Genç, yaşlı, çocuk fark etmeksizin, herkesin en büyük sorunu zamanı yönetememek. Yetişememek, hep geç kalmak, sürekli acele içinde yaşamak. Böylece ne yaşadığını fark etmeden yaşayıp gitmek. Yani zamanı yönetememekten dolayı, zamana yenilmek.
Her Şey Çok Kolay, Her Şey Çok Zor
Her şeyi bu kadar hızlı yapabilecek günümüz teknolojisinde, sanki her şey çok kolaymış gibi algılanırken hayat günden güne zorlaşıyor ve kimse hiçbir şeye yetişemiyor.
Peki zamana yetişilmemesinin gerçek sebebi ne?
Tüm zaman yönetimi kuramlarında, zamanı yönetemenin en önemli faktörünün, öncelikleri doğru belirlemek olduğu görüşünün üzerinde duruluyor. Elbette acil ve önemli işleri ön planda tutmak, acil olmayan ve çok da hayati olmayan işleri daha sonraya bırakmak çok önemli. Yapılacak tüm işlere aynı önemi vermek, hepsini çok acil olarak algılamak, büyük bir stres kaynağı ve enerji kaybı sebebi.
Fakat bu formülü çok iyi uygulayabilen bireylerde ortak bir sorun baş gösterebiliyor: Kendine zaman ayıramamak.
Bu sorun, aslında bireyin bu hayatta, kendine yeteri kadar önem vermediğini gösteriyor. Kendine iyi gelen aktiviteleri, acil ve önemli işlerin arasına almamak, hayatı hiç yaşamıyormuş hissetmekle eş değer.
Bunu fark etmiş olmak, büyük bir adım da olsa, yapılması gereken birçok hayati olarak algılanan işlerin içinde, bireyin kendine zaman ayırması çok da kolay olmayabiliyor. Bunun en büyük sebebi de bireyin her şeyi çok fazla yüklenmeye alışmış olması ve başkalarına yetki vermekten kaçınması.
Her şeyin eksiksiz olmasını istemek ve bunu da kendinden başka kimsenin başaramayacağını düşünmek çok büyük bir yanılgı ve bu yanılgı da bireyin hayatındaki güzellikleri görmesinin önünde çok büyük bir set.
İlişkileri Yönetmek
Bazı bireyler de en yakınlarından bile bir şey istemekten çekinebilir. İstemekten çekinir ama kendisi herkesin her şeyine yardım eder ve her şeyi üstlenmeyi sever.
Satır araları okunduğunda, bunun en büyük sebebi ilişkilerin kötüye gitmesini istememektir.
Yardımcı olmak, birilerinin işlerini kolaylaştırmak her zaman güzeldir elbette ama bu bir görev değildir. İlişkiler, yardımlaşmalarla güzelleşir ama yardım için de herkes her zaman müsait olmayabilir. Bunu hem yardım talep edenin hem yardım edenin bilmesi gerekir.
Birilerinden bir şey istemekten çekinen bireyler de ailelerinden, iş çevrelerinden ya da arkadaşlarından bir şeyler talep ettiği zamanlarda, şu ayrımı doğru yapmalıdır.
“Bu istediğim şey, sadece beni etkileyen bir şey mi yoksa herkesin sorumluluk duyması gereken bir alan mı?”
Birey sadece kendinin etkilendiği bir şeyler de isteyebilir elbette fakat karşılığını alamazsa kırılacak küsecek bir durum yoktur. Öte yandan, söz konusu konuda yardım istediği bireyin de sorumluluğu varsa o zaman isteğinde kararlı olmalı ve sorumluluğu sadece kendi yüklenmemelidir. Bu durumda ilişkilerin kötüye gitmesinden korkmak, karşıdaki insanı kaybetmekten korkmak, ayıp olmasın diye her şeyi üstlenip kendinden vazgeçmek, insanın kendine ayıp etmesidir. Çünkü böyle ortak sorumlulukları görev haline getirmek demek hayatı hep koşturarak ve kendine vakit ayırmadan yaşamak demektir.
İlişkiler yönetilemezse, zaman yönetilemez, zaman yönetilemezse hayat yaşanamaz ve kaçar.
Nalan Erpolat
No Comments