Satır Arası

Hayatın Hediyeleri ve Ödülleri

17 Mart 2023

Yazı: Hayatın Hediyeleri ve Ödülleri | Yazan: Yaşam Koçu Nalan Erpolat

Her insanın doğumuyla başlayan yeni hikâye, ilk nefesten itibaren birçok imkânlar ve imkânsızlıklarla devam ediyor. Herkesin içine doğduğu aile, içine doğduğu coğrafya ve kültür, yakın ya da uzak çevresi, hikâyenin gidişatını ve sonunu etkiliyor.

Hayatın Zorluklarının Kaynakları

Her zaman herkesin temennisi, güzel ve mutlu bir hayat yaşayabilmek; herkesin hayali pürüzsüz bir yaşamın içinde hayattan bol bol hediye almak. Ama şu da bir gerçek ki bazen hayat çok zor ve çok acı. Bu acıların sebebi bazen kişinin kendisi, bazen başkaları, bazen de hiçbir şey. Yaşanması gereken şeyler yaşanırken açıklanabilmesi imkânsız acılar ve zorluklar girebiliyor herkesin hayatına.

İnsan ve Yapabilecekleri

Başkaları sebebiyle yaşanan acıların kabullenilmesi çok zor. Bu sebeple, bazı insanlar başka insanların mahvına sebep oluyorsa mutlaka bunun bedelini ödemeli, cezasını çekmelidir. Onların cezalarını çekmesi, acıları hafifletmese de yapılan her şeyin bedelinin ödeneceğinin bilinmesi, toplumsal açıdan caydırıcı olur ve bireyler başkalarına tekrar tekrar yanlış yapmaktan alıkoyulmuş olurlar.

Bireyin hayatındaki herhangi bir zorluğa, kendi hatası sebep olumuşsa, bu noktada yapılabilecek iki şey vardır. Ya sürekli kendini suçlamak. Ya da hatanın sorumluluğunu alıp, bedelini ödeyip, ödenen bu bedelin telafisi için ve bir daha aynı hataya düşmemek için elinden gelenin en iyisini yapmak. Söylemesi çok kolay olsa da yapması kolay olmayabilir. İnsan “Bir daha aynısı olmayacak, hayata daha güçlü devam edeceğim” niyetiyle yola çıksa da zaman zaman kendini suçlama boyutuna geçebilir. En kritik anlar bu anlardır. Kendini suçlama durumundan sıyrılıp yola kaldığı yerden devam edenler, mutluluğa erişirler. Sonucun ne olduğunu ya da ne olacağını bilmeseler bile yeniden çabalama durumuna geçmek bir iç huzurudur. Kendini suçlama tarafında kalanlar ise kaybedenlerdir. Çünkü sürekli kendini suçlama, hiç bitmeyecek ve işe yaramayacak bir pişmanlıklar silsilesidir. Bir nevi, bireyin kendi ruhunu dövmesidir. Sürekli dövülen bir ruhun, bir daha mücadele etmeye gücü kalmaz.

Sebeplerinin açıklanması imkânsız olan acılara ya da zorluklara gelince, bazen inanması ve kabullenmesi çok zor olsa da bunlar da hayatın gerçekleridir. Bireyin burada yapması gereken şey, kabul edebilmektir.

Sürekli “Neden böyle oldu?”, “Niye benim başıma geldi?” diye soran bireyler zihinlerini şu an oldukları durumun içine odaklayamazlar. Zihinleri ve ruhları ile gerçekleri kabul edemeyen bireyler, hep geçmişte yaşarlar. Bugünü düşündükleri anda tek yaptıkları şey kendilerine acımaktır. “Artık benim hayatım bitti, ben mahvoldum” hâlidir. Bu durumun da bireyi getireceği tek durum eylemsizliktir. Bu ruh hâli içinde birey, ne kendi için, ne çevresi için, ne de dünya için bir şey yapabilir.

“Ama bana yazık değil mi?” durumda hep talep eden konumunda olur. Sürekli idare edilmeye ihtiyaç duyar ve çevresindeki herkes için stres kaynağı olur. Bu durumdan sıyrılmak için, bireyin başına gelenleri kabul etmesi ve “Şimdi ne yapabilirim?” sorusuna geçmesi gerekir. Bu soruyu kendine soran birey, eyleme geçmeye hazırdır. Adım atmaya başlamak, yeni adımlara alan açmak demektir.

Hayatın her zaman insanlara kendi bekledikleri hediyeleri sunmadığı âşikâr. Ama insanların hediye olduğunu fark etmediği birçok şey sunduğu da bir gerçek. Acılar ve zorluklar herkesin hayatının birer parçası olabilir. Acılar sonrası gelen güzellikler de aslında insanların farkettikleri hediyeleri kullanarak kazandıkları ödüller. Hayatın ödülleri kendiliğinden gelmiyor. Ödülleri kazanmak, bireylerin her şeye rağmen dayanıklı olmaları ve yaşamaktan vazgeçmemeleri ile mümkün.
 
 
Nalan Erpolat
 
 

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

2 YORUMLAR

  • Yanıtla Demet Albayrakoğlu 17 Mart 2023 at 10:18

    Nalancığım, belki de okuduğum en güzel yazılarından biriydi. Hepsini seviyorum o ayrı 😊 Okurken her paragrafta hafifçe gülümsediğimi fark ettim. 😊 “Bireyin kendi ruhunu dövmesi” benzetmesine ise bayıldım. Çünkü çoğu zaman özellikle kontrolümüz dışında olan olaylar başımıza geldiğinde, acısını kendimizden çıkarma yoluna giriyoruz. O dönem, kendimize merhametimizin, toleransımızın hiç olmadığı bir dönem oluyor. Sonra da hep kendimizi çok yorgun hissettiğimizi söylüyoruz. Nasıl olmayalım ki, değil mi? Kabul etmek, tevekkül etmek; belki de dünyada yapması en zor şeylerden biri. Herkese o sabrı, dayanma gücünü göstermesini ve tabii ki sonunda bol ödüllü günleri beraberinde getirmesini yürekten diliyorum.
     
    Emeğine sağlık canım. 💕

  • Yanıtla Can Ataç 17 Mart 2023 at 17:58

    Hep ihtiyacımız olan cümle. Her ne olduysa, “Şimdi ne yapmalıyım?”
     
    Teşekkürler Nalan, hatırlattığın için.

  • Cevap Yaz

    Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
    Girne Antik Liman
    Girne Antik Liman
    Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan