Ay Işığı Yolcusu

İstenç

15 Ocak 2019

İstenç

Çoğunluğa cinselliği çağrıştıran bir kavram istenç-arzu. Cinsellik de bu işin çok önemli bir parçası, içgüdülerden, milyonlarca yıldan, bizden geriye doğru giden, genlerimizden bizlere seslenen binlerce nesilden kurtulmak, istesek bile, kolay mı? Deneyenler olduysa da, cinsellik reddedilebilecek bir bağlam değil.

“Ateşin Psikanalizi” adlı yapıtın bir bölümünde de Bachalard, istenci ve tabii simgesel olarak “ateş”i cinsellikle ilişkilendirmişti. İyi ve değerli bir yapıt olan bu kitabı, bu açıdan da dikkate almak gerekir, diye düşünüyorum.

Ateş

İstenç, bir çok toplumda, bir çok farklı kültürde, geleneksel olarak ve belki de psikanalitik bir çözümleme gerektirebilecek kadar derin bir biçimde toplumsal ve bireysel yaşamın psikolojisine de dayanarak, “ateş”le ilişkilendirilmiştir. Nedir “ateş” ki, istenç için bu denli öne çıkan bir simge oluştursun? İstenç kavramını doğru kavrayabilmek için belki de önce “ateş”i doğru kavrayabilmeli.

Sıcaktır ateş, hem tenini hem içini ısıtır insanın; doğru uzaklıkta durduğunda. Peki “sahip olmak” istersen ateşe?… Ateş zaten orada, sıcaklık, sevgi, paylaşım, güler yüz, “benim” duygusu gerçekten gerekli mi? Ateş sana hazır, ateş tüm varoluşsallığıyla orada. Yanmak mı istiyoruz, ısınmak mı; sahiplenmek mi istiyoruz, ulaşmak mı, ısınmak mı?

Tertip

“Bu dünya bir padişah için çok küçük” diye bir söz var, ilginç ve çok riskli bir yaklaşım. Bütün dünyayı isteyen, zamanla evren içinde isteğinin küçüklüğünün de ayırdına varacaktır. Fakat gözleri sis bulutuyla öylesine perdelenir ki, “diğerleri” için ne kadar büyük bir istenci olduğunu görmez. Görse bile umursar mı? Benlik duygusu öylesine ağır basar ki, burun kıvırır başkalarına. İyi biri o, yapmaz, denebilir de; dünyayı ve daha fazlasını istemesi sorgulanmaz bazılarınca.

“Dünyayı elde etmek istersen/Ve bunu yapmak için tertiplere girersen/sonunu getiremezsin” der Lao Tzu. İstenç böyle bir olgu. İsteklerin yalın mutlulukla sınırlı değilse, tertiplere girmeden ulaşamayacağını eninde sonunda ayrımsarsın. “Kötü bir iş değil, bu kadarcık tertipten, yalandan… ne zarar gelir ki canım” diyerek başlanır da, sonra kötülüğün zirvesinden aşağı yuvarlanırken “Ben nasıl bu duruma geldim” diye düşünecek fırsat bile bulunmaz.

Mutluluk

Buddha da, Boddhidharma da yaşamın temel ereği olarak mutluluğu gösterirler ve istenç kavramını, çoğunlukla, kurtulmak gereken bir tehlike olarak gösterirler. Öyle mi gerçekten? Çoğunluk kendi benliğini kontrol edemeyecek kadar istence gömülmüş durumdayken bunun bu denli altı çizilerek söylenmesi anlaşılabilir bir davranış biçimi.

Mutluluk, en yalın biçimiyle mutluluk olmalı istenç; çiçekli bir bahçe ve kitap dolu bir ev gibi!…

Atakan Balcı

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

4 YORUMLAR

  • Yanıtla Serap Aydin 15 Ocak 2019 at 18:58

    Yüreğine, emeğine sağlık…

  • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 16 Ocak 2019 at 09:50

    Buddha gibi nefsi arzulardan bu derece ayırmayı, ya da kinikler gibi berduş berduş gezmeyi de en az arzuların kölesi olmak kadar uç nokta buluyorum. İnsan arzu eden bir varlık, bunu yok saymak ya da arzuları topyekün kötü olarak adlandırmak bana mantıklı gelmiyor.
     
    Ateş, Herakleitos için doğanın ana maddesidir. Her şey ateşten meydana gelmiştir ve ateşe dönüp yok olacaktır. Değişimi doğanın temeli olarak gören filozof için akış daimidir ve her şey karşıtlarıyla bir arada yer alır. Denge burada öne çıkıyor elbette. Bu durumda arzu ya da diğer bütün fiziksel dürtüleri kötü addetmek yerine dengede tutmanın doğal olan olduğunu düşünüyorum ben 😉
     
    Atakancım bu haftaki yazıya ve konu seçimine gene hayran oldum. Sorgulayan zihnine sağlık 😉

  • Yanıtla Ahmet Yonca 16 Ocak 2019 at 11:42

    Hocam psikoanalitik ve edebiyatı ilk kitabımı yazarken kullanmış ve şizofren birinin üzerinden hikayemi anlatmıştım. Şimdi kısacık yazınızda o kadar denklemsel işaretlerle karşılaşınca, herşeyi bir küp şekerine sığdırmanıza hayran kaldım. Büyük bir yazı ve aslında ismi dahi yanlış telaffuz edilen “Mutluluk” anlayışının ulaşım noktasında neleri getireceğini anlatmışsınız! Bayıldım.

  • Yanıtla Atakan Balcı 24 Ocak 2019 at 20:49

    Teşekkür ederim hepinize!… “İstenç” kavramını tamamen yadsımanın ben de olumlu sonuçlanabileceği düşüncesinde değilim. Bastırmış olursunuz ve kıvılcımın yangına dönüşmesine neden olursunuz ve yangının ayırdında bile olmayabilirsiniz. 🙂

  • Cevap Yaz

    Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
    Girne Antik Liman
    Girne Antik Liman
    Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan