Satır Arası

Dik Durmak, Dik Olmak

15 Ocak 2021

Yazı: Dik Durmak, Dik Olmak | Yazan: Yaşam Koçu Nalan Erpolat

Hayatta dik durmak ve hayata karşı dik olmak. Anlamları çok farklı ama kavram olarak karıştırılması pamuk ipliğine bağlı olan insana dair iki durum. Biri çok sağlam bir karakter sahibi olma göstergesi, diğeri ise etrafındaki herkesi üzen, yoran hatta bıktıran kötü bir huy.

Nedir Aradaki İnce Çizgi?

Hayata karşı dik duran bir bireyin farkındalığı çok yerindedir ve hayata karşı bakış açısı çok nettir. Fikirlerinden, değerlerinden emindir bu yüzden de geri adım atması çok zordur. Bildiği, inandığı yolda yürür. Yolun sonu çıkmaz sokağa da çıksa, engebeli bir araziye de çıksa pişman olmadan o zorlu yolda yürümeye cesaretle devam eder. Cesaretinin kırılmamasının ve yılmamasının sebebi, daha önceki tüm adımlarını duygularının, kendisinin, hayatının, çevresinin ve dünyanın farkında olarak, kendine göre en duyarlı şekilde atmış olmasıdır.

Hayata karşı dik olmak da aynı şekilde geri atmamak olsa bile halk arasında söylenen, “kafasının dikine gitmek” deyiminin tam karşılığıdır. Yani farkındalıktan uzak, aklına ilk geleni aklına ilk geldiği şekilde, kendini, çevresini ve dünyayı hiç düşünmeden yapmaktır. Yola çıktıktan sonra, başında verdiği kararın hatalı olduğunu görse bile geri dönmemektir. Yani bir nevi inatçılıktır. Hayatla inatlaşmaktır ve bu durum bireyin önce kendine sonra da tüm çevresine zarar verir.

Üslûp ve Tarz Farkı

Bazı durumlarda da kişinin hayata karşı dik duruşu, yüksek farkındalıkla ve kendinden emin adımlarla ilerlemek de olsa, birey çevresi tarafından dik ya da inatçı olduğu yönünde eleştirilebilir. Aslında kişi yürüdüğü yolda haklıdır ve doğruyu yaptığından emindir ama insanlarla iletişim şekli o kadar terstir ki insanlar kişinin ne dediğini çok fazla anlamazlar bile. Zihinlerde “Nasıl söylüyor?” sorusunun cevabı o kadar olumsuzdur ki kimse “ne söylüyor”un farkına varamaz. Yani iletişimin çok önemli olan şu kuralı etkili olur:

“Davranışların sesi kelimelerden çok daha yüksek çıkar.”

Hayata karşı dik duruşlu olmanın ve bu tavrın elektriğini karşı tarafa vermenin yolu nezaketten geçer. Zarafet ve nezaketle hayata yaklaşan insan sükunetini koruyabilir. Sakinlik içinde olan insan da ne söylerse söylesin etrafına rahatsızlık vermez çünkü genelde telaşla atlanan ama aslında atlanmaması gereken incelikleri atlamaz. İnceliklerin çoğu detay gibi görünse de herkesin gönlünde yer eder. Gönüllerde güzel yer edinen insanların da hem yaptıkları hem söyledikleri doğru anlaşılır. Davranışlarından geri adım atmamak ile edinecekleri sıfatlar, “kararlı” ve “güçlü” olur.

Kabalıklarıyla bilinen insanların söylediklerinden ve davranışlarından hiçbir şekilde vazgeçmemeleri ise “inatçı” sıfatını beraberinde getirir.

Kararları doğru verebilmek ve bu kararlardan dönmemek çok güzel bir özelliktir. Güçlü insan olmanın göstergesidir. Güçlü ve kendinden emin olan insan yarı yolda kararın yanlış olduğunu görürse bunu kabul eder ve vazgeçer; yanlış değilse de her şeye rağmen sonuna kadar devam eder. Yoldaki tavırlarıyla da kimseyi kırıp incitmez. Bunların aksi ya kabalık ya da inatçılık olur.

Hayat yolunda dikleşmeden, nezaketle dik yürüyebilmek dileği ile…

Nalan Erpolat

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

No Comments

Cevap Yaz

Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
Girne Antik Liman
Girne Antik Liman
Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan