“Mutlu olmak için hayatı kaçırma, anı yaşa!”
Son yıllarda en çok gördüğümüz, duyduğumuz tavsiyelerden biri. Hayatı gerçekten anlamlı yaşamak için çok önemli bir tavsiye olsa da uyaranların bu kadar çok olduğu çağda, tam olarak neyi kaçırmamak gerektiğinin farkına varmak gerekir. Aksi hâlde, bireyler kaçırmamanın telaşı içerisinde çok yıpranıp zamanı yönetmekte çok fazla zorlanabiliyorlar.
FOMO
FOMO (Fear of Missing Out), ilk defa 2013 yılında Oxford sözlüğüne girmiş ve dilimize de “Fırsatları Kaçırma Korkusu” olarak çevrilmiş bir terimdir. Bireyin, “Hayatın içinde sürekli bir şeyler oluyor ve ben bunları hep kaçırıyorum” düşüncesi içerisinde kendi kendini günden güne yıpratan hâle gelmesine sebep olan düşüncedir.
Dünyanın her yerinde, her zaman sürekli bir şeyler oluyordu ama son 10-12 yıldır insanların bu sendroma kapılmalarının nedeni, internet ve sosyal medya aracılığı ile her şeyi çok çabuk görebiliyor olmaları. Özellikle de heyecan veren, kazandıran, eğlendiren şeyleri kaçırıyor olma duygusu bireylerin kendilerini hep eksik ve yetersiz hissetmelerine sebep oluyor.
Yani “hayatı kaçırma ve mutlu ol” tavsiyesi, bir anda hayatı kaçırma korkusuyla tam anlamıyla doyumsuzluk ve mutsuzluk hâline dönüşebiliyor.
Neleri Kaçırmak, Neleri Yakalamak?
Teknoloji, internet, sosyal medya elbette bazı durumlarda çok güçlü ve etkin bir haberleşme alanı. Fakat tüm araştırmalar şunu gösteriyor ki çok fazla internet ve sosyal medya kullanımı, yüksek endişe ve düşük performansa sebep oluyor. Bu da “Her şeye bakabileyim, her şeyden haberim olsun, bir şey kaçırmayayım” düşüncesi ile akıllı telefonlarda çok fazla zaman öldürmek sebebiyle oluyor.
Hayatın bütünsel mutluluğu, aslında doğru ilişkiler kurmak ve başarmaktan geçer. Doğru ilişkiler, zaman kaybı görüşmeler değil, bireyin kişisel hedeflerini ve ruhunu besleyen uzun süreli ilişkilerdir. Sosyal medyada ya da gerçek ilişkilerde, bireyler seçici geçirgen olmadığı sürece ve her haberi yakalamak ya da her ortama girmek için çaba gösterdikleri sürece FOMO kaçınılmazdır.
Bu sebeple, her birey tam olarak hayatta neyi başarmak istiyor bunu fark etmelidir. Her bireyi mutlu edecek başarı aynı değildir. Bu sebeple herkes kendini iyi tanımalı ve toplumun “başarı” ya da “mutluluk” diye dayattığı genel unsurların dışında düşünerek, hayattan ne istediğini kendisi anlamalıdır.
Bu aşamadan sonra da odak noktasını belirleyip, neleri kaçırmaması gerektiğini anlamalı ve hayat içindeki yolunu bu şekilde çizmelidir. Bu yolda, zaman kaybı olacak şeyleri görmezden gelebilmesi ancak böyle mümkün olabilir.
Hızla geçen bu yaşamda, her şeyi yakalamak imkansız ve aynı zamanda gereksiz. Herkes her şeyi aynı düzeyde takip edemez. Başarı için odaklanmak gerekir. Odaklanmak için de bazı şeyleri elemek şarttır.
Nalan Erpolat
No Comments