Seni hatırladığımda 2023, önce şubat gelecek aklıma. Şubatta çaresiz kalan onca şehir. Uykusunda yakalayıp yürekleri; sarsıcı, unutulmaz, yıkıcı, yeryüzünü sarsan, gökyüzünü patlatan, yerin yarıldığı, göğün delindiği o gece. Yıkılan umutlar, kaybedilen hayatlar ve çaresizlik gelecek aklıma. Aklıma gelecek ve aklım yerinde zorla duracak!…
Suyun yüzeyinde canlanan ışık yansımalarının belirginleştirdiği dalgacıklarla gittikçe gümüşi bir yüzeye dönüşüyor deniz. Her bir su zerresi hiç durmadan oynaşıp, yanıp sönüyor. Su ve ışığın ahenkli birleşimiyle görünür oluyor hayat. Sessizleştikçe göğsümdeki nefes daha çok anlıyorum yaşadığımı. Işığın gücüne yenik düşmüş dalgalara gözlerimi ekiyorum.…
Şehirlerin en zoru ve en güzelinde nasip olmuş dünyaya gözlerimi açışım. Hem de kışın en sert vaktinde, huzur kokulu, küçük bir evde. Sonra henüz ilk yaşımda vedalaşıp şehirle batıya gitmişim. Batı beni büyütürken şair olmam için onca sebep oluşmuş. Yüreğimle bakmışım hayata her zaman…
Üzeriniz pırıl pırıl. Çok yakışmış kıyafetleriniz, saçlarınız uçuşuyor dans edercesine ve görüyorum ki pek fazla alkış alıyor büyük büyük sözleriniz. Başarmış olmanın halleri var tavırlarınızda. Ama... Ama… Ama işte ama çok belirgin ayan beyan, aşikâr ve yani aleni görünürde her şey tamam ama kalp…
Tomurcuklanır dediğim ne varsa
Hepsi ağır geldi dalına
Dal tomurcuğuna, tomurcuk dalına
Fazla
…Bazen bir şarkı, bin yıllık bir ağrıyı hatırlatır. İşte yine öyle bir şarkı dinledim. Ve yine geçmiş zamanlarla meşgul şimdi kalbim. Çocukluğumun kahramanları, ütopik ama saf hayallerim, içine asla kir bulaşmamış duygularım, kudretini gerçek sevgilerden alan o efsuni duruşum… Kendimle ve dünyayla barışık, her…
Kaybetmeye mahkûmuz. Bir film gibi seyredip parçalanan hayatları. İçerken kahvemizi sıcacık yuvamızda. Hiçbir şey olmamış gibi devam ederek hayatımıza. “Bana ne!" dedikçe başkasının acısına kaybetmeye mahkûmuz.…
Güçlüyü haklı, haklıyı suçlu çıkarma gayretinde yine haberler. Satın alınmış spikerler, piyon görevinde muhabirler. Emre amade metinler, pankartlar, manşetler… Dünyanın en yoğun nüfusuna sahip şehrinde bir katliama, bir soykırıma güzellemeler giydiriyorlar: “Meşru müdafaa hakkı!”…
Issızdım suyun dibinde ölümü tiye alıp, taş zerre kımıldamamış, ağırlığınca vakur duruşundan tanıdım onu. Yüzeyde bekleyen fotoğrafta sıcak bir yazın anısı, çözülüyor ölgün buzdan gözleri ışığın, bir girdap gibi iç içe geçiyoruz. Bir türlü birleşmiyor kaderimiz, yıldızların sahip olduklarına lanet olsun.…
Vakti gelince olur her şey. Tırtılın kelebek olması gibi zamanını bekler yaprağın ömrü. Beni aramaz oldu, bak telefon da açmadı günlerdir. Yüreğim titrek bir kuş kanadı. Bir şeyler değişti, değişiyor. Hiçbir şey aynı kalmıyor gülüm. Dağlar bile ayrılıyor birbirinden. Denizler kavuşuyor. Yerin üstündekiler altındakiyle…