Retorik Sorular

Halvet İşleri

3 Ekim 2023

Yazı: Halvet İşleri | Yazan: Metin Çoban

İnsanoğlu kendisiyle ne kadar süreyle baş başa kalabilir?

Dijital dergiler içinde canımız, her şeyimiz “Sen ve Ben” dergimizin patronu, güzeller güzeli Didem bana çok kızacak ama ben ara sıra bizim mecrada bir numara olan Oggusto dergiyi de okuyor ve takip ediyorum. Elbet bizim dergimiz; gelişecek, büyüyecek ve Oggusto’ya meydan okuyacak, hatta oradaki yazarlar içimizdeki yazarlardan alıntılar yapacaklar. Bu hedef için ben her türlü çalışmayı yapıyorum.

Geçenlerde nereden önüme düştüyse düştü, Akredite Mindfulness (Farkındalık)* eğitmeni Emre Duru’nun yazmış olduğu “İnsanın Kendisiyle Baş Başa Kalma Deneyimi: Vipassana” başlıklı makalede, insanın günlük hayatında kullandığı unvanlar, zenginlikler, telefon, kitap ve diğer sosyal aktiviteler olmadan ne kadar süre kendiyle baş başa kalabileceğini anlatıyor.

Bu deneyim için Emre Duru çalmadık kapı bırakmıyor, en sonunda Hindistan’da bir yer buluyor. Kendisine 20 m² bir oda, yerde yatacak bir battaniye, yanına da, “Günaydın“, “İyi akşamlar“, “N’aber?” bile diyemeyeceği bir arkadaş veriyorlar. Ellerinden de telefon, kitap, laptop, para pul her şeyi alıyorlar. Düşünsenize orada kaldığınız sürece okumak yok, müzik dinlemek, tv seyretmek yok, Instagram, Facebook, Twitter yok. En önmelisi kimseyle konuşmak yok. Hergün 11 saat yerde oturup sessiz kalmak. Kendinle başbaşa kalmak. Kaç kişi bu savaşı kazanabilir.

Emre Duru’nun anlattığına göre başarıyorlar ve ancak 10 gün sonra oda arkadaşının kim olduğunu öğreniyor. Diğer insanlarla da 10 gün sonra tanışıyor.

Hepimizin bildiği büyük Budha’mız Sidartha, kadim bir ağacın altında 35 yaşında 49 gün kalmıştır. İslam dininde sufizm yolunu tercih edenler, 40 gün halvet yapmak zorundalar. Hatta Hoca Ahmet Yesevi’nin 62 yaşındayken kendi mezarını kazdırıp “Nasılsa öleceğiz, bari şimdiden orada yaşamaya alışayım” diyerek orada kendi mezarında yaşadığı rivayet edilir. Şeyh-i Ekber Muhyiddin İbn Arabi’nin ise küçük yaşlarda açık bulduğu mezarın içinde 120 gün yaşayarak, zahiri ve batini ne varsa gördüğü rivayet edilir.

Bu halvet işleri, Meryem Uzerli ile Halit Ergenç’in haremde bir köşeye çekilerek aşna fişne işleri ile ilgileneceği iş değil. Halvet’e girmeye karar veren sufi, ya kendi açtırdığı bir çukur veya bir mağara içinde, etrafında kimse olmadan, kendiyle baş başa kalma deneyimini yaşıyor. Yani “Vipassana “yapıyor.

Vipassana kelime anlamı olarak, gerçekliğin doğasının iç görü yöntemiyle sezilmesi anlamına geliyor. Disiplinli bir şekilde bedene odaklanarak zihin ve beden arasında yeniden bağ kurma çabası.

Tıpkı sufizmdeki halvet olayı. Karanlık bir yerde kendinle başbaşa kalarak sadece zikir yapmak ve kendinle ilgili her şeyi tartmak, kendi nefsinde zararlı gördüğün şeylerden kurtulmak.

Kim kendini bu kadar yargılar ve kendi kötülüklerini görüp arınmak ister? Kim kendine kaç gün tahammül eder?

Benim kendime tahammül sürem 5 gün olabiliyor mesela. 5 gün boyunca kendime kızmıyorum, kendime ters düşmüyorum. Biraz kişiliğimde bulunan narsizm bu süreyi uzatıyor. “Biz iyiyiz kanka, boşver diğerlerini“ diyebiliyorum.

Ama bu işlem için ne halvet yaptım ne de Vipassana. Bu işler için en güzel yerler yazlık evler. Kış aylarında hiç kimsenin olmadığı zamanda, telefonu kapatın, kitaplara bakmayın, kediler ve köpeklerle de uğraşmayın, varsa ikinci kattaki odalarda ve balkonda yaşayın. Kimseyle muhattap olmayın ama en az 10 saat yemek de yemeyin. Kendinizde beğenmediğiniz ne varsa onları bir daha yapmayacağınıza kendinizi ikna ediniz, inanın daha olgun, daha bilge olacaksınız.

Sanki insan kendine 10 gün tahammül edebiliyorsa diğer insanların sana tahammül etme zamanı daha da uzun olur. Böylelikle ilişkilerde daha az sorun yaşanır, daha uzun süreli ilişkiler olur.

Şimdi bir durum daha var, mademki iki kişinin ilişkisinin uzun ve sağlıklı sürmesinden konuşuyoruz, bu 10 günlük halveti kim yapacak? Tabii ki herkes kendi için yapacak, bir başkası için değil.

Esasen bütün dinler, felsefeler “Bu dünyanın bir sonu var, insan ömrünün de bir sonu var, madem bu dünyaya bir kez geliyoruz, hayatı dolu dolu yaşamak gerekir” der ekseriye.

Şimdi kendimizi bu çarkın içine bırakalım, ne olacaksa olsun mu, diyelim yoksa bu yaşamın içinde ulvi değerleri olan, nefsini temizlemiş bilge biri olarak yaşamayı mı seçelim.

Bana kalırsa, bu çarkın içine kendimizi zaten bırakmışız madem, hiç olmazsa nefsi temizlenmiş, kendine tahammül edebilen, bilge biri olarak yaşamak lazım.

Çaresiz sosyal medyanın, görsel medyanın, eline düşmüş vaziyetteyiz; hayatımıza aşağı yukarı bu mecralar yol gösteriyor. Tercihlerimiz artık dijital, yaşantımızın çerçevesi belli; yaşam standartlarımız, siyasi tercihlerimiz bile kontrol altında. Bari kendi kendimizi bırakmamak lazım. Belki 40 gün halvetler uzun bu çağda, hatta 10 gün bile, hiç olmazsa 10 saat her şeyden elimizi, ayağımızı çeksek de kendimizle baş başa kalsak.
 
 

Metin Çoban

 
 

Açıklamalar:

  • Mindfulness (Farkındalık): Şimdiki zaman farkındalığı demek. Anda gerçekleşen duygu ve düşünce ve olayları bilinçli bir şekilde yargılayıcı olmayan nazik bir dikkat ile odaklanma ve izleyebilme becerisidir. – Mindfulness Academy    ⇡⇡⇡

 
 

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

4 YORUMLAR

  • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 3 Ekim 2023 at 12:43

    Önce iltifatlar için teşekkür edeyim 😁 Kocaman da sarılayım 🤗 Ama neden başka bir dergiyi okumana bozulacağımı düşündün onu çözemedim 😂 Tersine ben bu işi yapmaya çalışan her yayını, bizden büyük ya da küçük olsunlar, içtenlikle destekliyorum. Bu sebeple de yazıyı yayına hazırlarken Oggusto‘dan bahsettiğin bölümde hemen link verdim onların sayfasına 😁 Bizden onlara, onlardan bize okur gelsin, ne güzel. Rekabetçilikten çok destekleyici bir yapım olduğumdan benimle yarış içindeki insanları da hiçbir zaman anlayamadım zaten 😉
     
    Halvet mevzusuna gelirsek, ben son yedi yılı neredeyse bu duruma yakın bir yaşam şeklinde geçirdiğimden kendimle kalmaktan çekinmek bir yana, en sevdiği arkadaşı oldum kendimin 😂 “Peki Internet ve kitaplarım olmasa nasıl olurdu?” diye düşündüm bir an. Eee ben düşünmeyi, düşüncelerimle baş başa kalmayı da çok seviyorum. “Hatta yeni bir romanın taslağını bile hazırlarım zihnimde böyle bir inzivada olsam” sonucuna varım 😁
     
    Çok keyifli bir yazıydı, kalemine sağlık canım 👏🏻

    • Yanıtla Metin Çoban 3 Ekim 2023 at 13:36

      Başka dergilerin reklamını yaptık dergimizde ama onlardan da okur çalacağız merak etme. 😃
       
      Senin sosyal medyadan 10 saat uzak durman mümkün oluyorsa inzivanı gerçekleştirmiş sayılırsın. Günlüğün bile Instagram 🤔
       
      Yazdığım övgülerin hepsini hak ediyorsun sevgili Didem ♥️

  • Yanıtla Emine Öztürk 3 Ekim 2023 at 13:25

    Merhabalar Sevgili Metin.🤜🤛
     
    Yazını okurken sürekli sorgular buldum kendimi. Şahane bir yazı yine. Kitaplar olmadan, Internet olmadan, on saat hiç durmuşluğum yokmuş meğer benim. En fazla üç dört saat. Ama kendim ile çok baş başa kalırım ve hatta sevgili Didem gibi, Emine’nin de en iyi dostu Emine 😉
     
    Ama bu on saatlik her şeyden arınma meditasyonunu kesinlikle deneyimleyeceğim.
     
    Kalemine sağlık arkadaşım. 💯

    Sevgiler

  • Yanıtla Metin Çoban 3 Ekim 2023 at 13:40

    Sen dünyaya ve yanındakilere devamlı pozitif enerji, neşe ve sevgi katıyorsun. Kendine de alışıksın, tahammül ediyorsun bence. Etrafındaki insanlara yazık etme, mahrum bırakma onları. 10 saat bile ayrılma kimseden. 🙏♥️😃
     
    Boşver benim yazdıklarımı, benim söylediklerim kendilerini bulamayanlar. Hâlâ kendine tahammül edemeyenler.

  • Cevap Yaz

    Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
    Girne Antik Liman
    Girne Antik Liman
    Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan