Bir an oldu durdum. Benden gayrı bir hayat olduğunu tam da o an anladım. Ben istemedim oldu, ben söylemedim çıktı, ben yapmadım geldim. 2,5 yıldır direndiğim Covid hastalığına ben de yakalandım ama ne yakalanmak. Beni yaka paça yere serdi, nakavt olmadım belki ama iyice sarstı ve kendime getirdi. Kendime gelmek için kendimden geçmem gerektiği o 7 gün.
“Titre ve kendine gel” derler ya büyükler, tam da öyle oldu. Bir üşüme bir titreme, yorganın altında geçmek bilmeyen dakikalar… Hastalığın beter hali ki Allah beterinden saklasın. Dilimiz ne güzel dileklere de ev sahibi. Başka dillerde de elbet vardır ama ana dilimde şakımak diye de bir şey var. Beyinden sürekli geçip giden cümleler sümük tıkacıyla nasıl da yavaşlıyor. Sistem sizin dur diyemediğiniz yerde ne güzel de savaşıyor. Üstelik savaştığı yerden güç toplayarak da seni yeni günlere hazırlıyor.
Anneannemin “kolum kanadım kalkmıyor” söylemini yaşadığım o gün bir yemek kaşığı elime ağır geldi. Ve ben yattım, yattım, yattım ve kendime gelmek için bekledim. İstediğin kadar sabırsız ol vücudunun izin verdiği kadar hareket edebilirsin ya; işte öyle.
Gabor Maté’in tam da bu bağlamda hastalıklara dair kaleme aldığı kitap da size kendinizle buluşma imkanı sunuyor. Her kitap gerçekten okunacak zamanı bekliyor ve o gün geldiğinde sizi çekip alıyor. Uyuyamadığım bir gece vakti, sabaha karşı hasta bedenime kendine karşı nazik olmam gerektiğini bana hatırlatan satırlar ile karşılaştığımda durdum, ve bu satırlara denk gelebildiğim için şükrettim. İzin verdiğimde dolu bulutlar gibi boşaldım ve ağladım, buna hakkım olduğunu da anımsadım.
Hayatta sahip olduklarımıza bakmak için bazen böyle günlerden mi geçmek gerekiyor? Belki de. Peki ya siz kötü hissettiğiniz günlerde neler yaparsınız?
Ben çoğu zaman kendimi bir kitapçıya atar ve kendime kitap alırım. Gündem maddem ne ise kitapların başlıkları da genelde onlarla ilgili olur. İlişkiler ile ilgili bir gündem sonrası; Erkek Beyni, iletişim kazası sonrası; İletişim-sizlik, biraz kendime yumoş yumoş davranmak istediğimde; Acıyı Bal Eyledik… örneklerim arasındadır. Çünkü iyi bir kitap size ihtiyacınız olan anda bir çok şeyi vermek için sabırsızlanır ve kitaplıkta sizin onu keşfetmenizi bekler. Hayat da böyledir, yaşanmak için harekete geçmeyi bekleyen günlere selamla.
İlayda Oylum Güleryüz Çetinel
2 YORUMLAR
Hastalıklar bizi kendimize getiren olaylardır, dinlenmediğimizde bize dinlenmemiz ve yavaşlamamız gerektiğini hatırlatırlar. Bu sebeple zorlayıcı olmakla beraber öğreticiler. Sen de bunu çok güzel anlatmışsın.
İhtiyacımız olmadan hiçbir şeyi “masa üzerine” almıyoruz. Bir şeyin boşluğunu başka bir şeyle dolduruyoruz. Bu bazen de “kitaplar” oluyor gerçekten de.