İçimdeki Sesler

Sadece Yürümek

29 Aralık 2020

Yazı: Sadece Yürümek | Yazan: Demet Uncu

Hafta sonu geldiğinde biraz daha fazla uyuyacağım ümidiyle gözlerini açtığında, saatin yediyi gösterdiğini görüp istemeyerek de olsa yatağından kalktı. Yumuşacık pelüş terliklerini ayağına geçirdi, banyoya yöneldi. Hızlıca alınan bir duşun ardından eşofmanını ve sweatshirtünü üzerine geçirip yürüyüşe çıkmak üzere evden çıktı.

Apartmanın dış kapısını açınca, hissettiği soğuk havanın etkisi ile kendine geldi. Önce tertemiz havayı ciğerlerine kadar çekti ardından sahile doğru yürümeye başladı. Elinde kulaklıkları olmasına rağmen, en sevdiği müzikleri dinlemek istemedi. En çok kuş seslerini, o cıvıltıları duymayı istiyordu kulakları. Kendi içlerinde ahenkli olan serçelerin, kumruların, güvercinlerin seslerini duyabilmeyi dileyerek yürümeye başladı.

Ağaçların Sesleri

Sahile indiğinde biri deniz tarafında, diğeri ağaçlı olan yürüme parkurları karşıladı onu. Önce ağaçlı yolu tercih etti, dönerken dalgaların sesini duyabilmek için deniz tarafından yürüyecekti. Kimisi daha yeşil, kimisi daha sarımtırak, kırmızımsı yaprakları olan ağaçların arasında yürüdü. Sonbaharın gelmesiyle, dökülen yaprakların ayaklarının altında çıkardığı hışırtılı seslere bayılıyordu. Ağaçların arasından yürümek ona bambaşka bir huzur veriyordu. Ağaçlar da sanki onu selamlıyorlardı.

Yürümek, yolda olmak ona her zaman iyi gelmişti. Yürürken zihninde dolaşıp duran gelişigüzel sesleri duymuyor, zihninin odacıklarına hapsettiği görüntüleri görmüyordu. Mevsim geçişlerini gözlemlemeyi her zaman çok severdi. Çok değil, daha bir önceki mevsimde yemyeşil, dallarında rengarenk çiçekleri olan ağaçlar yapraklarını dökmüş, kahverengiye ve onun çeşitli tonlarına bürünmüşlerdi şimdi. Ağaçlar sanki kulağına; “Şimdi dinlenme, biraz da demlenme zamanı. Sen nasıl dinginleşmek, yavaşlamak için çaba sarf ediyorsan, bizler de kendi içimize, sonbaharda çekiliyoruz” diyerek fısıldıyorlardı.

Pilatesçi Kediler

Yürürken, yol kenarındaki kedi evlerini ve önlerine bırakılan mamaları fark etti. Pamuk gibi bembeyaz tüyleri olandan tutun da katran karası kadar siyah, yemyeşil gözlü kediler sabah mahmurluğu ile esniyorlardı. Kedileri, ön bacaklarını esnetirken görünce, öğleden sonra pilates yapmayı aklından geçiriverdi. Ne de olsa, matını yanında getirmişti.

Bir kedinin neler uyandırdığını görünce, bir an gülümsedi. Yol boyunca çimlerin üzerinde spor yapanları, aletlerin olduğu alanda, özel spor hocalarının talimatlarını yerine getirmeye çalışan çokça insan gördü. Bu manzara, ona 3 aylık karantina dönemindeki İtalya Belediye Başkanı’nın isyanını hatırlattı. Adamcağızın o haklı isyanını hatırladıkça yine gülümsedi. Sabahları bu kadar çok spor yapan insan olduğunu o da bilmiyordu. Uzun zamandır maskelerinin ardından doğru düzgün nefes alamayan insanların gösterdiği bir tepkiydi miydi bu; kim bilir?

Yağmur Kokusu

Esneme hareketlerini yaparken, yüzüne çarpan yağmur damlalarını hissetti. Yağmurluğunun şapkasını kafasına geçirdi, biraz öylece durmak istedi. Sadece durmak ve yağmurun sesini dinlemek. Yüzünü gökyüzüne doğru kaldırdı, yavaş yavaş damlaların yüzüne tek tek çarparak, ruhunda oluşturduğu hislere odaklandı. Toprağın kokusunu hissetti. Bayılıyordu, yağmurla birlikte topraktan yayılan o güzelim, taptaze kokuya. Eskiden olsa, yağmur başladı diye koşar adımlarla evinin yoluna tutar, ıslanmamaya çalışırdı. Korkularını geride bırakmayı, onların yaşamak istediklerine engel olmalarına müsaade etmemeyi öğrenmişti.

Dönüş yolunda, denize yakın olan tarafa doğru yöneldi. Yağmur çok yağmamıştı, bir bulut geldi geçti diye düşündü içinden. Deniz kenarındaki taşların üzerinde duran bembeyaz renkli, uzun turuncu gagalı martılara baktı. Ne de sakin ve mağrur duruşları vardı. Denizde yüzen bir Golden’ı fark etti o an. Goldenların altın sarısı tüylerini, sıcacık, sevgi dolu mizaçlarını çok seviyordu. Sahibi, onu yürüyüşe çıkarmıştı herhalde, elinde tasması ile kıyıdan onu gözlüyordu.

Yürüyüşüne devam ederken kırmızı bisikletini kumun üzerine çeken, denize karşı rejisör koltuğunda oturmuş, elinde termosu ile birlikte kitabını okuyan bir kadın gördü. Ahh, nasıl huzurlu ve keyiflidir şimdi o diyerek içini çekti. İlk fırsatta bunu kendisi için de yapmaya söz verdi. Yoğun geçen bir haftanın ardından güzel bir ödül olabilirdi.

El Ele Tutuşmak

Biraz ötede el ele tutuşarak yürüyen yaşlı bir çift gördü. Şöyle bir dikkatlice bakınca, her sabah balkondan gördüğü çiftin onlar olduğunu anladı. Yaşlı teyzenin elinde bastonu, eşinin elinden tutup, her sabah düzenli yürüyüş yapıyorlardı. Çok yavaş, birbirlerine ihtimam göstererek, öyle güzel yürüyorlardı ki gıptayla baktı onlara ve içinden tebrik etti. Ömür boyu yapılacak yol arkadaşlığı böyle bir şey olsa gerekti. Sıcacık duygular içinden akıp geçti, gözleri dolarak, yürüyüşüne devam etti.

Kıyıya vuran ve ona ninni gibi gelen dalgaların sesi ile huzur bulmak istedi. Yosun kokusunun sindiği tertemiz havayı ciğerlerine çekti ve derin bir nefes aldı. Gözlerini uçsuz bucaksız görünen denize doğru kaydırdı. Ufuk çizgisi boyunca bakışlarını sabitledi, gözlerini bir süreliğine dinlendirdikten sonra adımlarını hızlandırdı. Evinin önüne geldiğinde yolun başındaki simitçiden taptaze mis gibi susam kokan iki tane simit aldı, annesinin yeni demlediği çayın yanına ne de güzel yakışacaklardı.

Demet Uncu

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

6 YORUMLAR

  • Yanıtla Halime Yaman 29 Aralık 2020 at 15:20

    Demet Hanım merhaba,
    Öyle güzel anlatmışsınız ki bir an oraya kaçmak geldi içimden, hayali bile çok güzeldi. Kaleminize, yüreğinize sağlık. Teşekkür ederim.

    • Yanıtla Demet Uncu 29 Aralık 2020 at 15:57

      Halime Hanım merhabalar. Ne güzel sizde böyle hisler uyandırabilmek benim için. Pandemi varken de, bittikten sonra da yürüyüşe çıkmanızı ve sizde uyandırdığı düşünceleri bu yazının altında paylaşmanızı diliyorum o zaman. 😊
       
      Çok teşekkür ederim, mutlu yıllar.

  • Yanıtla Pınar Sude Genç 29 Aralık 2020 at 16:35

    Demet Hanım merhaba,
    Yağmurlu bir Antalya gününde bu sıcacık yazınızı okumak çok iyi geldi. Burada birkaç gündür hava kapalı, merkezde oturduğum için dışarı çıktığımda da telaşla bir yerlere yetişmeye çalışan bir topluluk görüyorum şu sıralar 🙂 Ama yazınız, kuvvetli tasvirleriniz sayesinde beni o dingin havasına çekmeyi başardı. Molamda okudum bu yazıyı, şimdi çok daha keyifli bir şekilde döneceğim işime.
     
    Sevgiler

  • Yanıtla Demet Uncu 29 Aralık 2020 at 23:01

    Pınarcığım yorumunla çok mutlu ettin beni. Çok teşekkür ederim. Antalya’daki yağmurlar dediğin gibi hatırı sayılır türden şu sıralar. Birazcık da olsa moral kaynağı olduysam sana ne mutlu bana.
     
    Sevgiler

  • Yanıtla Cem Albayrakoğlu 27 Ocak 2021 at 12:02

    Bu yazınızı atlamışım, çok samimi ve güzel olmuş. Bugünlerde böyle sakin ve dingin yazılar okumanın herkese iyi geleceğini düşünüyorum.
     
    Kaleminize sağlık

  • Yanıtla Demet Uncu 27 Ocak 2021 at 13:25

    Cok tesekkur ederim cemcigim, begenmene cok sevindim. Bana da cok iyi geliyor, soyledigin gibi okuyan herkese sifa olsun 🙏🙏 Sevgiler

  • Cevap Yaz

    Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
    Girne Antik Liman
    Girne Antik Liman
    Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan