Şahmeran'ın Çatal Dili

Şahmeran’ın Kara Deliği

2 Şubat 2023

Şahmeran | Yazı: Şahmeran'ın Kara Deliği | Yazan: Feray Orman

Kendi canınızı kurtarmak için, dostunuzun canını feda eder miydiniz?

Özelikle pragmatizmin ve varoluşçuluk felsefesinin fazlasıyla öne çıkardığı ikilemler, genelde böyle etik sorulardan oluşur. Bizi düşünmeye davet eden bu ve benzer sorulara ulaşmamı sağlayan uyaranım bu sefer “Şahmeran miti” oldu.

Günümüzde Yunan mitolojisi çok fazla öne çıkmış olsa da farklı kültürlerin mitolojik hikayeleri de benim bakış açımı oldukça geliştirmiştir. İskandinav, Sümer, Türk, İran-Pers, Japon mitolojileri gibi.

Özellikle (İran-Pers mitolojisi) Şahmeran miti, kavramsal bu sorumun nedeniydi.

Şahmeran Miti

Hikâye yarı insan, yarı yılan olan bir mitolojik varlık ile bir insanın arkasındaki ilişki üzerinden başta dostluk olmak üzere, iyilik, kötülük, söz verme, sevgi, pişmanlık, fedâkârlık, yaşamın anlamı, bilgi gibi birçok felsefi kavram üzerinden sorgulama yapmamızı sağlıyor.

Adı, Farsça yılanların şahı anlamına gelen “şah-ı meran” dan gelir. Şahmeran efsanelerine özgü tüm betimlemelerde varlık dişidir. Efsaneye göre Şahmeran bir yeraltı ülkesinde yılanlarıyla birlikte yaşamaktadır. Yılanların efendisi olan insan başlı dev bir yılanın adı olup, çeşitli sırlara vakıf bilge bir tanrıça olduğuna inanılmaktadır.

Efsaneye göre Şahmeran özüne iyiliği almış, yer altında yılanlarıyla beraber yaşayan ve onlara liderlik eden, kimseye zararı dokunmayan bir canlıdır. Zamanın birinde Cemşab isimli bir genç arkadaşlarının kötülüğü sebebiyle bir kuyunun dibinde ölüme terk edilir. Kuyuda yalnız kalan ve hiçbir kurtulma umudu olmayan Cemşab için günler kuyunun duvarlarını izlemekle geçer ve bir gün bu gencin gözüne kuyunun yan tarafında bir delik takılır. Kurtulma umuduna tutunan genç bu deliği genişleterek Şahmeran’ı ve yılanlarını görür. Hayrete düşen Cemşab, deliği büyüterek oradan geçer ve muhteşem bir bahçede yaşayan Şahmeran’la tanışır.

Yıllar boyunca burada yaşayan Cemşab, Şahmeran’ın güvenin kazanır ve dost olurlar. İkisi de yılların nasıl geçtiğinden bir haber arkadaşlıklarının tadını çıkarırlar. Cemşab, zamanla ailesini özlemeye başlar. Bunu gören Şahmeran ondan hiç ayrılmak istemese de kimseye yerini söylememesi koşulu ile onun gitmesine izin vereceğini söyler. Ancak Cemşab’ın asla başka insanların yanında suya girmemesi gerekir, aksi takdirde derisi yılan derisi gibi pul pul olur ve herkes onun Şameran ile karşılaştığını anlar.

Cemşab, Şameran’a verdiği sözü uzunca bir süre tutar. Şahmeran’ın yerini padişah hastalanıncaya kadar hiç kimselere söylemez. Şahmeran ile aralarındaki sırrı tutar. Vezirin, padişahın iyileşmesi için Şahmeran’ın etini yemesi gerektiğini söylemesi ile her şey değişir. Ülkenin veziri herkesi tek tek hamama sokar ve sıra Cemşab’a gelir. Cemşab soyununca vezir Cemşab’ın derisinde pullar olduğunu görür ve Cemşab’ı konuşturmayı başarır. Cemşab kuyunun yerini gösterince Şahmeran bulunup dışarı çıkarılır. Cemşab’ın üzgün olduğunu gören Şahmeran, Cemşab’a, “Benim başımı kaynatıp padişaha içir, padişah kurtulsun, gövdemi de vezire içir, ölsün, kuyruğumu da kaynatıp sen iç, böylece Lokman Hekim ol” der.

Böylece vezir ölür, padişah da iyileşip Cemşab’ı veziri yapar. Ve rivayete göre de Cemşab böylece Lokman Hekim olur.

Efsaneye göre Şahmeran’ın öldürüldüğünü yılanlar o günden beri bilmemektedirler. Tarsus’un, Şahmeran’ın öldürüldüğünü öğrenen yılanlar tarafından bir gün istila edileceği rivâyet edilir.

Bu etkileyici hikayeden sonra sorumuza tekrar dönersek:

Kendi canınızı kurtarmak için dostunuzun canını feda eder miydiniz?

Cevaplaması oldukça zor bir soru olarak görünür.

Öncelikle içinde o an var olmadığımız bir durum hakkında fikir yürütmek çok realist görünmez çünkü başımıza gelmemiştir. Ancak düşünebilir ve farklı argümanlar geliştirebiliriz.

Kierkegaard, insandan; mekanik bir evrenin kölesi olarak değil, verdiği kararlar ile kendi geleceğini ve sonuçta kendi “özünü” tayin etme kapasitesine sahip, özgür iradeli bir kişilik olarak bahsetmiştir.

Ancak başlama noktamız oldukça trajiktir çünkü J. P. Sartre’a göre dünyaya atılmış varlıklar olduğumuz için başlangıçta özgür iradeden bahsetmek oldukça güçtür. İsteğimiz ve irademiz dışında ebeveynlerimiz aracılığı ile var edildik. Ve bu yetmezmiş gibi kendi özümüzü kendimiz oluşturmamız gerekiyor.

İşte özümüzü, yani bizi biz yapacak olan şeyleri, Sartre’a göre seçimlerimiz belirleyecektir.
  • Kendi canımız veya dostumuzun canını seçmek
  • Okuldaki arkadaşlar grubundan dışlanmamak için, onların suçladıkları ama aslında hiç suçu olmayan bir arkadaşınızı sizin de suçlamanız ya da suçlamamanız
  • Patronunuzun sevmediği eşcinsel arkadaşınızın işten atılmasına göz yummak ya da yummamak
  • Seçimlerde oy kullanmak ya da kullanmamak
  • Bir STK için çalışmak ya da “Bana ne, çorba da başkalarının tuzu bulunsun” demek ya da dememek

Seçme özgürlüğünün ardından gelen sorumluluk yükü oldukça ağırdır, bunaltıcıdır. İşte o yüzden Sartre “İnsan özgürlüğe mahkumdur” der. Özgürlük ona göre mahkumiyetten farksızdır çünkü tüm bu seçimler çok zordur ve sorumluluklarla yüklüdür.

Sartre’a göre var olmak şöyle bir şeydir: Sürekli gelişmek, ortaya çıktıklarında kendini yeni durumlara ve direniş biçimlerine alıştırmak, zorunlu olduğu yerde yön değiştirmek ve her zaman tehlikeye atılmaya hazır olmak.

O yüzden insanın doğasından söz edilemez. Çünkü herkes kendi doğasını, seçimleri ve eylemleriyle oluşturacaktır. Bu durumda bizi biz yapan şey seçimlerimiz oluyor.

Diğer yandan hikâyeye farklı bir açıdan bakıp Şahmeran’ın diğergâmlığını da sorgulayabilir miyiz?
Yani sevdiği insan için fedakarlık gösterip bu kadar bilge ve şifalı bir varlığın kendi yaşamına son vermeyi seçmesi gerekir miydi?

Çünkü yapılan eylem, oldukça iyi ve fedâkârâne görünse de daha yakından baktığımızda çok bencilce algılanabilir. Özellikle toplumcu bir pragmatist (J. S. Mill gibi) iseniz Şahmeran’ın kendi yaşamını öne sürmesi son derece yanlış olacaktır. Çünkü toplumcu pragmatisme göre insan eylemlerinde mutluluğun temeli birçok insanın veya varlığın mutluluğu ilkesinin gözetilmesine göre yapılan davranıştır. Yani bu kadar şifâlı ve bilge bir varlığın, diğer yılanları terk etmesi ve doğadan kopuşu bencillik olarak algılanabilir.

Mitolojik hikâyeler içinde birçok düşünme malzemesi barındırır. O halde düşünmeye devam ediyoruz.
  • Cemşab, Şahmeran’ın sırrını tutmalı mıydı?
  • Sır nedir? Sırlar her zaman iyi midir yoksa kötü sırlar da var mıdır?
  • Sırları paylaşmanın doğru olduğu bir durum düşünebilir misiniz?
  • İşte tüm bu soruları cebi koymamı sağlayan mitolojik bir hikaye “Şahmeran”.

Mitoloji insanın doğadaki yerini bulmasına yardım eden bir göçmen kuştur. Sizi düşünmeye, kendinizi anlamaya ve ruhunuzla yüzleşmeye çağırır. Onlar sadece birer hikâye değildir, onlar sadece sandıktan çıkarılan, üzeri tozlu kitaplar değildir. Mitoloji sihirdir.
 
 
Feray Orman
 
 

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

2 YORUMLAR

  • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 2 Şubat 2023 at 17:35

    Enfesti 👌🏻 Büyük bir keyifle okudum. Mitolojiyi zaten çok seviyorum fakat bir mitten hareketle giriştiğin felsefi sorgulamayı okurken resmen mest oldum 🙈😂
     
    Şahsi fikrime gelince bence Şahmeran hatalı. Ve davranışı da çok saçma. Yılan ordun var, sen kendin de oldukça kudretlisin, ne diye koyun koyun yatıyorsun celladının önüne 🤦🏼‍♀️ Cemşab da kurtulurdu, kendi de.
     
    Bazen bütün mitleri yeniden yazmak istiyorum. Özellikle de haksızlığa uğratılan şu kadınları: Medusa, Medea, Electra, Lamia, Clytemnestra, Pandora, Hera, Hecate.
     
    Bu harika yazı için teşekkür ediyor, seni kocaman öpüyorum ❤️😘
     
    Aklına, kalemine sağlık 🙏🏻

  • Yanıtla Feray Orman 2 Şubat 2023 at 21:03

    Çok teşekkürler Didemcigim, mitoloji sevgini yazılarından biliyorum. Ortak bir yönümüz… Evet mitolojide özellikle kadınların hikâyeleri oldukça fazla erkek egemen düşünce ve duygularla kaleme alınmıştır.
     
    Çok sevgiler 🤗

  • Cevap Yaz

    Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
    Girne Antik Liman
    Girne Antik Liman
    Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan