Satır Arası

Ezbere Yaşamak

11 Kasım 2022

Yazı: Ezbere Yaşamak | Yazan: Yaşam Koçu Nalan Erpolat

– Merhaba, nasılsın?
– İyiyim sen nasılsın?
– Ben de iyiyim işte…

– Günaydın, ne yapıyorsunuz?
– Aynı işte…

– Hadi, iyi akşamlar. Nereye gidiyorsun?
– Eve işte…

Gibi uzayıp gidebilecek birçok dialog duyuyoruz ya da bizzat gerçekleştiriyoruz her gün. Her ne kadar, kötü bir duyguyu dile getirmiyormuş gibi dursa da çok da olumlu duygular yok bu cümlelerin satır aralarında. Sanki bir bıkkınlık, bir yılgınlık var.

Hep mi Bıkkınlık?

Peki bu cümleleri kuran herkes, o anda gerçekten bu kadar bıkmış mı hissediyor? Yoksa, dile oturmuş olan bir kalıptan dolayı mı böyle konuşuyor?

Tabii ki zaman zaman insan yorgun ya da bir şeylerden yılmış olabilir fakat birey her zaman ve her koşulda bu cümleyi kuruyorsa her zaman yorgun ve sıkkın olduğuna hükmetmek çok da gerçekçi olmaz. O zaman da bu durumun tek bir açıklaması oluyor. İnsan, ağız alışkanlığı ile bu şekilde konuşuyor. Diğer bir değişle sadece ezbere bu şekilde konuşuyor.

Ezbere Yapılanlar

“Başka neler ezbere yapılır?” diye düşününce her birey hayatında ezbere yaptığı bir şeyler bulur. Aslında çoğu zaman, günlük hayatta yapılan pek çok şey ezbere yapılır. Hep aynı saatte kalkıp güne aynı aktivitelerle başlanır. Hep aynı yerlere, aynı yolu kullanarak gidilir. Öyle ki çoğu zaman o yolun üzerinde neler olduğu görülmez bile.

Daha sonra da herkes hayatın anlamsızlığından bahsetmeye başlar. Hatta zamanla, bu söylemler bile ezber hâline gelir. “Hayat dün anlamsızdı, demek ki bugün de yarın da anlamsız olacak” düşüncesi sarar insanı hiç farkında bile olmadan. Bu düşünce zihinlere kazınmışken de hayattan anlam çıkarmak iyice güç hâle gelir.

Aslında anlamsız olan hayat değildir. Hayatı hiç düşünmeden, ezbere yaşamak anlamsız hâle getirir hayatları. Ezbere söylenilen her “aynı işte”, “böyle işte” gibi sözler aynılaştırır hayatı. Aslında hiçbir gün bir diğeri ile aynı değildir.

Çoğunlukla şu cümle de duyulur ve de kurulur.

“Artık ben eski ben değilim. Eskiden sabrettiklerime artık edemiyorum. Eskiden kafama taktığım birçok şeyi artık umursamıyorum.”

İnsan bu duruma bir günde gelmez ve kimse bir anda değişmez. Değişim uzun hatta bazen zor da bir süreçtir. Yaşanan tecrübeler insanı değiştiriyorsa her günün aynı olması mümkün değildir.
İnsan, aynı olduğunu söyleye söyleye her günü aynı algılar; hep aynı şeyleri yapa yapa güzellikleri görmez olur. Hep gittiği yoldan, o gün ne zaman geçti, geçerken ne düşündü, çıkarken evinin kapısını nasıl kilitledi bunların hiçbirinin farkında bile olmaz.

Hayat her gün aynı değildir ve olamaz. Önemli olan farklılıkları ayırt edebilmektir. Hayatın bu kadar hızlı akması farketmenin önünde büyük bir engel olsa da yavaşlamak insanın çoğu zaman kendi elinde olabilir.

Yavaşlamak sakinleşmektir; sakinleşmek fark etmeye hazır olabilmektir. Fark etmek ise ezberden sıyrılmaktır.
 
 
Nalan Erpolat
 
 

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

2 YORUMLAR

  • Yanıtla Demet Albayrakoğlu 11 Kasım 2022 at 16:48

    Nalancığım, bu yazı çok iyi hissettirdi kendimi bana. Biliyorsun, benim de bir süredir üzerinde çalıştığım bir alan bu; “yavaşlayabilmek”.
     
    Son cümleye bayıldığımı söylemeden geçemeyeceğim:
     
    “Yavaşlamak sakinleşmektir; sakinleşmek fark etmeye hazır olabilmektir. Fark etmek ise ezberden sıyrılmaktır.”
     
    Ne kadar doğru bir tespit aynı zamanda ne kadar güzel bir ifade ediş. Emeğine sağlık canım. 💕

    • Yanıtla Nalan Erpolat 14 Kasım 2022 at 10:39

      Demetçiğim, evet senin de bu yavaşlayabilmek konusunda çalışmaların var ve gerçekten o kadar anlamlı ki. Bu konu üzerinde emek harcamış senin gibi bir kişinin de yazımı beğenmesi benim için ayrıca çok çok güzel.
      Çok teşekkür ederim.

    Cevap Yaz

    Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
    Girne Antik Liman
    Girne Antik Liman
    Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan