* Yazarın Notu: Bu yazıyı, Nilipek – Gömülür dinleyerek okumanız tavsiye olunur. YouTube linki için tıklayabilirsiniz. Yalnızlığı seviyorum. Çünkü, günün büyük bir kısmında insanlar ile beraber olmak zorunda kalıyorum. Her insan bir düşünce anlamına gelir ki her düşünceyi var eden de bir ses vardır.…
Arkadaşımın daveti üzerine gittiğim gece kulübünde çok sıkıldığımdan dolayı eve dönmeye karar verdim. Deri ceketimi alıp, kimseye hoşça kal demeden dışarı attım kendimi. Berbat müzik başımı ağrıtmıştı. Hava çok soğuktu. Bu yüzden de taksi beklerken deri ceketime iyice sarılmıştım. Yaklaşık yarım saat geçmiş olmalıydı.…
Sınavın son dakikalarıydı. Son sorudaydım. Tabi ders matematik olunca bayağı bir zorlandım. Deneme sınavı için kurdukları alarma bakıp bakıp duruyordum. Sözel bölümde ve fen bilimlerinde o kadar zaman harcamasam belki de daha fazla vaktim kalabilirdi. Ama kalmamıştı. Bu nedenle kalemim, filmlerdeki bilgisayar korsanlarının klavyede…
Yine söylemek istediğim bazı şeyler var ve yine sert bir başlık ile buradayım, üzgünüm. Son zamanlarda bazı konularda aptallık ettiğimi fark ettim ve oturup düşününce kendime kızdım. Gerçekten hiç ölmeyecekmiş gibi yaşıyoruz. Öyle bir rahatlık var ki hepimizde, ölmeyecek gibi davranıyor, kırıyor, üzüyor ve…
Beş yaşındaki bir çocuğun hikayesi bu. Aç değil, susuz ya da evsiz değil. Peki, neden acıklı bir hikâyeye başlar gibi başladım? Çünkü en yakın arkadaşını daha küçücükken kaybetti. Çok utangaç biri olduğumdan pek fazla arkadaşım yoktu. İnsanlarla konuşmak istiyordum. Ama fazlasıyla çekingen biriydim. Bir…
Çoğu insan çocukken bir gün dünyada iyiliğin kazanacağına ve güneşin günün birinde tamamen iyilik ve güzellik ile kutsanan bir dünyaya doğacağına inanır; içinde bunun için bir umut taşır. Yetişkinliğe erip hâlâ bu umudu kaybetmemiş olanlarınız da vardır belki. Realist düşünecek olursam tüm savaşların, krizlerin,…
Dershaneye başladığım ilk günlerde şöyle bir olay yaşandı; Türkçe dersindeydik ve eş anlamlıları öğreniyorduk. Öğretmen tahtaya, “Akıllı ve uslu eş anlamlıdır” yazdı. Bilmediğimden dolayı ben de “Akıllı ve uslu eş anlamlı mıydı öğretmenim?” diye sordum. Öğretmen cevap veremeden arkadan bir ses yükseldi, “Tabi ki…
Ben anlamıyorum, anlamak için çaba da gösteriyorum oysa ki ama yok! Hiçbir açıklaması yok bu insanların. Zihnim kalabalık bir AVM’nin rahatsız edici uğultusu gibi, asla susmuyor. Bir yanım kabul edemiyor ama bir yanım da “İnsanlar BÖY-LE! Ne bekliyordun ki?” diye çığlık çığlığa haykırıyor. Sonra…
Uzun uzun yıllar önce, Keloğlan’ın annesi daha onun beşiğini sallarken… Tabii ki böyle ana sınıfı temalı bir giriş yapmayacağım. Küçük burunlu, kahverengi gözlü, sırf bir iddia sonucu hiç istemese de siyah saçlarının ucunu kırmızıya boyatan bir üniversite öğrencisi Nova. Dur daha bitmedi. Herkes gibi…
Okumak ilkokulda hayatıma giren, o zamanlar bu kadar haşır neşir olacağımı bilmediğim bir eylemdi benim için. Birinci sınıftaki basit cümlelerin hemen ardından, elimden düşmeyen basit hikaye kitapları dördüncü sınıfa geldiğimde kalın romanlara dönüşmüştü artık. Teyzemin o zamanki iş yerinin hemen altında bulunan sahaf sayesinde…