Müzik

Andrés Segovia

16 Temmuz 2021

Andrés Segovia
Müzik dinlemek sadece ruhu beslemez aynı zamanda temizler.

Ülkemizin yıllardır süregelen siyasi yaşamındaki sorunların Marmara’nın müsilajı gibi ortaya çıktığı, bilimsel herhangi bir düşünceyi bir insan grubuna anlatmanın büyük bir matematik problemini çözmekten daha zor olduğu bugünlerde bolca klasik gitar müziği ve bu enstrümanın yorumcularını dinliyor ve araştırıyorum. Böyle yıkanmaya çalışıyorum, ruhumu kirleten bunca kirlilik ve bunca saçmalıklar arasında.

Keşke sanatın ruhumuzu yıkadığı gibi doğayı da yıkayacak bir şey bulsak diyorum…

Fernando Sor’un “Mozart’ın bir teması üzerine çeşitlemeler” isimli gitar için yazdığı eserini ilk dinlediğim kişiyi, birkaç gündür sana tanıtmayı düşünüyordum. Klasik gitar çalanların yakından tanıdığı, diğer gitarları çalanların ise belki duyduğu ama 20. yüzyılın en önemli gitaristlerinden, klasik gitarın babası sayılan büyük gitar yorumcusu Andres Segovia Torres, bilinen adı ile Andres Segovia‘dan bahsetmek istiyorum.

İki Dünya savaşının ortasında bir başka mücadele

Hemen başında belirteyim, Andres Segovia yaşamı boyunca iki dünya savaşı gördü. Bilinen anlamda savaşmadı ama o da klasik gitarın bugünlere gelmesi için savaştı desem sanırım yanılmış olmaz. Onun mücadelesi de onurlu bir mücadeledir; bir halk enstrümanını, İspanya’nın sokaklarından dünya sahnelerine taşıma mücadelesi, dünya müziğinde var etme mücadelesi. Klasik gitar bugün konservatuarlarda öğretiliyorsa, dünya sahnelerinde çalınıyorsa, besteciler bu enstrüman için besteler yapıyorsa, kanımca bunda Andres Segovia’nın payı büyüktür. Gitar çalmak zaten zor bir iştir çok çalışma gerektirir, Andres Segovia bir yandan enstrümanın tekniği ile uğraşırken bir yandan da bu enstrümanı dünya müziğine kabul ettirme mücadelesi vermiştir.

Evet kim bu insan, biraz tanıyalım.

Klasik GitarAndres Segovia Torres, 1893 yılında İspanya’da, Endülüs otonom bölgesinde, küçük bir kasaba olan Linares şehrinde doğar ve çok küçük yaşlarda amcası Eduardo’nun yanına gönderilir. Müziğe olan yeteneği amcasının dikkatini çeker ve onu bir keman öğretmeninin yanına bu enstrümanı öğrenmesi için gönderir. Ancak gerek bu enstrümana olan ilgisizliği gerekse öğretmeni ile iyi geçinememesi yüzünden dersleri bırakır. Daha sonra amcası ile beraber daha iyi bir eğitim almak amacı ile Granada’ya gider. Segovia, müzikal yaşamının ilk yıllarında doğal olarak flamenko gitar müziği ile tanışır. Ancak kendisi bu müziği gitar için yetersiz ve tatsız bulur ve daha çok Fernando Sor ve Francisco Tarrega’nın klasik gitar müziğine ilgi duyar ve bu müziği gitar için daha uygun görür. Hatta flamenkoyu kastettiği dönemin müziği için “Gitar müziği sadece akorlardan ve tellerin titreştirilmesinden ibaret değildir” demiştir. (Cooper 1983).

Kendi kendine öğrenci olmak

Andres Segovia, gitar öğrenmek istediği dönemde kapsamlı bir eğitim almak için konservatuar olmadığından dolayı daha çok döneminin klasik gitar yorumcularını izler. Özellikle Francisco Tarrega’dan ders almaya karar verir ancak bu isteği Tarrega’nın erken ölümü üzerine gerçekleşemez. Ancak önünde bir eğitmen ve bir öğrenim metodu olmaması onu yıldırmaz. Bunun üzerine kendi kendisinin öğrencisi olarak, gerek mevcut gitaristleri, gerekse piyano ve diğer enstrümanların teknik eğitimlerini yakından izleyerek ve araştırarak, çoğunlukla tamamen kişisel bir teknik geliştirme yolunu benimser ve ilk halk konserini 16 yaşında Granada’da verir (1909).

Şimdi burada önemli bir noktaya değinmek lazım. Hepimiz biliriz ki Flamenko müzik ve flamenko gitar İspanya’nın halk müziği ve halk enstrümanıdır. Andres Segovia’dan öncede İspanyollar, gitarın bir keman veya bir piyano kadar klasik müzik içinde yer almasına çalışıyorlardı. Özellikle Fernando Sor ve Mouro Gulliani gibi gitarist besteciler bu alanda önemli eserler vermişlerdi. Ancak gitarın sesinin bir keman veya piyano kadar güçlü olmaması, piyano ile kıyaslandığında polifonik açıdan daha yetersiz bir çalgı oluşu, bu çalgı için yeteri kadar beste üretilmesini bir oranda engellemişti ve hâlâ dünya sahneleri açısından gitar olması gereken yerden çok uzaktaydı. Hatta Andres Segovia’nın kendinden önceki dönem için söylediği güzel bir söz vardır:

“Hiç gitar virtüözü olmadığı için gitara eser yazan besteci yoktu ve hiç gitar eseri yazan besteci olmadığı için gitar virtüözü yoktu.”

Diğer yandan Francisco Tarrega ve Miguel Llobet gibi gitarist – besteciler klasik gitar için eserler yazmaktaydılar. Özellikle Francisco Tarrega geçmiş dönem gitar eserlerini bile yadsıyarak yeni bir gitar müziği ve gitar tınısı arama çabasındaydı. Bu önemli besteciyi senin için biraz daha araştırıp anlatacağım. Bana göre gitarın Chopin’i olan Francisco Tarrrega ayrı bir yazının konusu olacak. Kısacası, Andres Segovia böyle bir ortamın içerisindeydi. Yani bir gitar okulu veya bir gitar eğitim sistemi yoktu ama gitarı uluslararası kabul gören bir enstrüman olarak göstermeyi hedef alan çalışmalar vardı. Lâkin bunun için henüz doğru bir yol, doğru bir sistem bulunamıyordu.

Gitar hâlâ daha çok evlerde ya da küçük topluluklar arasında çalınan ve dinlenen bir enstrümandı. Hatta ne Tarrega ne de Llobet gitarın büyük konser salonlarında çalınacağına dair olumlu bir fikre sahip değildi. Bu iki besteci de gitar için orijinal müzikler yazmış ve önemli aranjmanlar yapmış olmalarına rağmen bu çalışmalarını büyük salonlarda sunmayı henüz göze alamıyorlardı. Hatta Segovia’nın 1916 yılında, 1000 kişilik kapasiteli Palau de la Musica Catalana, Barcelona’da verdiği konser için Miguel Llobet aklını kaçırmış olmalı demiştir.

Hem enstrümanın kendisi için, hem de bu enstrümanı tanıtmak için verilen mücadele

Şimdi çok genç bir gitarist düşün. Gitarı çok seviyor, bu enstrümanın neredeyse her telinin içinde saklı olan seslerini duyabiliyor. Fakat bunları ortaya çıkarmak ve kendini geliştirmek için önünde neredeyse hiçbir rehber yok.

    • Yaşadığı dönemde gitar hâlâ küçük salonların ve daha çok küçük toplulukların eğlencesinde kullanılan bir enstrüman
      Bu enstrümanı öğrenmek için gidebileceği bir okul ve henüz geniş kapsamlı bir metot yok
      Gitar için henüz oldukça dar bir repertuar var.
      Yeni besteler yapılıyor ama bu besteleri nerede çalacaksın?
  • Genç Andres Segovia önünde uzun ve zahmetli bir yol olduğunu ve neredeyse bu yolda tek başına yürümek zorunda kaldığının farkında. Önce klasik gitar tekniğini ve pek tabii ki kişisel repertuarını geliştirmesi gerektiğini biliyor. Geçen gün YouTube’da bir belgesel izlemiştim. Kendisi Almanya’ya gittiğinde eline J. S. Bach‘a ait eserlerin notaları geçiyor ve bunları gitar üzerinde çalmayı denediğinde çok şaşırıyor. Bu eserlerin adeta klasik gitar için yazılmış eserler olduğunun farkına varıyor. Aylarca bu bestecinin birçok klavsen eserini gitara transpoze ediyor. Bu uzun çalışmanın sonucunda kendi repertuarını önemli oranda geliştirmiş oluyor. Ben bunun müzik dünyası adına çok güzel bir tesadüf olduğunu düşünürüm. Gerçekten de J. S. Bach’ın birçok eseri adeta gitar için yazılmış gibidir. Gitarda bu eserler çok güzel tınlar.

    Dünya’nın saygı duyduğu bir bestecinin eserlerini, üstelik son derece ustalıkla aranje edip çalmaya başladığında, gitar enstrümanı birden farklı algılanmaya başlanır.

    Tabii ki daha önce de Bach eserleri gitara transpose edilmiştir, ancak Segovia’nın ustalıklı yorumu, Bach ile klasik gitar arasında sarsılmaz ve kalıcı bir bağ kurmuştur. Ayrıca kendinden sonraki gitaristlerin çok daha fazla eseri gitara transpose etmelerinin önünü açmıştır.

    Segovia’nın büyük emeklerle açtığı bu yolda önünde bir engel daha vardı: Bestecileri gitar için beste yapmaya teşvik etmek. Dönemin önemli klasik müzik bestecileri hâlâ klasik gitar için beste yapmaya yanaşmıyorlardı. Bu durumda Segovia daha yeni ve kendini ispat etmek isteyen bestecilere yöneldi.

    Manuel Ponce, Joaquin Turina, Federico Moreno Torroba örnek olarak verilebilir. Klasik gitar, büyük ve prestijli sahnelerde aranılan bir enstrüman olmaya başlayınca önemli besteciler de gitar için müzikler yazdılar. Gitar özellikle ikinci büyük savaştan sonra dünya müziğinde kalıcı olarak yerini aldı.

    Gitar yorumlarındaki derinliği, hâlâ aşılması zor olan bir gitarist

    Andres Segovia iki büyük savaş görmüş ve bu büyük mücadele döneminde kendisi de bu enstrüman için mücadele etmiş bir büyük müzik insanıdır. İki Dünya savaşı bittiğinde onun da bu enstrümanı var etme mücadelesi de çoğunlukla bitmiş olur. Bugün klasik gitarın geldiği yerde onun emeği çok büyüktür. Eğitim alan öğrencilerine zaman zaman zorluklar yaşattığı, sadece yanlış bir parmakla perdelere basılmasına bile aşırı tepki verdiği söylenir. Ancak bu onun gibi büyük bir mücadele vermi,ş ömrünün son günlerine kadar sahnelerde olmuş bir insan için olağan karşılanmalı diye düşünürüm.

    Ek olarak ne zaman bu büyük klasik gitar yorumcusunu dinlesem onun ruhunda, gitar yorumunda Fernando Sor’dan Francisco Tarrega’ya ve Miguel Llobet’e kadar birçok önemli gitar besteci ve yorumcusunun izlerini hissederim. Çünkü bana sorarsan Andres Segovia kendi zamanının ve kendinden önceki gitaristlerin ruhunun vücut bulmuş şeklidir.

    Andres Segovia her bir eser yorumunda o eserin yazıldığı döneme, her bir cümlenin en iyi ton verdiği dokunuşlara titizlikle dikkat eden bir yorumcuydu. Bugün onun nitelikli yorumları hâlâ aşılması zor yorumlar olarak gitaristlerin önünde durmaktadır.
     
     
    Özgür Ay
     
     

    BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

    No Comments

    Cevap Yaz

    Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
    Girne Antik Liman
    Girne Antik Liman
    Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan