Şahmeran'ın Çatal Dili

Anka Kuşu ile Karşılaşma

7 Aralık 2023

Yazı: Anka Kuşu ile Karşılaşma | Yazan: Feray Orman

Bir gün, ikiz oğlan çocukları dedeler ile birlikte bir gezintiye çıkarlar. Bir süre ormanda yürüdükten sonra eski bir ahıra varırlar. Dedeleriyle birlikte keşfetmek için içeriye girdiklerinde, oğlanlardan biri, “Büyükbaba, hemen buradan çıkalım. Bu ahır at dışkısı kokuyor” diye yakınmaya başlar.

Oğlan kapıya yakın durmaktadır, öfkelenmiştir çünkü pabuçlarına at dışkısı bulaşmıştır. Yaşlı adam ona bir karşılık verecekken diğer torunun ahırın bölmeleri arasında sevinçle koştuğunu görür. “Ne arıyorsun? Neden bu kadar mutlusun?” diye sorar küçük çocuğa.

Oğlan ona bakıp cevap verir: “Burada bu kadar at dışkısı olduğuna göre, bir yerlerde bir midilli de olması gerekir.”

Sizinle bu öyküyü paylaşmamın nedeni bu kısa öykünün “kendilik algımız” yani “benliğimiz” hakkında beni düşünmeye davet etmesi.

Kendimiz ile ilgili düşüncelerimizin, duygularımızın arasında olumlu olanları duymayı çok severiz, hatta isteriz. Bu durum bizi yüceltir ve duygularımızı motive eder. Ancak toplum tarafından onaylanmayacağını bildiğimiz, olumsuz, karanlık, gölge yönlerimiz biz büyürken çoktan Pandora’nın kutusuna kilitlenmiştir.

Nedir bu gölge yönlerimiz?
Saymakla bitmez aslında.

Yalancı olmak, şirret, fesat olmak, bencillik ya da cimri olmak, önyargılı, hoşgörüsüz, vefasız, zalim, kindar, ezik, kötümser, güvensiz, şüpheci… liste uzayıp gider.

Kendi gölgelerimizi ya bilinçdışına gömeriz (Pandora’nın kutusu) ya da Carl Jung’un dediği gibi gölge tarafımızı başkalarında görürüz. Çok dedikoducu bir kadının başkalarını dedikodu yapmakla suçlaması gibi. Yani psikolojideki terimi ile yansıtma yaparız. Oysa yansıtma yaptığımız kişi bizim aynamızdır.

Aslında farkında olmadan, istemeden evrenin işletim sistemini bozuyoruzdur. Evrenin işletim sistemi, felsefede olsun, fizikte olsun “zıtlıkların birliği ve bütünlüğü ilkesi” üzerinden hareket eder.

Örneğin hep sağlıklı olabiliyor muyuz? Hastalanmamız gerekiyor ki sağlıklı olabilelim. Hep gecede veya hep gündüz zamanı içinde yaşayabiliyor muyuz? İkisini de yaşamak durumundayız ki evren ve içindeki varlıkların dengesi korunsun.

Peki öyleyse, neden hep iyi yönlerimiz olduğunu düşünüp karşımızdakini kötü yapıyoruz? Çünkü bize bunu yapmaz ise sevilmeyeceğimiz, dışlanacağımız öğretildi ve gösterildi.

Karanlık, gölge yönlerimiz ile tanışmadan nasıl bütün olmayı bekleyebiliriz ki? Bütün olmadan da kendimizi hep eksik hissedip içimizdeki boşluğu doldurmak için ormanda yolumuzu kaybedip duracağız.

M.Ö 500 yıllarında yaşamış olan ünlü doğa filozofu Anaksagoras, “Her şeyde, her şeyden bir parça vardır. Bütün şeyler belli ölçüde her şeyde bulunurlar” (B11,12) derken varlığımızı tekrar sorgulamaya davet eder bizi.

Akıl ve ruh olarak bütün bir varlık olabilmem ancak başkalarında gördüğüm karanlığın bana ait olduğunu anlamam ve kabul etmem ile mümkün olabiliyor.

O nedenle, yazımın başındaki ikizlerden biri gördüğü at dışkılarını midilliye ulaşmak için ipuçları olarak görüyor.

Aydınlanmış yönümüz, ödülünü görebilen ve tam da bu yüzden at dışkılarına kurtulunması gereken değil de sevinçle karşılanması gereken bir durum olarak bakan kamil insanı temsil ediyor.

İçimizdeki gölgemiz ile karşılaşmadığımız sürece bir Anka kuşuna dönüşemeyiz.

Kendimizi bilmek için içimizde uzun, zor acılı, cesaret gerektiren bir yol var ve bu yolu kat etmeliyiz.

İşte bunu başardığımızda küllerimizden yeniden doğmuş olacağız.
 
 
Feray Orman
 
 

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

3 YORUMLAR

  • Yanıtla Metin Çoban 11 Aralık 2023 at 14:08

    Varoluşçu düşüncede, varlık özden önce geliyor deniyor ya, bu öz, standart paket değil anlaşıldığı üzere, bazı gölgeleri olan öz, kişi zamanla bu içindeki gölgeleri dışarı vuruyor. Yoksa herkes at dışkısı ayakkabına bulaştığı için iğrenmesi gerektiğini öğreniyor. Her zaman iyi insan olunması gerektiği, terbiyeli, nazik olması gerektiği öğretiliyor. Bu tür yönlendirme pek insan karakterine uygun değil, insan yapısı itibari ile yıkım ve kaos ile kodlanmış. Özü oluşturan şeyler Anka kuşu olunduğu günlerden kalmış.
     
    Güzel ve değişik bir konu olmuş, çok beğendim.
     
    Sevgiler

    • Yanıtla Feray Orman 12 Aralık 2023 at 10:53

      Çok teşekkür ederim değerli düşünceleriniz için.

  • Yanıtla Şen Sevgi Erişen 16 Aralık 2023 at 09:19

    Ben de okurken “Bakalım bu yazının sahibi kim çıkacak?” dedim 😘 Feraycığım senmişsin ⭐️ Öpüyorum seni canım. “Takkeyi önüne koy, düşün” türünden bilgiler 👌🏻 Eline sağlık, sevgiler 🙋‍♀️

  • Cevap Yaz

    Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
    Girne Antik Liman
    Girne Antik Liman
    Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan