Şüyuu Vukuundan Beter

Cevat Hoca Sevdalısı Messi

24 Şubat 2022

Öykü: Cevat Hoca Sevdalısı Messi | Yazan: Diren Selimoğlu

“Var böyle dönemler ve hiçbir şey inşaat ama hızlı bir şekilde çok ANKET baş bilmeniz gerekir
Barcelona futbol kalitesinde bir modeldir.”
Dany Achille Nounkeu Tchounkeu

 
Hep söylerim: Korsan taksiciler bu ülkenin aydınlık yüzüdür. Yaklaşık 2 yıldır hem daha ulaşılabilir hem de daha ekonomik olduğu için korsan taksi kullanıyorum. Geçenlerde yine ihtiyacım oldu. Durağı aradım, konumumu istediler, yolladım. Yaklaşık yarım saat sonra geldi aracım.

Araca bindim. “Hoşgeldin toprağım; nereye gidiyoruz?” dedi. “Hoşbulduk” dedim. “Esenyurt’a gidiyoruz.”

– İsim neydi?
– Diren.
– Ne iş yapıyorsun?
– Tasarım, fotoğraf, grafik. O tarz.
– Ben de Oğuz. Tekstilciyim. Polis falan durdurursa…

Bundan sonraki muhabbete aşinayım. Polis durdurursa birbirimizi ezelden beri tanıdığımızı söyleyeceğiz, polis bana kışkırtmak için “Yanındaki FETÖ’cü; operasyona gidiyor, sen de onunla mısın?’” diyecek. Falan filan…

Oğuz söylediklerim için çok memnun oldu. “Keşke tüm müşteriler senin gibi olsa moruk” dedi.

Evet moruk dedi.

Gerçekten de ezelden beri tanışıyor gibiydik.

Siteden çıktığımızda önümüze bir kedi atladı yolda. Sağlam ve temiz bir manevrayla kediyi ezmekten son anda kurtulduk. Aynalardan kedinin problemsiz olduğunu kontrol edip yolumuza devam ettik.

Birkaç ay önce başına benzer bir olay geldiğini, bir kedinin üzerinden geçmek zorunda kaldığını, sonra ölmediğini ama yaralandığını fark ettiğini, alıp veterinere götürdüğünü, veterinerde problemler çıktığını, barınak-veteriner arasında gidip geldiğini uzun uzun anlattı. Adama kanım ısındı bu hayvan sevgisi ve hassasiyeti nedeniyle.

“Benim de kedim var. 9 yıldır birlikte yaşıyoruz” dedim. Kedime ne kadar bağlı olduğumu, evden çıkınca aklımın kaldığını falan anlattım. “Ne güzel” dedi ve ekledi: “Bak ben öyle çok dindar falan değilim ama hayvan sevgisi imanla alakalı, peygamber efendimiz kediler uyanmasın diye hırkasını kesmiş” falan diye anlatmaya başladı. “Yok abi ne ilgisi var, sokak hayvanlarına zarar verenler genelde kendini dindar olarak tanımlayan kişilerken onlara sahip çıkanlar genelde dinle inançla işi olmayan insanlar” diyemedim tabii.

“Aynen abi” dedim.

Oğuz devam etti: “Bizim bi Cevat Hoca vardı. Çok temiz bir insandı. Bir keresinde cami bahçesinde abdest alırken yakın çeşmeye değil, uzaktaki çeşmeye gitti. ‘Neden?’ diye sorduğumuzda, ‘O çeşmede kelebek var onu rahatsız etmeyelim şimdi’ dedi. Allah rahmet eylesin çok iyi bir insandı.”

“Ne güzel” dedim. Ne diyeyim bilmiyorum ki?

Oğuz yine lafı aldı: “Oğlunu kaybetti motosiklet kazasında…”

Araya girdim. Trafik yoğundu ve sigara içmem lazımdı.

“Sigara içsem problem olur mu?”

“Yok yok içebilirsin, camı indireyim ben” deyip devam etti: “Oğlunu kaybettikten sonra ‘Ben de yakında geleceğim oğlum’ deyip hiç ağlamadı. 5 yıl sonra da kalp krizinden öldü.”

Hakikaten ilginç hikâyeydi. Bir baba oğlunu kazada kaybediyor, “Yakında ben de geleceğim nasılsa” deyip ardından hiç ağlamıyor ve 5 yıl sonra ölüyor. “Çok üzücü” dedim.

Gözlerinin dolduğunu hissettim ve bir ufak tırstım. Fazla hisliydi çünkü. Sonra bir anda mıknatısla araba havalandırmasına bağlı olan telefonuna eğildi ve bağırdı:

“CEVAT HOCA’NIN ÖLÜMÜ.”

İşin rengi değişmişti. Artık tırsmanın yerini korku almıştı. Normal bir insan, telefona eğilip böyle bir cümleyi yüksek sesle dile getirir mi yahu?

Telefon ekranında Youtube açıldı. Sesli komutla Youtube’a seslenmiş Oğuz. Video izleme çubuğu görüntünün yarısındaydı. Kaldığı yerden devam ediyordu yani. Belli ki Oğuz bu videoyu ara ara izliyordu. “Dur başa alayım” dedi.

Cami içindeki bir güvenlik kamerasının kaydettiği görüntüleri izliyorduk. Cübbeli, sarıklı bir adam, yerde oturan iki çocuğa şeker ikram etti. Çocuklar sevindi falan. Derken şeker ikram eden adam -öyle sanıyorum ki bu Cevat Hoca- bir anda yere yığıldı. İnsanlar geldi yanına falan. Video bitti.

Oğuz bana baktı dolu gözleriyle. “Böyle işte” dedi. “Gerçekten de çok üzücü” dedim tekrar. “Allah herkese böyle ölüm nasip etsin Diren” dedi. “Aynen” dedim.

O sırada gözüm sağımdaki arabanın şoförüne kaydı. Yanımdaki arabanın şoförü Lionel Messi’ydi.
 

*

 
Hayatta enteresan birçok şeyle karşılaşabiliriz. Her şey olur yani. Özellikle Türkiye’de yaşayanlar için. Ama Sefaköy’de 52 plaka ve 2008 model Ford Focus kullanan bir Messi sadece enteresanlıkla anlatılacak bir durum değildi.

“Camı aç” hareketi yaptı Leo. Camı kapattım. Yüzümü çevirdim. Oğuz’a “Bas bas bas” diye bağırdım. Oğuz sorgusuz sualsiz bastı gaza. Makaslar, şerit ihlalleri…

Aradan 2 dakika geçti.

– Ne oldu kimden kaçıyoruz?
– Messi’den.
– Hangi Messi?
– Yahu kaç tane Messi tanıyorsun be adam? Barcelona’lı Messi işte.
– O ayrıldı Barcelona’dan. Fransa’da oynuyor şimdi.

Kitlendim. Konumuz Messi’nin bonservisinin kimde olduğu mu? Küçükçekmece E-5’te Messi tarafından kovalanıyoruz lan!

Sessizliğimi en sorulması gereken soruyla bozdu:

– Abi biz Messi’den neden kaçıyoruz?

Harbi lan. Neden kaçıyoruz ki? Nedir yani? Sonra düşündüm. O ilk göz göze geldiğimiz an konunun Cevat Hoca’yla alakalı olduğunu hissettim. Messi de Cevat Hoca sevdalısıydı ve benim konuya ilgisiz olduğumu anlayınca beni dövmek istedi diye düşündüm.

– Sonra anlatırım bas gaza.
– Sen nasıl istersen. Parayı sen verdin, cezaları da ödersen basarım tabii. Ben zaten Ronaldo’cuyum.

Tekirdağ’a yaklaşmıştık. Messi adam adama markaj nasıl olur bize asfalt zeminde gösteriyordu. Sadece yeşil sahada değil E-5’te de takipçi olduğunu kanıtlıyordu.

– Benzin bitiyor durmamız lazım.
– Yapma.
– Mecbur duracağız çare yok.

Girdik bir benzinliğe. Messi de peşimizden girdi.

Ben inip kaçmaya niyetlendim ama imkânsızdı. Arabadan indim ve başıma gelecekleri beklemeye başladım. Oğuz da merak ve şaşkınlıkla izliyordu beni.

Messi bana yaklaşınca, Arda Turan’la bir dönem takım arkadaşı olduğunu bildiğimden Türkçe anladığını umarak ve ağlayarak bağırmaya başladım: “Allah rahmet eylesin Cevat Hoca’mıza çok iyi bir insanmış keşke hepimiz öyle ölsek Ronaldo’nun da evveliyatını sikeyim!”

Cebinden kırmızı bir şey çıkardı. Yaklaştıkça gördüm ne olduğunu. Cebinden çıkardığı şey, benim metal cüzdanımdı.

“Ne Ronaldo’su lan! Paramı vereceksiniz. Zararımı karşılayacaksınız!”

Şok. Messi Türkçe konuşuyordu. Üstelik elinde benim cüzdanımla.

– Abi sen nasıl Türkçe konuşuyorsun? Neden Türkiye’desin?
– Ordu’luyum ben, ne konuşacaktım? Nerede olacaktım?
– Abi sen Messi değil misin?
 

*

 
Yolda sigara içerken, nasıl olduğunu hâlâ anlamadığım şekilde cüzdanımı camdan düşürmüşüm. Düşen cüzdan hemen arkamızda seyir halinde olan Hulusi abinin arabasına çarpmış ve farını kırmış. Hulusi abi de masrafını almak için peşimizden gelmiş.

– Hulusi abi yalnız sen Messi’ye çok benziyorsun.
– Messi kim?
– Futbolcu var ya Arjantinli.
– Tanımıyorum.

Hulusi abinin masrafını, Oğuz’un benzin, yol ve ceza giderlerini karşıladım. Olay tatlıya bağlandı. Hulusi abi “Madem buraya kadar geldik size köfte ısmarlayayım” dedi.

Köftemizi yerken televizyondan geçen altyazıya gözüm takıldı:

Yarın akşamki Şampiyonlar Ligi finalinde Manchester United ile karşılacak olan PSG’de, Lionel Messi kadrodan çıkarıldı. Arjantinli yıldıza kulübün ve yakınlarının ulaşamadığı gelen bilgiler arasında.
 
 
Diren Selimoğlu
 
 

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

4 YORUMLAR

  • Yanıtla Hakan Özbek 24 Şubat 2022 at 20:42

    Çok güldüm ya 🤣🤣🤣

    • Yanıtla Diren Selimoğlu 25 Şubat 2022 at 10:40

      Anlatılanlar %100 doğrudur. İnanmazsan Oğuz’a sor… (:
       
      Teşekkür ederim (:

  • Yanıtla Burak Süalp 26 Şubat 2022 at 11:49

    Sevgili Diren, öykünü keyifle ve yer yer kendimi gülmekten alamayarak okudum. Hele ki anlatılanın yaşanmış olması apayrı bir durum. Gerçekten böyle bir ülkede, böyle değişik insan karakterleri ile birlikte yaşıyoruz.
     
    Kalemine sağlık sevgili arkadaşım!

    • Yanıtla Diren Selimoğlu 2 Mart 2022 at 11:50

      Beğenmene ve gülmene gerçekten çok sevindim Burak (: Ve evet; dediğin gibi normal dışı bir ülkede yaşıyoruz. Yazarlara malzeme vermesi olumlu sadece (:
       
      Tekrar teşekkür ederim çok.

    Cevap Yaz

    Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
    Girne Antik Liman
    Girne Antik Liman
    Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan