Yıldız Tozu

Şipşaşk | 1

22 Mart 2023

Yazı: Şipşaşk | Yazan: Sıla Malik

 

İndeks

Şipşaşk | Bölüm 1
Şipşaşk | Bölüm 2
 

İlk Tanışma | Nisan 2007

Onur abinin peşinden sürüklendiğim bir gün daha. Melek ablayla kabul edemedikleri inanılmaz çekimlerine artık dayanamayarak, ilan-ı aşk için kolları sıvamış durumda.

Melek ablanın çalıştığı bara gidiyoruz. İşletme sahibiyle konuştu. Adam rastlanılması bence zor olan o babacan seküler film abisi. “Genç aşıklara her zaman yardım ederim.” gibi yüksek tavırdan giriyor konuşmalara ama işin sonunda mekanı ayarladık mı ayarladık.

Tabii ki bendeniz Burak, ortamların sevilen fotoğrafçısı olarak anıları ölümsüzleştirmeye, beleş işgücü olarak gidiyorum. Melek ablanın geçenlerde çalışırken fotoğrafını çekmiştim. Onur abi fotoğrafa el koymakla kalmadı, aynı açıdan ikisini de çekmem için birtakım tehditler de savurdu.

Mekân, Kadıköy’ün arka sokaklarında daha çok öğrencilerin ve hafta içi her gün oraya gelebilecek kadar hayat telaşı olmayan insanların uğrak noktası. Kendine has bir tarzı var, tam Onur abinin entellik seviyesine uygun.

Biz vardığımızda Melek ablanın arkadaşları çoktan masada yerlerini almışlardı. Sıradan bir cumartesi toplanması zannediyordu çoğu kişi. Hoş, sıradan bir toplanma için fazla kalabalıktık ya, neyse.

Melek ablayı gören Onur abinin eli ayağına dolaşsa da belli etmemeye çalışarak selamlaştı onunla. Melek abla bana yerimi gösterdiğinde sandalyede birinin çantası olduğunu fark ettim. Tam elime almış masaya koyarken biri elimden çantayı aldı.

“Yerlerin önceden belirlendiğini bilmiyordum, alayım ben çantayı. Pardon.”

Başımı kaldırdığımda benim yaşlarımda bir kadını gördüm. Saçları karamel rengi, omuzlarından bukleler şeklinde dökülüyordu. Başına gece mavisi bir bandana bağlamış, elbisesiyle rengini bir tutmuştu. Çok ağır olmayan ancak kendini belli eden bir parfüm sıkmıştı.

“Ben de izinsiz dokundum çantanıza, kusura bakmayın.”

Adını öğrenemeden hafif bir gülümsemeyle masanın başucuna doğru ilerleyip oturdu. Birkaç saniye arkasından bakakaldım. Daha fazla dikkat çekmemek adına oturup fotoğraf makinemi ayarlamaya başladım.

Yemekler yenildi, alkolün de etkisiyle biraz daha gevşemiş daha rahat sohbet eder olmuştuk. O sırada Onur abi, Melek ablanın kulağına bir şeyler fısıldayarak onu kaldırdı. Bana da işaret ederek takip etmemi söyledi.

Dışarı çıktıklarında, onları görebileceğim bir köşeye saklanıp onları izlemeye başladım. Onur abi her ne kadar sevdiklerini toplasa da duygularını baş başa açıklamayı tercih etmişti. Bana da olumlu olmasını umduğu o ilk tepkiyi yakalamamı söyledi.

Fakat ben sadece o anı değil, onun gergin hallerinden başlayarak ölümsüzleştirmeye başladım. 5 dakikalık bir bekleyiş ardından önce gülüşmeler geldi, ardından sarılma. Görevini başarıyla gerçekleştiren asker edasıyla masaya dönerken Karamel kızın bakışlarını fark ettim. Anlaşılmasından korkmayan bir halde bana bakıyordu. Göz göze geldiğimizde Onur abi ve Melek ablanın oturdukları yeri gösterip işaret parmaklarını birbirine sürterek soru sorar gibi göz kırptı. Gülümsememe hakim olamadan, başımı olumlu anlamda salladım. Rahatlamış bir şekilde gülümseyerek başparmağını havaya kaldırdı.

Sahi, kimdi o?

Birkaç dakika sonra Onur abi ve Melek abla el ele döndüler masaya. Yüzlerinde kocaman gülümseme, Melek ablanın yanaklarında ise hafif kızarıklık vardı. Bu güzel görüntüden de birkaç kare yakaladım.

Karamel kız Melek ablaya bakarak önce bir süzdü ardından yerinde zıplayarak sarıldı. İkisi yakın gözüküyorlardı. Ardından Onur abiye sarılırken omzuna birkaç minik vuruşla “Kızımıza iyi bak.” temalı cümleler sarf etti. Derken diğerleri de tebrik edip sarıldı, şakalaştılar yeni çiftle.

Bense masanın birkaç adım uzağındaydım. Elimde makinem, yüzümde kaydettiğim anın mutluluğu vardı. Herkesi bir resmin içinde ölümsüzleştiriyordum işte. Ama sonra Karamel Kız geldi yanıma hızla.

“Evet Kameraman Bey, parayla tutulmadığınıza göre sizi de taze çiftimizin yanına alalım. Magazin gibi uzakta uzaktan çektiğiniz yeter, haydi!”

Daha ne olduğunu anlayamadan kendimi masaya itilmiş buldum. Onur abi gülerek beni yanına çekerken Karamel Kız bize poz vermemizi söyledi. Birkaç kare çektikten sonra yanıma gelerek fotoğraf makinesini uzattı.

“Al bakalım, teşekküre gerek yok” diyerek gitmeye yeltendiğinde kolundan tuttum. Yarı şaşkın bir ifadeyle bana bakıyordu.

“Kameraman Bey değil, Burak. Burak benim adım.”

Tanışmak için attığım ilk adımda bacaklarımın bu kadar titremesi normal miydi ya da şarabı fazla mı kaçırmıştım?

Gülerek cevap verdi.

“Tanıştığımıza memnun oldum Kameraman Burak, ben de Beril.”
 
 

Devamı için tıklayınız.

 
 
Sıla Malik
 
 

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

No Comments

Cevap Yaz

Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
Girne Antik Liman
Girne Antik Liman
Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan