Son zamanlarda öz-şefkat konusu toplum içinde çok dikkat çekmeye başladı fakat anlamı tam olarak anlaşılmadan kullanılan her kavram gibi bu kavram da bazen yanlış çerçeveleniyor ve gerçek anlamından, yani insana ve insanlığa yararlı olan anlamından şaşıyor.
“Öz-şefkat” ile karıştırılan “kendine acımak” kavramı bana göre anlam karmaşasından kaynaklanıyor. Bu sebeple bu iki kavramın sözlük anlamlarını netleştirmek gerek.
Acımak: Merhamet etmek
Şefkat : Sevecenlik
Bu iki kavram, bireylerin kendilerine dönük davranışları haline geldiğinde birbirlerinin tam tersi olan kavramlardır.
Öz-Şefkat & Kendine Acımak
Öz-şefkat kendine sevecen yani anlayışlı olabilmektir. Hayatın içinde kişinin kendi hatalarını hoş görebilmesi, kendini acımasızca yargılamaması, kendinden vazgeçmemesidir.
Kendini her şeyi ile bir bütün olarak kabul edebilmek anlamında olan bu kavram, bireye özgüven kazandırır. İnsan kendine yetebilme gücünü bulur kendinde. Kimseye bağımlı olmadan yaşayabilme özgürlüğünü hisseder. Kendiyle baş başa kalmaktan ürkmez, kendi kendine vakit geçirmekten sıkılmaz ve her şartta güçlü ve mutlu olabilmenin bir yolunu bulur.
Bu çoğu zaman sanıldığı kadar kolay değildir.
Bazı insanların içine doğduğu hayatın koşulları çok zor olabilir ve hayatla çok çetin şekilde savaşmak zorunla kalmış olabilirler. Daha çok acı çekmiş olabilirler. Ya da bazı insanlar yanlış kararları, yanlış adımları yüzünden çok bedel ödemek zorunda kalmış olabilir.
Tüm bunlar bazen kendine acıma duygusunu beraberinde getirir.
“Ben zaten yapamam.”
“Zaten benim şartlarım uygun değil.”
“Benim hiç şansım yoktur.”
“Bana mutluluk, huzur haram.”
Gibi sözler söylerler. İşte bu sözler kendine acımak ve kendini yalnızlaştırmaktır; değişimin ve gelişimin önündeki en büyük engeldir.
Kendine acıma duygusunu öz-şefkate dönüştürmek, bireyin kendine acıdıkça kendini aşağı çektiğini fark etmesiyle mümkün olur. Fark edilmesi gereken ikinci unsur ise acının ya da hayat zorluklarının evrensel olduğudur. Tabii hayat, yaşanılanlar, hissedilen acılar bireyseldir ama acı çekmek insana dairdir yani insanidir. Bu durumu bu şekilde kabul edebildikten sonra kişi kendini yalnızlaştırmaktan vazgeçmeye başlar. Acılarıyla ya da hatalarıyla daha cesur yüzleşir ve hayata kaldığı yerden daha kaliteli bir biçimde devam edebilmeye başlar.
Bencillik
Öz-şefkat kavramı yani özetle kendine yetebilmek, kendinle mutlu olabilmek bencillik demek değildir.
Bencillik, başkalarının duygu ve düşüncelerini önemsemeden sadece kendini düşünmektir. Öz-şefkati anlamınca yaşayabilen bir insan kendi içinde mutluluğu ve huzuru bulabildiğinden herkese karşı sevecendir, anlayışlıdır. Empati sahibidir. Bu yüzden bencil olmaz, olamaz.
Sadece başkalarına değil kendimize de anlayışlı olabilmeyi başardığımız zaman hayatta daha az üzülür ve daha az öfkeleniriz.
Bu şekilde mutlu olabilen insanların hayat ışığı her zaman aydınlatır.
Nalan Erpolat
Not:
Bu yazıyla birlikte genç yazar arkadaşım Pınar Sude Genç’in “Kendine Haksızlık Etme” yazısını okuyabilirsiniz.
6 YORUMLAR
Bir arkadaşım vardı. Devamlı “bencil” olduğumu söylerdi. Sebebi diğer insanların hayatlarına onun kadar meraklı olmamam 🤦🏻♀️ Kendi yapıp etmelerimle uğraştığım için nasıl “bencil” oluyordum, bir türlü anlayamıyordum. Bir süre bu sözleri beni çok yaraladı. Gerçekten bencil miyim, kendime fazla mı dönüğüm, diye sorguladım. Sonunda karar verdim; yok değilim 😝 Kendimle barışığım, günahlarımla ve sevaplarımla kendimi kabul ediyorum ve diğer insanların günahlarıyla ilgilenmiyorum 🙃 Şimdi bu yazını okuyunca buna “öz-şefkat” deniyormuş, onu öğrendim. “Şefkat” ne de güzel bir kavram gerçekten. Dilerim insanlık önce kendine, sonra tüm yaşama şefkatle yaklaşsın.
Evet Didemcim, dünyada şu an en ihtiyacımız olan kavram şefkat. Kendine sefkat, diğer insanlara şefkat, doğaya şefkat, hayata şefkat. Tümünü birlikte hayal edince, dünya muhteşem bir yer oluyor.
Çok teşekkür ederim yorumun için. 😀😘
Nalan Hanım çok güzel bir yazı olmuş. Bahsettiğiniz şeylerin bir kısmını kendimde gördüm. Bazı dönemler kendime karşı şefkatimi kaybettiğimi düşünüyorum. Yazınızı okuyunca şöyle bir düşündüm, genel olarak çevremin taleplerini kendi taleplerim önüne koyduğumda bu durumu yaşadığımı fark ettim. Sanırım insan kendi içinde de bazen kendisini önceliklendirdiğinde, bencil damgasını kendi kendisine de vurabiliyor 🙂
Elinize sağlık, her yazınızı ayrı bir aydınlanma ile okuyorum.
Sevgiler
Çok teşekkür ederim yorumunuz ve beğeniniz için Elif Hanım.
Evet fark etmeden kendimize anlayışlı olmayı atlıyoruz çoğu zaman. Fark ederek yola devam etmemiz lazım.
Sevgiler 😀
Yine oldukça açıklayıcı ve yararlı bir yazı olmuş. Yanlış bildiğim veya doğru bildiğimden emin olamadığım konularda daha çok bilinçlenmek için Satır Arası yazılarını kaçırmamaya özellikle önem gösteriyorum. Bu sefer yazının sonunda bir de tebessüm ettim. (:
Kaleminize sağlık, sevgiler ♥️
Teşekkür ederim Sudecim. Tam bu konuyu planlamışken senin yazını okumak da bana çok iyi geldi.💖