Satır Arası

Sosyal Ortamlar ve Diğerleri

12 Kasım 2021

Yazı: Sosyal Ortamlar ve Diğerleri | Yazan: Yaşam Koçu Nalan Erpolat

Toplum içinde yaşamaya mecbur olan insanlık, çevresine karşı tamamen kulaklarını kapatamaz. Bir şekilde sosyalleşmek ve yaşadığı topluma uyum sağlamak zorundadır. Daha bebeklik yıllarında başlar sosyalleşme ve yavaş yavaş, adım adım gelişir. Bu gelişim esnasında bebek, çevresinden gelen tepkilere göre sosyalleşme hızını, mesafelerini ayarlamayı öğrenir. Sonra da benlik kavramı gelişir. Yani bireyin kendini algılama biçimi oluşur. Bebek, çocuk olma yolundayken zihninde bir “kendim” resmi çizilir. Kendini tanımaya başlar ve toplumda kendini bir pozisyona oturtur. Büyüdükçe bu resim değişir, dönüşür, çevreye göre ya az ya da çok gelişir.

Sosyalleşme genişlemeye başladıkça okul, arkadaş çevresi, iş hayatı çevresi gibi değişik sosyal ortamlar içine girer birey. Kimse birbirinin aynı olamaz elbette. Bazı insanlar sosyalleşme konusunda çok daha rahat, çok daha girişkendir. Bu tip insanlar herkesle hemen iletişime geçebilir ve kendilerini rahat ifade edebilirler.

Bazıları rahatlardır ama her zaman girişken değillerdir. Bu tip insanlar için girişken olmak ya da olmamak tamamen tercih meselesidir. İletişime geçmenin kendilerine göre güzel olacağı ortamlarda rahatça iletişime geçerler. Fakat iletişime geçmenin güzel ve faydalı olmayacağını düşündükleri zaman hiç enerji harcamazlar. Bazı insanlar da gerçekten rahat olamadıkları için iletişime geçemezler. Aslında belirli bir sosyal gruba dahil olmak istiyorlardır ama belirli kaygılardan dolayı harekete geçemezler. Bu kaygı da reddedilme ve dışlanma kaygısıdır.

Dışlanma ve Reddedilme Duygusu

Hiçbir birey, sosyal ortamlarda dışlanmak istemez. Reddedilmek acı veren bir duygudur. İnsan olmanın doğasına terstir bu. Kabul görmek her bireyin arzusudur. Bu yüzden, aslında herkes yaşar bu kaygıyı içinin en derinlerinde bir yerlerde. Kimileri üstesinden gelebilir bu kaygının, kimileri ise bir türlü başa çıkamaz.

Diğerlerinin Sözleri

Başa çıkamamanın en önemli nedenlerinden biri herkesin sözlerini, davranışlarını çok fazla kafaya takmaktır. Dışlanmaktan ürken, bu hususta kaygı geliştirmiş olan bireyler, diğerlerine çok odaklanırlar. Sürekli:

“Ne yaptı?”
“Neden yaptı?”
“Nasıl yaptı?”
“Ne dedi?”
“Ne demek istedi?”

Diye düşünürler. Aslında öylesine günlük rutinlerin içerisinde yapılan davranışlara, söylenen sözlere olmadık derinlikte anlamlar yüklerler. Anlamlar yüklendikçe daha da derinleşir düşünceler. Bu düşünceler kaygıyı arttırırken, bireyin de huzursuzluğuna, uykusuzluğuna hatta belki fiziksel rahatsızlıklarına sebep olur.

Bu Durumla Başa Çıkabilmek

Çevredeki insanların sözlerini çok fazla düşünmenin takıntı hâline gelmesi takıntıların en zorlarından biridir çünkü kaynak, kontrol dışında olan insanlardır. İnsan, kendinden başka hiçbir şeyi kontrol edemez. Diğerlerinin sözlerini kontrol edemez. Bugün bu kişi, yarın şu kişi, sonra diğer kişiler, her zaman bir şeyler söylerler. Buna engel olunamaz. Burada önemli olan, bireyin kendisini bu sözlerin hepsinin anlamlı olmadığına inandırması ve diğerleri odaklı yaşamayı bırakmasıdır.

Aynı sosyal çevrede olmak oradaki herkesi onaylamak demek değildir. Aynı şekilde onların hepsinin de “ben”i onaylaması demek değildir. Herkes, herkesin yaşam tarzını, zevklerini, hayatını beğenmek zorunda değildir. Herkes, herkesi takdir etmek zorunda da değildir. Önemli olan, bireyin içsel olarak kendini tam olarak kabul etmesidir. Kendini kabul eden bireyleri, herkes kabul eder ve bu bireyler sosyal ortamlarda asla dışlanmazlar. Onaylanmasalar da dışlanmazlar.

Yapılacak en önemli şey, insanın kendi içine dönüp, kendi hayatından ve kendi davranışlarından emin olmasıdır. Kendi onayını aldıktan sonra, başkalarının düşünceleri ve onayı birey için önemli olmamalıdır. Bu bakış açısından sonra da birey zaten diğerlerinin sözlerini çok içselleştirmeyeceğinden, aslı olmayan anlamları da o sözlere yüklemeyi bırakır.
 
 
Nalan Erpolat
 
 

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

2 YORUMLAR

  • Yanıtla Özlem Besimoğlu 12 Kasım 2021 at 13:56

    Merhaba Nalancığım;
     
    Keyifle okuduğum yazılarından biri olmuş yine. Bugün tam da eşimle bu konu ile ilgili konuşuyorduk ve üzerine denk geldi. Ben de hayatı boyunca birilerinin onayını bekleyenlerden oldum maalesef. Aslında ne kadar da anlamsız olduğunu yeni yeni anlıyorum.
     
    Muhteşem yazıların için tebrik ederim.
     
    Teşekkürler.
     
    Sevgilerimle,
    Özlem Besimoğlu

    • Yanıtla Nalan Erpolat 15 Kasım 2021 at 12:22

      Özlemciğim merhaba;
       
      Yorumuna ne kadar sevindim anlatamam. Yaşadığımız müddetçe bir şeyleri fark ediyoruz ve hep edeceğiz. Önemli olan değişime açık olmak.
      Çok teşekkür ederim canımmm.
       
      Nalan

    Cevap Yaz

    Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
    Girne Antik Liman
    Girne Antik Liman
    Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan