Müzik

Aqualung

11 Mart 2021

Aqualung


Aqualung, Wuppertal Konseri, 2009

Sanırım sene 1987 olmalı, gitar çalmaya yeni başladığım yıllar. O senelerde gitar çalmak, şimdiki kadar popüler değildi. Kadıköy ve çevresinde bar ya da kafe yok denecek kadar azdı. Kadife Sokak’ta (Barlar Sokağı) köşede Rexx Sineması, biraz ileride bir bakkal ve yine sokağın içerisinde sanırım Platin Bilardo Salonu vardı. Bu sokakta o yıllara ait başka bir dükkan hatırlamıyorum.

Moda’da ise Anatolia diye bir kafe vardı. Yeni gitar çalmaya başlamış ve uygun bir yerde küçük bir dinleti vermek istiyordum. Repertuarım dar sayılmazdı: Beatles, Styx, Jose Felliciano, Pink Floyd gibi büyük grup ve müzisyenlerin şarkılarının yanında Fikret Kızılok, Bülent Ortaçgil, MFÖ’nün şarkılarından oluşan bir repertuarım vardı. Ancak tek başıma çalıp söylemek istemiyordum. Sınıfta, gitar çalan hatta benden çok daha iyi çalan, ondan çok şey öğrendiğim müzisyen arkadaşım Eşref’e (Eşref Aylan, kendisi şimdi ülkemizin önemli jeoloji mühendislerinden biridir) durumu anlattım. “Tamam olur” dedi ve ilk buluştuğumuz gün kendi repertuarını tanıtma amaçlı bana kısaca çalmaya başladı.

Bir Rock dehası flütist ve akustik gitar virtüözü

Eşref’i, genel olarak klasik gitar çalıyor biliyordum. Hatta J.S. Bach’ın Do Minor klavsen prelüdünü [gitarda Re Minor’den (Dm) çalınır] ve meşhur Bourre’sini ilk ondan dinlemiş, teknik anlamda ilk klasik gitar çalışmalarımı ona öykünerek yapmıştım.

İlk buluşmamızda, bu değerli arkadaşım bana öyle bir şarkı çalmaya başladı ki daha bir dakika geçmeden heyecanla yarıda kestim “Adı ne bu şarkının?” diye sordum. Cevap: Thick as a Brick.

Heyecandan yerimde duramıyordum, olağanüstü bir şarkıydı. Üstüne üstlük tek şarkılık “Thick as a Brick” isimli albümün ilk 3 dakikalık bölümünü çalıyordu. Böylece İngiliz rock grubu Jethro Tull ve onun rock dehası flütist, akustik gitar vürtüözü, solist ve bestecisi Ian Anderson ile tanıştım.

Sana rock tarihinin en önemli albümlerinden biri olarak kabul edilen 1972 yapımı bu albümü anlatmayacağım, eğer istersen bu albüm ile ilgili istediğin kadar bilgi bulabilirsin ve eğer hâlâ dinlemediysen, ya tek başına ya da albüm bitinceye kadar sessiz kalacaklarına emin olacağın arkadaşlarınla en kısa zamanda dinlemeni öneririm. Adeta bir rock-flüt konçertosu dinleyeceksin.

Aqualung

Eşref sonra bir şarkı daha çaldı, yine bir Jethro Tull şarkısı: Aqualung. Şarkıyı oldukça güzel çaldı ama sadece akustik gitarlı bölümünü. Sonra bu şarkıyı aynı adlı albümden dinleyip çıkardığını anlattı. Bu yüzden önce şarkıyı dinlemeye karar verdik. Batı müziğinde bir ya da iki çalgı için yazılan, üç ya da dört bölümden oluşan yazım biçimi olan “sonat” biçiminde yazılmış bir rock şarkıydı. Şarkı önce oldukça sert bir girişle başlıyordu, grubun solisti Ian Anderson, önce haykırarak bir şeyler anlatmak istiyor gibiydi. Sanki şarkının bu bölümünde müziği değil sözü önde tutmaya çalışıyordu. “Aqualung” adı altında sanki birini anlatıyordu, sokakta yaşayan toplumsal olarak dışlanan, kaybedecek bir şeyi olmayan birinin resmini çizmeye çalışıyordu.

Aqualung Albüm KapağıSitting on a park bench
Eyeing little girls with bad intent
Snot’s running down his nose
Greasy fingers smearing shabby clothes
Hey Agualung!

Sonra adeta aynı sert girişe cevap gibi son derece sakin güzel bir şan melodisi, akustik gitar ve arkadaki harika bir bas yürüyüşü ile şarkının ana ezgisi şu sözlerle geliyordu. Burada artık bu kişinin günlük yaşamını anlatıyordu.

Sun streaking cold
An old man wandering lonely
Taking time the only way he knows
Leg hurting bad as he bends to pick a dog-end
Goes down to the bog and warms his feet

Şarkı sonra tam bir rock yapısı ve ritminde devam ediyor ve sonuna doğru harika bir Martin Barre (grubun elektro gitaristi) solosu ile tekrar sakin melodisine dönüyordu. Sonra yine baştaki tema ile şarkı son buluyordu.

Eşref ile çalışmayı bıraktık ve o gün bütün gün bu albümü dinledik.

Aynı temada birkaç şarkılık albüm niyetinden konsept albüme

Bu grup ve bu albüm sonradan benim en sevdiğim grup ve albümler arasına girdi. Fırsatım oldukça Jethro Tull albümü alıp dinliyor ve hakkında okuyordum. İnsan bir şeyi çok severse o sevdiği şey ile ilgili daha çok şey öğrenmek ister. Ben de öyle yaptım.

Bu albüm konsept bir albümdür. 1971 yılında yayınlanmıştır. Konsept albüm bir tema üzerine birçok parçadan oluşan albümdür diyebiliriz. Bu tarz albümler genel olarak toplumsal tema işlerler. Bu konuda Pink Floyd’un “The Wall”, Beatles’ın “St.Peppers Lonely Hearts Clup Band” albümleri örnek verilebilir.

Ancak grup üyelerinin beyanlarına istinaden aktarıyorum, grup sadece bir tema üzerine birkaç şarkı yapmak isterken albüm konsept bir hâle dönüşmüştür. Albüm kapağının tasarımı ise Ian Anderson’un o yıllardaki eşi fotoğrafçı Jennie’nin, Times Nehri’nin kenarındaki evsizlerin fotoğraflarından oluşan kompozisyon çalışmalarından esinlenerek yapılmıştır. Birçok kişi ve kaynak bu albüm kapağındaki evsiz insanın yüzünün bilinçli olarak Ian Anderson’a benzetildiğini öne sürer.

Peki albümün ana teması nedir?

Yazı: Aqualung | Yazar: Özgür Ay


Ian Anderson, Jethro Tull

Eğer merak edip bu albümün teması hakkında araştırma yaparsan “din ile inanç sistemlerini sorgulamak” olduğunu öğrenirsin. Ancak ben bu konuyu biraz daha açmak isterim. Albümün adını da veren giriş şarkısı “Aqualung” evsiz birinin gözünden günlük hayattan kesitler anlatır. Albüm boyunca hemen her şarkıda bu hava devam eder. Burada asıl soru “O insanlar neden sokaktadır ve neden böyle yaşamaktadır?” diyebiliriz. Ardından gelen flüt sololarla bezenmiş harika şarkı Cross-Eyed Marry ile de artık bu sorular daha net sorulur:

Who would be a poor man, a beggar-man, a thief
If he had a rich man in his hand
And who would steal the candy
From a laughing baby’s mouth

“Cheap Day Return” ve “Mother Goose” isimli şarkılarda da sanki aynı hava vardır. Kısaca söylemek gerekirse albümdeki tüm şarkılarda sokakta yaşayan insanların hayatları ve buradan hayata bakış açısı vardır. Tabi albümün bütün şarkılarında farklı melodik ve ritmik yapılar kullanılmakta, albümde seçilen konunun çevresinde olabildiğince bu anlatım ön plana çıkarılmaktadır.

Anlaşıldığı gibi albümün teması oldukça orijinal bir tema peki şarkılar nasıl?

Açıkça söylemek gerekirse, eğer sadece gitar ağırlıklı rock ve blues dinliyorsan Jethro Tull’a alışmak zordur ama biraz zaman verirsen bağımlısı olabilirsin. Kısaca söylemem gerekirse albümün teması kadar şarkılar ve kayıt teknikleri de orijinal ve çok güçlüdür.

Son olarak bir konuya değinmek isterim.

1960’lar, özelikle de 1970’lerdeki grupların bir çoğunda rock müziği gitar-davul sınırlarının dışında kullanıldığını görüyorum. Yani şarkılar daha özgürdür ancak sonrasında maalesef rock olarak tabir edilen müzik çoğunlukla gitar ve davul arasına adeta sıkışmaktadır.

Jethro Tull ve onun Aqualung isimli albümü, rock müziğinin farklı boyutlarına ve belki sınırsızlığına yelken açmak için çok güzel bir başlangıç olabilir.

Zagrep, 2018


Jethro Tull, Zagrep, 2018

 
 
Sevgiyle,
 
 
Özgür Ay

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

No Comments

Cevap Yaz

Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
Girne Antik Liman
Girne Antik Liman
Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan