Naftalin

Mor | 4 | Feride ve Gülce

6 Ocak 2021

Öykü: Mor | 4 | Ayşe, Gülce, Feride | Yazan: Gökçe Çiçek Gönülaçar

 

İndeks

Birinci Bölüm: Ayşe
İkinci Bölüm: Ayşe
Üçüncü Bölüm: Hamiyet
Dördüncü Bölüm: Feride ve Gülce
Beşinci Bölüm: Ayşe, Gülce, Feride

 

Dördüncü Bölüm | Feride ve Gülce

 
Kızımla buraya yerleşeli dört ay oldu. Bu yerleşmenin geçici olduğunu hiç çıkarmadım aklımdan. Allah’ın sevgili kulu olduğumu bildiğim için şükürlerimi de hiç eksik etmedim yaradandan. Bana sahip çıkanlara da hizmet etmekten bir gün of demedim, demeyeceğim.

Bir köy evinin içinde sabah akşam hayvan bakmak, tarlaya gitmek, eski taş fırında onlarca ekmek pişirmek pazara çıkıp onları satmak hiç düşüncelerimde yoktu. Ama yaptım. Yaptıkça da çok sevdim.

Yaşamak istediğim hayat bu değildi. Ben en çok kuaför olmak istiyordum. Güzel kadınları daha da güzelleştirmek, kenara üç kuruş para koyup kızıma bir hayat hazırlamak istiyordum. Hala da istiyorum.

İsmini hep gülsün diye Gülce koyduğum kızımı, mayası bozuk babasından korudum ben burada. Onunla evlenip yuva kurduğumda kendimi çok şanslı sanmıştım. Kimsem yoktu ki benim. Uzak akrabaların elinde hizmetçiydim. Evlenmeseydim belki de satılacaktım bile.

Nerden bilirdim ki kurtarıcım sandığım Civan Cabbar’ın içinden sinsi bir yılan çıkacağını? Kaç kere olduğunu hatırlamıyorum. Birçok şeyi daha hatırlamıyorum. Çünkü duvardan duvara vuruldu başım. Öldüresiye dövüldüm. Onlarca kez ölümden döndüm. Gülce’nin hayatını şansa bırakamazdım. Buraya gelmeden önce yediğim yumrukları, duyduğum küfürleri yazsam sayfalar yetmez.

Yüce Rabbim duydu sesimi. Hep sahip olmak istediğim bir abla verdi bana. Önce bizi buraya sakladı. Azrail’in elinden kurtardı. Torba torba kitap taşıdı hem Gülce’ye hem bana. Uzak yollarda bile olsa yetişiverdi her yardımıma. Allah ayağına taş değdirmesin onun. Hayattaysam Hamiyet abla sayesindedir.

İsmini de yüzünü de çok hatırlamadığım çok güzel bir kız daha vardı. O ve ablasının bile değdi elleri hayatıma.

Sadece kıpkırmızı dudağı kalmış aklımda. Bir de benim kollarım gibi morarmış sol gözü. Ona da bir şey olmuştu o akşam kesin. Ama öğrenemedim ne olduğunu. Azrail’le boğuşuyordum zira.

Dudaklarının rengi ne güzeldi o kızın. Nerden geldiyse şimdi aklıma? Kırmızı dedim ama bildiğimiz nar rengiydi. Kırmızı gibi patlamıyordu insanın gözüne gözüne. En son düğüne giderken sürerim diye milyoncudan aldığım ucuz rujun rengine benziyordu.

Hayır, ben kırmızıyı sevmem. Severdim eskiden ama artık sevmeyeceğim. Kırmızı kanımın rengi çünkü. Aka aka bitmeyen kanımın rengi. Hayır, ben renkleri de sevmem diyeceğim ama nasıl sevmezsin ki yeni çiçek açmış badem ağacının çağla yeşilini? Nasıl sevmeyim hayatıma devam etmeme neden olan bu köyün gök mavisini. Nasıl sevmeyeyim bu köyün bin bir umutla doğan mor güneşini? Sadece kırmızıyı çıkarıyorum artık hayatımdan. Bu yüzden çevirdim kafamı yanından geçerken gelincik çiçeğine.

Bu köye ocak ayının sonlarına doğru geldiğimizde, yerlerde karlar, çatılarda buzlar vardı. Sonraları kalplerimiz gibi havalar da ısındı. Ovalar yeşillendi tarlalar çiçeklendi. Ve ben boşandım.

Kırmızı rujlu kızın ablasının derneği halletti her işimi. Hamiyet ablam buldu onları da. Ben sadece imza attım. Söylemeye çok utanıyorum ama bana yardım parası bile bağlattılar. Kızım için ayırdığım altınlarımı söylemedim onlara. Ondan bu kadar utancım.

Burada biraz daha yaşamam gerek. Cabbar’ın bizi unutmasını ve bulamamasını diliyorum Rabbimden.

Bir de günün birinde hayallerim gerçekleşsin istiyorum inceden. Gülce güzelce okuluna başlasın ben de para kazanayım. Çok dua ediyorum geceleri. Bana da güç versin Allah. Ben de değebileyim yardıma ihtiyacı olan bir kadının eline diye.
 
 

Devamı için tıklayınız.

 
 
Gökçe Çiçek Gönülaçar
 
 

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

No Comments

Cevap Yaz

Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
Girne Antik Liman
Girne Antik Liman
Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan