Huckleberry Finn’in Maceraları | Mark Twain
Tom Sawyer’ın Maceraları‘nı okurken güldük, eğlendik. Huckleberry Finn’in Maceraları’nı okurken de gülüp eğleneceğiz ama o kadar da değil. Çünkü Huck, kankası Tom’a göre daha zorlu bir hayat yaşıyor. Daha ciddi meselelerle uğraşıyor. Hayatta kalmak, özgürlük, para kazanmak… gibi dertleri var.
Huck’ın annesi yok, babası var ama olmasa daha iyi. Sarhoş olan babası pek ortalarda gözükmüyor ki ortalarda gözükmemesi daha hayırlı. Ortaya çıktığı zaman Huck’ın hayatını zorlaştırıyor.
Huckleberry Finn’in Maceraları | Kaçış
Huck’ın bakımını üstlenen “dul bayan” diye anılan Bayan Douglas ve onun kız kardeşi Bayan Watson, Huck’ı ellerinden geldiği kadar iyi yetiştirmeye çalışıyorlar. Onu tertemiz giydiriyorlar, okula gönderiyorlar, düzgün yemeklerle besliyorlar… Ama Huck, bu hayattan daralıyor.
Bayan Douglas ve Bayan Watson, Huck’a dini bir eğitim veriyorlar. Huck’ın kafası karışıyor. Dua ederek istediği her şeye kavuşabileceği söyleniyor. Huck da oltası için bir kanca diliyor ama olmuyor.
Bayan Douglas’ın bahsettiği Tanrı garibanlara yardım eden bir Tanrı iken Bayan Watson’unki öyle değil. Böylece iki Tanrı olduğuna karar veriyor Huck ve Bayan Douglas’ınkini tercih ediyor.
Buradaki hayatından çok bunalıyor Huck. Buradan kurtulsa babası var ama onunla yaşamak daha da zor. Sarhoş baba, Huck’ın temiz pak hâlini görüp onu aşağılıyor. Bana caka mı satıyorsun, babandan üstün mü görüyorsun kendini, artık okul yok, bana para ver, viski alacağım… diye diye çocuğun hayatını zindana çeviriyor.
Sonunda Huck, kendi yoluna gitmeye karar veriyor.
Huckleberry Finn’in Maceraları | Kölelik
Huck’ın yolculuğunda ona eşlik eden biri var: Jim. Siyahi bir köle olan Jim, sahibinin kendisini satacağını öğrenince kaçmış.
Kitabın yayımlanma tarihi 1884. Köleliğin olduğu, siyahilerin “köle” adıyla mülk gibi değerlendirilip alınıp satıldığı dönem. Toplumda bu durum olağan bulunuyor. Huck da bu dönemin çocuğu olduğu için Jim’i her ne kadar çok sevse de onun özgürlük isteğinden sıkıntı duyuyor. Jim’in ve diğer kölelerin özgürlüğü, zavallı insanların hizmetkarlardan yoksun kalışı olacak Huck’ın bakış açısına göre. Yani olayı köleler açısından değil, efendiler açısından görüyor. Efendilerin mağdur olacağını düşünüyor. Siyahilerin iyi insan olması, aileleri olması ve ailelerini sevmesi gibi durumlara şaşırıyor.
Huckleberry Finn’in Maceraları | Yalanlar, Düzenbazlıklar ve Daha Nicesi
Huck iyi çocuk da çevresi kötü. Kimse kendisine ve yol arkadaşı Jim’e karışmasın, rahatça nehirde balık avlasınlar, sala atlayıp nehir boyu gezerek hayatlarını sürdürsünler, bunu istiyor. Ama mümkün mü? Değil.
İkisinin yaşadıkları maceralar yeterli değilmiş gibi bir de yanlarına kendilerini bir zamanların dükü ve kralı olarak tanıtan iki düzenbaz ekleniyor. Hiç başka dertleri yokmuş gibi bir de bu ikisinin yol açtığı dertlerle boğuşuyorlar.
Huck, bu süreçte yeri geliyor tek ayak üstünde kırk yalan söylüyor. Her seferinde bu defa anlayacaklar diye tedirgin ediyor okuyanı. Yeri geliyor, dürüstlüğü tutuyor, bütün yalanları bir bir ortalığa seriyor.
Huckleberry Finn’in Maceraları | Tom Sawyer ile Karşılaşma
Tom Sawyer’ın Maceraları‘nda nasıl ki Huckleberry Finn’i gördüysek Huckleberry Finn’in Maceraları’nda da Tom Sawyer’ı görmeyelim mi?
Bu ikisi bir araya gelince voltran oluşuyor. Tom, her zamanki gibi okuduğu macera kitaplarının etkisinde olduğundan kolayca çözülebilecek işleri büyük bir olaya çeviriyor. Huck ise hayatta kalmaya ve bunu yaparken pratik olmaya dair zehir gibi çalışan kafasıyla Tom’un bu allengirli davranışlarını anlamıyor. Anlamaya dair bir soru soracak olduğunda da Tom onu aşağılıyor. Bu huyunu sevmiyorum Tom, ama neyse, çocuksun sonuçta.
Öyle veya böyle yine alınlarının akıyla sıyrılıyorlar her olaydan. Bağrıma basasım var bu iki çocuğu.
Saygılar,
Hülya Erarslan
No Comments