Cadı Sanatı

Bir Sevgililer Günü Daha Atlatıldı

19 Şubat 2018

Dağda Sevgililer Günü

Sevgililer Gününe karşı bir yazı falan yazmayacağım. Hayatın bir günlüğüne de olsa durup sadece tek bir konu etrafında dönmesini severim çünkü. Eğer bi’ de konu “sevgili” ise bundan daha keyifli ne olabilir?

Bir derdim var ama Sevgililer Günü ile ilgili. Çiftlerin o günü yaşama şekli biraz tuhaf geliyor bana. Elbette isteyen istediği gibi kutlasın, bana ne 😏 Ama şöyle düşünün aşk biraz mahremiyet ister ya, tam da bu yüzden, bu günü kalabalık bir restaurantta, romantik olacağı düşünülerek tasarlanmış zorlama bir ortamda, aynı hedefle gelmiş bir sürü çiftle birlikte geçirmek istemem ben.

Kırmızıdan gözlerim kanıyor.

Dekorasyon kırmızı, elbise kırmızı, ruj kırmızı, hatta şarap bile kırmızı. Oysa kırmızı oldukça kuvvetli bir renktir. Modadan, ev dekorasyonuna bu ateş rengini kullanırken çok dikkat etmelisiniz. Az olduğunda, detayda kullanıldığında oldukça vurucudur, biraz fazla kaçtığındaysa her renkten fazla gözü yorar.

Bir davette herkes siyah giyerken tek kırmızı olmak göz alıcıdır, fakat gittiğiniz restaurantta kadınların çoğu kırmızı giyiyor olacaksa gene de giymek ister misiniz o kırmızı elbiseyi? Ben istemem açıkcası.

Özel hissetmeniz gereken bir gece Sevgililer Günü

Herkesin bu kadar aynı olduğu bir ortamda insan kendini nasıl özel hissedebilir? Böyle hissedemeyince karşısındakine nasıl özel hissettirebilir? Yapay ortamlarda doğal akış mümkün olabilir mi? Valla bu suni romantizm bombardımanlarında gene de mutlu olan birileri varsa aslında onları tebrik etmem gerekir çünkü benim için mümkün olmuyor. Romantik, duygusal falan hissetmek bir yana, daha çok sıkışmış, bunalmış hissediyorum. Hiç beğenmediğim bir piyesin başrol oyuncusu gibi… Üstelik senaryoya göre ağzımdan çıkması gereken kelimeler de pek dökülemiyor dudaklarımdan.

Evde Sevgililer Günü

Kısacası şunu söylemek istiyorum, benim için restaurant asla seçenekler arasında olamaz o gece. Ev ise hiç olmaz, yani eğer evliysen ya da birlikte yaşıyorsan olmaz, aksi halde olur 😉

Evliysen olmaz çünkü amaç genel rutini kırmak, bir günlüğüne de olsa hayatın akışını bambaşka bir yöne çevirmek. Bu yüzden evde, hem de benim hazırlayacağım bir yemekle Sevgililer Günü kutlaması asla söz konusu olamaz :))

”Eee ne istiyorsun kadın?” derseniz…

Cevap basit. Başbaşa olabileceğimiz, herşeyden uzak ve büyük ihtimalle doğada bir yer. “Oldu, kışın ortasında poponuz donsun, doğanın ortasında.” isyanlarını duyar gibiyim 😉 Yok canım donmaz, kiralanacak bir kulübedeki şömine, soba, kalın bir battaniye donma olayını çözer. Yaa ayrıca bu benim hayalim, siz istiyorsanız gene yemeğe çıkın 🙃

Devam ediyorum düşlemeye. Kulübenin dışında bir mangal… Mangalın başında süper yakışıklı (😂), süper romantik (😳), süper kibar (🙄) bir adam, elinde şarabı bize leziz bir et pişirmekle meşgul. Ben de yanında kıkır kıkır ve mutlu 🙃 İşte tam romantik komedi tadında bir kare 🤩

Bu günün sabahına dönelim.

Bu hayal ötesi adamın çiçekleriyle başlamış olsun gün. Bu noktada kırmızı gül klişesine bağlı kalacağım. Yalnız gonca değil güller, böyle kocaman açmış, koyu kırmızısı, kadifemsi Mister Lincoln’ler seçmiş, bir gül profesörü de olduğu anlaşılan süper akıllı sevgilim 😁 Elbette ben de, bir feminist olarak sabah ona sürpriz yapmayı ihmal etmiş olamam. Bir kitap kahramanını andıran bu adam ofisinde tarafımdan yollanmış çiçeklerle karşılanmıştır kesinlikle. Ne mi tercih ederdim çiçek olarak? Kesin şu yenebilenlerden yana olurdu seçimim çünkü erkekler yarar sağlamayan herşeyi anlamsız buluyor 😝 Bu hayali sevgili bile, o kadar da üstün bir varlık olmadığından farklı düşünüyor olamaz. Bu yüzden çikolata ve keklerden yapılmış çiçeklerden yollardım işte 😐

Çiçekler aşağı yukarı aynı saatlerde ikimizin de elinde olur. Elbette o benden önce davranıp beni arar ve muhteşem sevgilisine (ben oluyorum o muhteşem 😝) teşekkür ettikten sonra akşamı nerede geçirmemizi planladığını bana detaylıca anlatır. Çünkü beni çok iyi tanıyor, nereye gideceğimi bilmeden giyinemeyeceğimi, bu yüzden stres olacağımı da çok iyi bildiğinden, sürpriz organizasyon saçmalığına girmeden bana bizi nasıl bir gece beklediğini anlatır tabii ki.

Ne tatlı adam değil mi 😍 Allah hepimize bu modelden birer tane nasip etsin 🙃

Neyse gün koşturmayla bittikten sonra akşam üzeri beni evden alır. Bu gün biraz erken bırakırız çalışmayı çünkü gittiğimiz yerde gün batımını kaçırmak istemeyiz.

Böylece mangal başındaki ana geri geldik. Ayağım altında karlar, karşımda harika bir adam, gökyüzünde gün batımı ve elimde bir kadeh şarap. Bundan daha güzel bir Sevgililer Günü yok benim için…

Hayali bırak Didem, dünyaya dön 😩

Sevgililer gününde gerçekten yaşadıklarıma gelince, Mister Lincoln’leri kendi kendime yolladım çünkü yukarda anlattığım gibi bir adam yok 😂 Çocuklarım ve ben varım. Biliyor musunuz bu da fazlasıyla yeterli aslında…

Sevgi hep etrafınızda olsun. İlla bir erkeğe gerek yok sevildiğinizi hissetmek için. Evlat, anne, baba, dost, aile… Sahip olduklarımız hayalini kurduklarımızdan çok daha değerli.

 
Not: Sevgililer Günü ile ilgili okumaya devam etmek isterseniz sitemiz yazarlarından Gönül Verim’in Sevgililer Gününden önce kaleme aldığı yazısı ile Didem Elif‘in Sevgililer Günü kaleme aldığı Sen Bir Kadını Sevdin mi Hiç? yazıları da ilginizi çekebilir.

Didem Çelebi Özkan

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

4 YORUMLAR

  • Yanıtla Sabahat Karakaşlılar 19 Şubat 2018 at 12:18

    Günaydın 😍
     
    Benim de aklımdan, gönlümden çok şeyler söylemek, yazmak geçti ancak tek bir emoji işimi görsün istedim 🔮
     
    Sevgiler 🌈☀️🍀❤️

    • Yanıtla Didem Elif 20 Şubat 2018 at 09:29

      Erkeklerin odun, kadınların cadı 😉 ay pardon erkeklerin Mars’tan kadınların Venüs’ten olduğunun ezici hatta üzücü bilgisiyle, Bir Amerikan Rüyası tadında olmuş. Bir Sevgililer Günü Rüyası… 😂 Okuması ve hayal etmesi keyifliydi, kimbilir yaşaması nasıl bir şey olur. 😉😍💛

  • Yanıtla Hande Sönmezerler Sinan 20 Şubat 2018 at 10:30

    Hahahah biz evdeydik ve bir rutini kırdık; kocam o akşam eve erken gelebildi ve uzun zamandır birlikte film seyredemiyorduk; Loving adlı harika bir film seyrettik. Ne çiçek, ne özel yemek vardı, sade bir şekilde biz bizeydik.
     
    Tibet klasik robot yaptı; filmi kendince yorumladı, o kadar hoşuna gitti ki anlatamam. Film 1950’lerde geçiyor ve siyah & beyaz bir çiftin hukuk savaşını anlatıyor. Oğluş safiyane “Herkes birbirini sevebilir, ne var bunda?” diye yorumladı; açıkçası bu da bizim sevgililer günü kazanımımız oldu :))

  • Yanıtla Sinem Çelebi 28 Şubat 2018 at 19:52

    Okurken seninle birlikte hayalinin içine girdim. Sevgiliyi mutlu etmenin hiç de zor olmadığını anlatan, tam da romantik komedi tadında bir hayal…

  • Cevap Yaz

    Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
    Girne Antik Liman
    Girne Antik Liman
    Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan