Retorik Sorular

Acının Tarifi Var mı?

28 Şubat 2023

Yazı: Acının Tarifi Var mı? | Yazan: Metin Çoban

“Hafif acılar konuşulabilir ama derin acılar dilsizdir.”
– L.A. Seneca

Epikürcü yaklaşımla acıyı kendinizden uzak tuttuğunuz sürece mutlu mesut yaşarsınız. Bu mümkün olan bir şey değil. Her yaşanan gün içinde, bir acı, mutlaka yaşanıyor. Sadece kendi etrafınızda olunca daha büyük, başka bir yer veya toplulukta yaşanıyorsa -vicdanınız da varsa- o zaman empati yapıp acıyı içinizde siz de yaşıyorsunuz. Derecesi ne kadar derseniz vicdanınız ne kadar ise o kadar.

Bugüne kadar olan hayatım tamamen ülkenin batısında geçti. Kışın, Marmara Bölgesi’nde; yazın, Ege ya da Akdeniz Bölgesi’nde. Tüm yaşamım boyunca da doğal felaketlerden -daha 10 yaşında iken bir sel felaketinden, bir de 1999 depreminden- hafif yaralı olarak kurtuldum. Aile etrafımda herhangi bir can kaybım olmadı. Arkadaş gurubumdan da önemli bir kayıp olmadı. Birkaç organ kaybının olduğu yaralanmalar. Can kaybı hiç yok.

Hafif Acılar Konuşulabilir

Geçtiğimiz gün olan Kahramanmaraş ve sonrasında olan Hatay depremlerinde, aile yakınım olmayan ama sadece tanıdığım insanlardan 2 küçük çocuk ve annesi kurtarılamadı. Onlar için çok üzüldüm, babaanne ve dede çok yaşlı olmalarına rağmen kurtulmuşlardı. Baba ise seyahatte olduğu için depremi yaşamamıştı. Varlıklı bir aile, Maraş’ın köklü ailelerinden, büyük anne ve büyük baba yeni yapıldığı hâlde çöken bir binadan sağ olarak kurtuluyor, 2 çocuk ve anne, daha eski bir binada ancak lüks konut sayılan bir binada oturdukları hâlde kurtulamıyorlar.

Seneca’nın yukarıda bahsettiğim sözü gibi, bu kayıplar aile efradından olmadığı için sadece yazlıktan tanıdığım insanlar olduğu için benim için hafif acılardan biri sadece, bu yüzden rahatlıkla konuşabiliyorum.

Kaybedilen bu çocuklar için ve hatta o bölgede devlet kurumlarının açıkladığı 45-50 bin kayıp ve evsiz barksız sokakta kalan milyonlarca insan için inanılmaz üzgünüm ama konuşup yazabiliyorum. Herkesin yaptığı gibi, sosyal medyada iktidarı, yerel yöneticileri, müteahhitleri eleştiriyor, yerden yere vuruyorum. Ama kendi canımdan biri yok olmadığı için de daha rahat eleştiriyor ve rahat yazabiliyorum. Asıl acıyı yaşasaydım beni kimse yıllarca konuşturamazdı.

Derin Acılar Dilsizdir

Eğer o seyahatte olan babanın yerinde ben olsaydım şu an bu kadar rahat rahat bu yazıyı yazabilir miydim? 2 güzel çocuğunuzu kaybetmişsiniz; biri 12, diğeri 14 yaşlarında. Ömür boyu sevdiğiniz eşinizi kaybetmişsiniz. Metaforu bile korkunç acı veriyor.

Onun yerine geçiriyorum kendimi, artık o sarı kıvırcık saçlı oğlum benimle futbol maçlarından konuşmayacak, yeni aldığımız kramponları giyip halı saha maçına gidemeyecek. Güzel kızım, karşıma geçip “Baba ya, arkadaşlar bu yaz Antalya’da bir otelde tatil yapacaklarmış, ben de onlarla gidebilir miyim?” diye izin almak için her gece kahvemi önüme koyup yanağıma öpücük koyamayacak. İkisi de kucağımda oturup oynaşırlarken bir daha onları koklayamamak. O güzeller güzeli sevgilim, her akşam işten dönüşümde sıcak karşılaması, o küçük öpücükler, o akşamları TV karşısında dizi hakkında öyle ya da böyle konuşmalar, o yatakta artık boş kalan sol yanım. Neden annem babam kurtuldu? Neden çocuklarım ve karım öldü? Bunun nesi kader?

Acının tarifi mi? Tat olarak bahsediyorsan, insanın ağzını yakar, duygu olarak bahsediyorsan insanın içini yakar.
 
 
Metin Çoban
 
 

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

9 YORUMLAR

  • Yanıtla Emine Öztürk 28 Şubat 2023 at 08:04

    Günlerdir herkes gibi ben de empatinin dibine vurdum. Acının derecesi izah edilebilir mi? Ne kadarı kimi, nasıl acıtır? Hangi acı daha çok kanatır? Hiçbirinin net cevabını bulamadım kendim için.
     
    “Hafif acılar konuşabilir ama derin acılar, dilsizdir.”
     
    Muazzam yerinde olmuş.
     
    Yüreğinize, kaleminize sağlık. Hepimizin başı sağ olsun. Her birimize geçmiş olsun.

  • Yanıtla Metin Çoban 28 Şubat 2023 at 10:44

    Sevgili Emine yorumun için çok teşekkür ederim.
     
    Hepimiz çok üzgünüz, hepimiz acılar içindeyiz. Gün içinde konuşmalarımız, deprem bölgesinde olanlar, yaşananlardan başka yöne gidemiyor maalesef. Acının büyüğü tabii ki bölge insanları için, bizim gibi deprem bölgesi dışında olan insanlar, onlara maddi manevi destek vererek karşılık verebiliyoruz.
     
    Nalan Erpolat’ın yazısına yaptığın yorum beni çok etkiledi. Çocukların yanında ağlaman, onlara deprem gerçeğini hissettirmen, ayrıca yardım kolilerini birlikte hazırlaman gerçekten çok güzel bir davranış. İyi insan olmak, iyi anne olmak, iyi vatandaş olmak böyle bir şey işte.

  • Yanıtla Zübeyde Kurt 28 Şubat 2023 at 11:55

    Kaleminize sağlık, her yeni hikâyenizi okumak için sabırsızlıkla bekliyoruz. Bu seferki yazınız hepimizin üzüntüsü, kanayan yarası. Düşündükçe akıl almıyor. Bizler uzaktan görüp yaşadık depremi. Oradaki insanların yerine koydukça olmuyor olmuyor. Neyse çok uzatmayacağım. Tekrar kaleminize sağlık, siz yazın bizler okuyalım.

  • Yanıtla Emine Öztürk 28 Şubat 2023 at 12:52

    Çok kıymetli sözleriniz için çok teşekkür ediyorum. İyi bir anne, iyi bir vatandaş ve her şeyden önce iyi bir insan olmak için çabalıyorum.
     
    Umarım, umarım azıcık bile olsa başarabiliyorumdur bunu 🙏

  • Yanıtla Şen Sevgi Erişen 1 Mart 2023 at 12:23

    Sanıyorum yaşanan olayların merkezinde olmak çok büyük farklılık yaratıyor. Merkezde yaşanan acı oradan uzaklaştıkça kalanlarda daha çok sorumluluk ve dayanışma düşüncelerine yol açıyor. Sonuçta farklı yerlerimizden yakalanıyoruz şüphesiz. Yaşama farklı açılardan bakmaya başlıyoruz.
     
    Çok teşekkürler duygu ve düşüncelerinizi paylaştığınız için.
     
    Sevgiler

    • Yanıtla Metin Çoban 2 Mart 2023 at 08:34

      Ne kadar zor bu günleri yaşamak, sanki bu bölgede savaş var. Hepimizin kalbinde savaşa katılmak var, ama düşmanı öldürmek için değil. Dostumuzu, komşumuzu, yarimizi, çocuğumuzu kurtarmak için.Ne kadar acı orada yaşananlar…

  • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 2 Mart 2023 at 15:36

    “Retorik Sorular” köşenizin böylesi hazin bir yazıyla başlamasını ne sevgili yazarımız siz ne de editörünüz olarak ben elbette aklımızın ucundan geçirmemiştik.
     
    Büyük acı durumlarında ben yazamıyorum ne yazık ki. Dergiyi ilk kurduğum günden beri babamın hastalık ve vefat dönemini yazmak istesem de tek satır yazamadım hayran olduğum bu adama dair. Neredeyse altı yıldır yayındayız üstelik. Yazarken hissedeceğim acıdan korkttuğum için hep öteliyorum.
     
    Ülkemizdeki büyük felaketin ardından ara verdiğimiz yayın akışımızı bu hafta deprem yazıları ile başlattık. Yazıları düzenlemek, yayına hazırlamak dahi oldukça kederli bir süreçti benim için. Yorum yazabilmem de anca bugünü buldu bu yüzden. Ve farkındaysanız hâlâ konunun etrafında dönüyor, acıyı anlatamıyorum 😔
     
    Siz ise bir kez daha içten, gerçekçi ve oldukça çarpıcı bir yazı ile okurlarımızla buluştunuz. Babanın yerine kendinizi koyduğunuz satırları okumak benim için olduğu kadar okurlarınız için de zor olmuştur eminim.
     
    Son birkaç yıldır art arda yaşadığımız felaketlerle ülkece acıdan acıya savrulduk. Ülkemiz ve tüm dünyaya; mutlu, sağlıklı, huzur ve refah içinde yaşanacak günler gelir umarım en yakın zamanda.
     
    Kaybettiğimiz 50 bin vatandaşımızın yası hiç dinlemeyecek olsa da hepimize baş sağlığı diliyorum 🙏🏻

  • Yanıtla Metin Çoban 2 Mart 2023 at 18:42

    Kızların ilk aşkı babalarıdır. Babaların ise sonsuz aşkı kızlarıdır. Benim için bu değişmeyecek gerçek. Kız babası olmak benim için hârika bir şey. Erkek çocuk da olsa yine onu da çok severdim. Ben çocukları çok seviyorum zaten. Benim kızım 30 yaşında ama hala mama sandalyesinde ağzına mama tepiştirdiği babasının küçük bebeği.
     
    Babanızı bu kadar çok seviyor ve değer veriyorsanız ona olan hayranlığınızı içinizden dökün, sayfalarca yazın. Bu kötü günlerde size çok iyi gelecektir. Bize de motivasyon olacaktır.
     
    Artık, kötü günleri geride bırakıp geleceğe doğru, iyi düşüncelere, iyi günlere, küçükten gülümsemelere ihtiyacımız var. Babanız olsaydı şimdi saçlarınızı okşayarak, kafanızı kendi göğsüne çekerek, göğsüne yaslayıp “Kötü günleri geride bırak güzel kızım, dünyaya mutlu olmaya geldin. Senin o güzel gülümsemen ile çocukların, dostların mutlu olacak, güvende olacak. Ben de sen artık üzülmüyorsun diye üzülmeyeceğim” diyecekti.

    • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 2 Mart 2023 at 18:52

      Ağlattınız beni 😔 Babamı bu kadar özlüyorken gerçekten onun cümleleriymiş gibi okudum. Var olun 🙏🏻

    Cevap Yaz

    Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
    Girne Antik Liman
    Girne Antik Liman
    Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan