“Evrende değişmeyen tek şey değişimdir.”
Bu çoğu zaman bir umut ışığı olarak çıkar karşımıza çünkü durumlar, olaylar ya da yaşananlar ne kadar kötü görünürse görünsün, değişecektir.
İnsanda Değişim
Tıpkı olaylar gibi, bireyler de yaşadıklarıyla değişecektir. İyi ya da kötü herhangi bir durumu yaşamadan önceki bireyle, yaşadıktan sonraki birey kesinlikle aynı olmayacaktır. Bazı bireyler, “Ben aynı kalmak istiyorum” diye direnebilirler. Değişimden çekinebilir hatta korkabilirler fakat bu durumun bedelleri olacaktır. Çünkü değişimden korkarak değişime direnmek akışa aykırıdır. Doğala aykırı olan her şey de normalin dışında bir çaba ve yorgunluk getirir.
Hata Yapmanın Engellenmesi
Değişimden korkmanın önemli bir nedeni, hata yapmaktan korkmaktır. Değişimden korkmak belki bazı hataları engelleyebilir fakat unutmamak gerekir ki hayati hatalar dışında yapılabilecek hatalar öğrenmenin en etkili ve kalıcı yöntemidir. Hata yapma ihtimalini engellemek, hiçbir şey yapmamak dolayısıyla da gelişememek ve potansiyeli kullanamamaktır. Değişmek için, bazı hatalara izin vermek ve kendini bağışlamaya hazır olmak gerekir.
Monotonluk
Hayatı anlamsızlaştıran, tükenmişliğe sebep olabilen büyük nedenlerden biri monotonluktur. Değişimden korkan insanlar, yeniliklerden çekinirler. Kendilerini konforda hissettikleri alanlardan çıkmak istemedikleri için değişmek istemezler ama farkında olmadan monotonluğa doğru sürüklenirler. Monotonluğun içinde de hapsolurlar ve kendilerini çıkmazda hissedebilirler. Bu birden bire olan bir şey değildir, bireyler bu durumun içerisine yavaş yavaş çekilirler. Sonunda kendilerini fark ettiklerinde her şey için çok geç olduğunu düşünebilirler. Elbette hiçbir şey için, hiçbir zaman geç değildir ama kötü hislerle mücadele etmek de ayrı bir yük getirir hayata.
Bozulan İlişkiler
Değişimden kaçmanın belki de en can yakıcı sonucu, insanların ilişkilerini bozmasıdır. Değişim hayatın ve insanın doğasında olduğu için, bireyin hayatındaki herkes değişir, dönüşür, bir yerlere doğru evrilir. Değişime direnen birey de her an, değişen bireylerle çatışma halinde olmuş olur. Kendi değişmek istemediği için yaşamındaki insanların da değişmelerini istemez ve kabullenemezler. Bu kabullenememe hali, bireyi yakınlarının sınırlarını ihlal etmeye götürür. Bu ihlal karşısında, hayatındaki insanlar ya çok pasif kalarak içten içe bireye karşı kötü duygular biriktirirler ya da kendi sınırlarını korumak adına kırıcı olmaya mecbur kalırlar. İki durumda da değişime direnen birey zarardadır. Çünkü ya fiziksel olarak yalnız kalırlar ya da ruhsal olarak. Bu da yaşamı çok zorlaştırır.
Değişime direnmek, olamayacak bir şeyleri oldurmaya çalışmaktır ve mutlaka bir yerlerde tıkanır. Değişmek adına imkansızlara da yürümemek gerekir elbette ama yavaş yavaş ya da teknolojiyle hızlıca değişen yaşama ayak uydurmak, değişim için yeterli esnekliğe sahip olmayı gerektirir.
Nalan Erpolat
2 YORUMLAR
Nalancığım ne kadar iyi geldi yazın. Kelimelerinin naifligi ile değişimin kıpırdanan haylazlığı serinlik kattı. Didemciğimin tanıtımı ile denk geldim, iyi ki gelmişim. Fikrine sağlık. Sevgiler 💙
Çok önemli bir konu çok iyi işlenmiş. Bu sorun türümüz açısından o kadar yaşamsal bir sorun ki…
Düşüncene, emeğine sağlık!