Satır Arası

Elimde Değil ki!

18 Kasım 2022

Yazı: Elimde Değil ki! | Yazan: Yaşam Koçu Nalan Erpolat

Günlük hayatta çok karşılaşılan ve kullanılan bir söz olan “benim elimde değil ki!” kalıbı, bazen bir çaresizlik bazen ise bir bahanedir. Bahane dediğimiz şey de “…mış gibi bir çaresiz”tir aslında. Çünkü insanın, gerçekte elinde olan bir durumun, elinde değilmiş gibi davranmasıdır.

Hayatın güzel gidebilmesi için bireyin yapabileceğinin en iyisini yapması şarttır. Bunun için de nelerin elinde olduğunu, nelerin ise gerçekten elinde olmadığını iyi ayırt etmesi gerekir.

Elimizde Olanlar

Her şeyden önce, insanın hayata bakış açısı, hayat karşısındaki tutumu kendi elindedir. Olumlu tutum geliştirebilmek her zaman öğrenilebilir bir durumdur. Fakat elbette her yetkinlik gibi, bu da emek ister. Kendini bu konuda geliştirmeye niyeti olan herkes, potansiyelini kullanabilir. Olumsuz tutumda ısrar etmek, bireyin elinden bir şey gelmemesi değil, bu konuda emek harcamaktan kaçmasıdır.

Olumlu tutum, hayatta insanın elinde olanlar için anahtardır adeta. Birey, olumlu tutuma sahip olmayı öğrendikten ve benimsedikten sonra, içsel motivasyonunu her daim aktif tutar. Bu motivasyonla, üretkenliğini besleyebilir, hayatını zenginleştirmek için yol arayışlarına girebilir, yeni meşguliyetler bulabilir. Çaresizce can sıkıntısından şikayet edip “elimden bir şey gelmiyor ki” duruşundan bu şekilde sıyrılmış olur.

Hayatına giren insanlar konusunda seçici olmak da aynı şekilde bireyin elinde olan bir unsurdur. Kimilerini tamamen hayatından çıkarmak mümkün olmasa da hayatına kimi ne kadar dahil edeceğinin kararı da bireyin kendisinde olmalıdır. Bunu da mümkün olduğunca, kırıcı olmayan bir tavırla belli etmek de bireyin iletişim tarzına bağlıdır ki iletişim tarzı da insanın geliştirebildiği, farkındalık ve özenle etkili hâle getirebildiği bir diğer unsurdur.

Elimizde Olmayanlar

Her ne kadar, birey potansiyelini kullanarak hayatı olumlu yaşayabilecek olsa da kontrolü dışında da pek çok şey vardır hayatında. Elinde olanlara enerji ayırabilmek için de ilk yapılması gereken elinde olmayanları tespit edebilmektir. Bu tespit yapılmazsa, birey enerjisinin büyük bir bölümünü elinde olmayanlara harcar ve elinde olan, değiştirebileceği unsurları göremez bile. Bu şekilde de bir kısır döngünün içine sıkışır kalır.

Bu sıkışmışlık içinde kalmamak için ilk yapılması gereken, geçmişin değiştirilemeyeceğini kabul etmektir. Bu kabul olmazsa kişi geçmişe takılır kalır, sadece pişmanlıklarını konu eder ve o gün yapabileceklerini kaçırır. Bunun sonucu da gelecekte bugün için duyacağı pişmanlıktan başka bir şey değildir.

Gelecek de tam olarak bireyin elinde olamaz, hayatın ne sürprizler yapacağı kestirilemez ama bugün yapacağının en iyisini yapabilmek için gelip gelmeyeceği meçhul bir geleceğin endişesini çok yaşamamak gerekir.

İnsan, hayatı tek başına yaşayabilen bir canlı olmadığı için az ya da çok insanlarla iletişim içinde olmak zorundadır. Toplum içinde temel görgü ve zarafet kurallarını uygulamanın sorumluluğunu almakla birlikte diğer insanların düşüncelerinden ve tutumlarından asla sorumlu değildir. Bu sebeple, kendi üstüne düşeni yaptığından emin olduktan sonra diğerlerinin ne düşündüğü asla kişinin elinde değildir. Bu konuya harcanan zihinsel ve duygusal enerji beyhudedir.

Sıkışmışlık hissedildiği zaman yapılacak en önemli şey, elinde olanlarla olmayanların ayrımına varmak ve bu bağlamda bir yol haritası çizmektir. Birey bu şekilde “benim elimde değil ki!” çaresizliğinden ve bahanesinden, “zaten benim elimde değil” farkındalığına ulaşır ve yapabileceklerine odaklanır.
 
 
Nalan Erpolat
 
 

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

No Comments

Cevap Yaz

Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
Girne Antik Liman
Girne Antik Liman
Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan