İçimdeki Sesler

Kör Noktalar

9 Mart 2021

Yazı: Kör Noktalar | Yazan: Demet Uncu

Aracınızın yan aynasından baktığınızda arkanızdakileri, yanınızdakileri görebilmenize rağmen yine de göremedikleriniz olmuyor mu? Hani şu kör noktalarda kalanlardan bahsediyorum. Peki, siz aynada kendinize baktığınızda, her şeyi görebiliyor musunuz? Göremediğiniz, sizin kör noktalarınız neler acaba? Belki de onları çevrenizdeki kişiler görüyor ama sizi kırmamak adına bunları sizinle paylaşmıyor. Hiç üzerinde düşündünüz mü bu konunun?

Geçtiğimiz günlerde, bir insan kaynakları direktörü ile yapılan bir podcast dinlemiştim. Söyleşide iş hayatımızdaki kör noktalarımızdan bahsediyorlardı. Dinleyicilerle bir anısını da paylaşmıştı. Kontrolcü bir yönetici olarak,bir çalışanın “Benim senin tarafından bu kadar kontrol edilmeye ihtiyacım yok aslında, bu tavrın benim motivasyonumu düşürüyor” itirafının sonucunda kör noktalarından birini nasıl keşfettiğini anlatmıştı dinleyicilere. Çoğu yerde duyamayacağımız bu samimi itiraf ile önce çok şaşırdığını ve o itiraf ile değişim yolculuğunun başladığından bahsetmişti.

Gizli Kibir

Söyleşi bittikten sonra kendi içime döndüm ve kör noktalarımın neler olabileceğini düşünmeye başladım. Aslında daha önce “iletişim”le ile ilgili aldığım eğitimlerde, bu konudan bahsedildiğini hatırlamıştım. Örneğin; aşırı kontrolcülüğümün altında “Her şeyin en mükemmelini, en iyisini ben yaparım” düşüncesinin yattığını ve çoğu insanın farkında bile olmadığımı öğrenmiştim. Sevgili hocamızın “Bu yolun sonu, gizli kibire kadar gider” dediğini de dün gibi hatırlıyorum. Her zaman mütevaziliğin, alçakgönüllüğünün en güzel erdemler olduğu öğretilen nesil arasında yetiştirildiğim için bunu duyduğumda çok şaşırdığımı söylemem gerekir. Neyse, ilerleyen zamanlarda, bu konu üzerinde uzunca düşünecektim zaten.

Kendimize Merhamet Etmek

Bu kör noktalar konusundan çıkıp karşılaştığımız olumsuz ya da yolunda gitmeyen işler olduğunda kimlerin öncelikle kendini suçladığını sorabilir miyim? İş ya da özel hayatınızda bu cümleleri gün içerisinde kaç kere söylüyorsunuz kendinize?

“Bu konuda daha çok dikkatli olsaydım, bunun üzerinde daha çok çalışsaydım, bu böyle olmazdı.”

Ya da

“Elimdeki kitabı okumayı bırakıp maillerime baksaydım daha erken davranabilirdim.”

“Şöyle yapsaydım böyle olmazdı. Böyle yapsaydım şöyle olmazdı.”

Anlamakta zorlandığımız şey; “Aslında her şeyin olması gerektiği gibi olduğu ve bunu bizim değiştiremeyeceğimiz” değil mi sizce de? Ailelerimize, arkadaşlarımıza, dostlarımıza, iş arkadaşlarımıza gösterdiğimiz anlayışı ve merhameti kendimize göstermediğimizi ne zaman anlayabileceğiz acaba?

Kendimize şefkat göstermediğimizi bir hastalık yakamıza yapıştığında ya da çevremizdeki insanlar tarafından sömürülmeye başlandığımızda mı kabulleneceğiz acaba? Yakın bir zaman önce bir yakınımın evinde yaptırdığı bir tamiratın kötü sonlanması sebebi ile bütün gece uyumayıp yüreğinde bunu büyütmesine, kendine haksız yere yüklenmesine şahit olmak beni gerçekten çok üzmüştü. Ama kendisi bile farkında değildi ki kendine nasıl eziyet ettiğinin. Oysa yüreği başkalarına karşı yumuşacık ve merhamet doluydu. Ruhunu farkında olmadan hunharca kullanıyordu işte. Bu konuyla ilgili daha fazla okumak isteyenlere, daha önce kaleme aldığım “Şefkat: Kendime” isimli yazıma bir göz atmalarını öneririm.

Korkular & Giderilmeyen İhtiyaçlar

Bu sürekli memnun olmama halimizin altında yatan şey, korkularımız mı acaba? Yalnız kalmak, hastalanmak, kandırılmak, parasız kalmak, aldatılmak gibi korkularımız. Sanırım bizlere öğretilen ve çoğumuzun sahip olduğu bu korkular, hem kendimiz hem de çevremizdeki insanlar ile ilgili düşüncelerimize yön veriyor.

Bir kitapta okumuştum; “Karşı tarafın niyetlerini, kendi korkularınızdan üretmeyin” diye. Okur okumaz da bayılmıştım bu cümleye. Gerçekten de öyle olmuyor mu? Özellikle yeni tanıştığımız kişilerle ile ilgili yargılarımızı oluştururken, aslında karşı tarafın hiç öyle bir niyeti olmamasına rağmen içimizde büyüttüğümüz bu korkularımız bizleri yönlendirmiyor mu? O korkularımızın belki de hiç aslı astarı yok, belki de korkularımız sadece birer evhamdan ibaret.

İnsanlar neden bir şeye inanacakları zaman önce hep olumsuz, negatif bir şeye sarılıyor? Neden pozitif veya güzel şeylerin başına geldiğine inanmaktansa hep tedirgin, hep daha çok tedbirli olmayı seçiyor? Güzel şeyler, insanların başına daha mı az geliyor acaba? Bu sebeple mi otomatik tepkilerimizle, önyargılarımızla hareket etmeyi tercih ediyoruz? Bütün yargılarımızın arkasında giderilmeyen ihtiyaçlarımızın olduğunu öğrenmiştim. Aslında ne kadar da doğru bir tespit! Her şey önünde sonunda kendimizle ilgili. Egolarımızdan sıyrılıp, içimize dönüp kendimizi sorgulamaya başladığımız andan itibaren içimizde bulacaklarımız bizi gerçekten çok şaşırtacak, biliyorum.

Graham Bell: İcat Çıkarma

Şimdi hep birlikte, hayatlarımız için “icat çıkarma cesareti” gösterelim mi? Ne dersiniz? Bu bahsettiğim, sevgili Cem Yılmaz’ın “Gece gece icat çıkarma, Graham!” tarzında bir icat değil ama. 😁 Bunu LinkedIn’de Gözde Berber’in bir yazısında okumuştum. İcat çıkarma cesaretini “hayal etme” becerimizi anlatabilmek amacı ile kullanmıştı ve çok hoşuma gitmişti. Daha önceki yazılarımdan hatırlarsınız belki, “hayal etmek” üzerinde çalıştığım konulardan biri. Gerçekçi ve mantığı ağır basan biri olarak, bu zamana kadar çok da hayal kurmadığımı biliyorsunuz. Aslında, rutin giden ve standart bir şekilde devam eden hayatlarımızın rayını değiştirmek, düz giden dümenin yönünü biraz kırmanın; yani hayata biraz heyecan katmak istemenin kime ne zararı olabilir ki? Yani icat çıkarmak, gerçekten hayal etmek demek. Bunu hissettiğim vakit “O Taş Ev Gerçek mi Hayal mi?” isimli yazımı kaleme almıştım. Yazarken bile büyük bir keyif aldığımı söylemeliyim.

Toparlamam gerekirse; bu hafta sizleri kör noktalarınız üzerinde biraz düşünmeye, ardından kendinize biraz da olsa şefkat göstermeye ve korkularınızı fark edip hayaller kurmaya davet ediyorum.

Sevgilerimle,
Demet Uncu

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

2 YORUMLAR

  • Yanıtla Elif Bilici 12 Mart 2021 at 09:58

    Birkaç aydır tam da yazında bahsettiğin birkaç konuyu kendimde deneyimliyorum. Zamanı yetiremediğim için başladığını düşündüğüm endişelerimin temeline indiğimde kontrolcü, mükemmeliyetçi ve garantici olduğumu fark ettim. Bunu anlamak tabi ki kolay değildi ve maalesef dünden bugüne de değişmedi. Ama bugün bu yazıyı okurken, kendime daha fazla şefkat göstermem gerektiğini hatırlamış oldum sayende 🙂
     
    Kalemine sağlık.
    Sevgiler

    • Yanıtla Demet Uncu 12 Mart 2021 at 14:08

      Elifciğim, bu güzel yorumun için teşekkür ederim. Ortak özelliklerimizin olduğunu da öğrenmiş oldum. Hayatlarımızı aslında kendimiz için ne kadar zorlaştırdığımızı fark ettik. Evet, dediğin gibi zamanla oluyor bazı şeyler. Ama çok da geç kalmadık bence 😊
       
      Tekrar teşekkür ederim nazik yorumun için.
       
      Sevgiler

    Cevap Yaz

    Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
    Girne Antik Liman
    Girne Antik Liman
    Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan