Kara Edebiyat

Hikâyeden Herifler

31 Ekim 2019

Yazı: Hikayeden Herifler | Yazan: Sertaç Süral

Sessiz bir sokağın tam ortasında durup her tarafa olabildiğince dikkatli bakan ve kafaları milyon kere sarhoş olmuş iki kişi.

Ben ve Çağlar.

Saate bakıyorum, sabaha beş saat var. Ne yapacağımızı ikimiz de kestiremiyoruz. Onun elinde şarap şişesi, benim elimde bira. Tokuşturup yudumluyoruz. Buraya niye geldik bilmiyoruz. En son oturduğumuz pavyonda yan masadaki at hırsızı kılıklı herifle takışmıştık. Çeneme iki yumruk yemiştim; Çağlar da o herife bana vurduğu için kafa atmıştı, sonra da bizi kovmuşlardı. Sadece bunları hatırlıyorum. Yürüdük biraz, sanki sokakların sahipleri bizmişiz gibi.

Önümüze çıkan ilk parkın bankına oturuyoruz.

Kurtuluş Parkı. Hava serin, ben sigara yakıyorum, Çağlar sadece içiyor. İki üç duman alıyorum sigaradan, içime çekince bir mızrak gibi göğsüme saplanan tüm geçmişim ciğerlerime yapışıyor o an. Arada da çenemi tutuyorum çünkü halen az da olsa sızlıyor. Çağlar bana bakıp gülüyor çenemi tuttuğum için “ne kadar da nazlısın” der gibi bir bakış atıyor. Elinden o şarap şişesini alıp kafasına geçirmeyi düşünüyorum ama sonra hemen kovuyorum bu düşünceyi. Çünkü o benim dostum. Birkaç dakika geçtikten sonra “Keşke fahişenin birine gitseydik” diyorum. “Burası fahişeden daha güzel” diyor.

Ardından kulaklarımıza gelen o sesle ikimiz de arkamıza bakıyoruz birden. Orta yaşlı, göbekli bir adam kendi kendine konuşuyor ve bize doğru yaklaşıyor. Çağlar cebindeki çakıya elini atıyor ben “Dur” diyorum. Adam diğer elinde duran boş şarap şişesini gösteriyor ve fırlatıyor bir köşeye. En az bizim kadar yalnız bir adam sadece şaraba ortak olmak istiyor. Veriyoruz şişeyi yudumlamaya başlıyor. Hayatını yıllarca kaybetmiş, sonra da bir yol kenarında bulup ona sarılınca sevinçten havalara uçacakmış gibi, mutlu olan biri gibi sarılıyor şişeye. Kaç yaşında olduğunu, kimleri sevdiğini, kimlerle seviştiğini, kaç gece ağladığını ve kaç şişe şaraptan sonra sarhoş olduğunu bilmiyoruz. Sadece bakıyoruz ve ağzında oluşan o hareketliliğin sonucunda ortaya yayılan sözcükleri yakalamaya çalışıyoruz. Dinliyoruz onu dinlemek istediğimiz için. Yalanlara inanmak isteyen tüm o ahmak insanlar gibi dinliyoruz, sonucunda ne çıkacağını asla bilmeden.

“Ben” diyor,

“Her gün içerim. Her şeyi unutmak için, unutmasam delirirdim çünkü. Bu saatte açık tekel yok o yüzden sizin şaraba ortak olmak istedim. Çünkü içmem lazım, yoksa cinayet işlerim. Çocuğum beş yaşında öldü, neyden öldüğünü halen bilmiyorum. Karım ‘üstüne kaynar su döküldü öyle öldü’ dedi ama ne kadarı gerçek bilinmez.

O an ben de karımın üstüne kaynar su döktüm hatta ölünceye kadar döktüm. Ufak bir ceza bile almadım çünkü hâkim delikanlı bir adamdı ve benim ne kadar haklı olduğumu biliyordu hatta aynı şey onun çocuğunun başına gelse o da karısını öyle ölünceye dek haşlarmış.

Elimi kollumu sallaya sallaya çıktım mahkemeden ben de.

Ama sonra halen beni suçlu gören birileri yanıma yanaştı, arabaya bindirdiler zorla, aslında biraz direndim ama paçayı kurtaramadım. Sonra durduk, bir yere geçtik ama çığlık seslerinden durulmuyordu. Kırılan kemik sesleri mi dersin, haykırış sesleri mi dersin ne ararsan var. Baktım böyle göz ucumla getirildiğim yere, bir kasap, arka tarafında ufak bir oda var; insanlara işkence etmek için var olan bir oda. Adam çığlık atıyor, onlar vuruyor. Sonra satırı aldılar ellerine kestiler adamı, biçtiler, derisini yüzdüler, feriştahını siktiler, öldürdüler, iki zabıta bir polis.

O zabıtalardan biri karımın kardeşi, yanına almış suç ortaklarını adalet dağıtıyor. Öldürdükleri de benim, belli olmuyor mu? O puştlar beni siktiler işte, hayatımı siktiler.”

Ani bir sessizlik hâkim olunca etrafa, adam kalkıyor.

Kimseye söylemeyelim diye bizi tembihliyor ve bizden aldığı şarap şişesiyle yürümeye çalışıyor. Çağlar’a bakıyorum, “Tam olarak ne oldu az önce” diye soruyorum.

“Bilmiyorum, ilk defa ölü birini gördüm, o da deli çıktı” diyor.

“Fahişeye gitseydik bunlar olmazdı” diyorum ve kalkıp yürümeye başlıyoruz.

Sertaç Süral

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

No Comments

Cevap Yaz

Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
Girne Antik Liman
Girne Antik Liman
Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan