ağustos 2019 at 19:53

    Kitabı okumadım, diziyi de izlemedim, ama konu hakkında oradan buradan duyduklarım yetti. Yorumunuzla da okumuş kadar oldum. Beni de çok mahvediyor bu konular. Zaten kimi mahvetmiyor ki? 🙁

  • Yanıtla Kübra Mısırlı Keskin 2 Eylül 2019 at 14:07

    Merhaba Hülya Hanım;
     
    Maalesef hemen hemen her toplumda ve her kültür seviyesindeki insanda karşılaşabiliyoruz bunlarla. Bu konuları ne kadar çok yazarsak o kadar etkili olabiliriz diye düşünerek bu tarz kitaplara ağırlık vermeye çalışıyorum.
     
    Yorumunuz için teşekkürler.

  • Cevap Yaz

    Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
    Girne Antik Liman
    Girne Antik Liman
    Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan