Biraz Kitap

Felsefenin Tesellisi

4 Haziran 2019

Kitap: Felsefenin Tesellisi | Yazar: Alain de Botton | Yorumlayan: Hülya Erarslan


Felsefenin Tesellisi | Alain de Botton

Hayatlarında felsefeden teselli bulmuş filozofları ele alıyor kitap. Hayatlarını ve hangi noktaya taktıklarını anlatıyor.

Toplum Tarafından Kabul Görmenin Tesellisi: Sokrates

Sokrates, (MÖ 469-399) kimseden lafını sakınmıyor. Kişinin doğru diye bellediği şeyi, ona sorular sorup aldığı cevaplara göre yönlendirerek, o kadar da doğru olmadığını ortaya koyuyor.

“Bu budur!” diye inanmış insanlar, Sokrates ile yaptıkları muhabbetin ardından yanıldıklarını görünce bunu çok da soğukkanlılıkla karşılamayabiliyorlar.

Sokrates ise bunu umursamıyor. Toplum tarafından kabul görmek değil amacı, insanların doğru sanıp inandıkları şeyin küçük bir sorgulamanın ardından o kadar da doğru olmadığını görmeleri esas isteği.

Sokrates’in bu davranışı gençleri yoldan çıkardığı, Atinalıların Tanrılarını küçümsediği gibi iddialara yol açıyor.

O diyor ki:

“Soluk aldığım ve aklım başımda olduğu sürece felsefeyle uğraşmaktan, size öğütler vermekten ve tanıdığım herkese doğruyu anlatmaktan asla vazgeçmeyeceğim. Evet baylar, beni beraat ettirseniz de ettirmeseniz de, yüz kere ölmem gerekse bile bilin ki davranışlarımı değiştirmeyeceğim.”

Yeterince Paraya Sahip Olmamanın Tesellisi: Epikuros

Epikuros’a (MÖ 341-270) göre hayatın anahtarı hazzı aramak, acıdan kaçınmak.

“Zevk, mutlu bir yaşamın başlangıcı ve amacıdır” diyor.

O zamana kadar filozoflar zevk dolu bir yaşam biçimine ilgi duymuyor ya da ilgi duyuyorsa da bunu bu kadar açıkça dile getirmiyordu.

Epikuros’a göre mutlu olmak için edinilmesi gerekenler şunlardı:

1- Dostluk
2- Özgürlük
3- Düşünmek

Düşkırıklığı Yaşamanın Tesellisi: Seneca

Seneca (MÖ 1-MS 65) öfke üzerine düşünüyor. Öfkeyi engellemek için beklentileri azaltmak gerektiğinden bahsediyor. Böylece beklediğimiz şey olmayınca öfkelenmeyiz, zira öfke beklentinin gerçek olmamasından doğar.

Bir de felaket tellallığı var Seneca’nın. Her an her şey olabilir, ölümcül sonuçları olan korkunç olaylarla karşılaşabiliriz, başımıza her an bir kaza gelebilir düşüncesini aklımızda tutmalı, ona göre davranmalıyız, diyor. “Tabii bunu yaparken ne çok fazla dehşete kapılmak ne de bunu gereksiz biçimde dramatikleştirmeliydik.”

Seneca bu arada çok zengin. İnsanlara iç huzur için servet lazım değil derken kendisinin zengin olmasına yönelik eleştirelere:

“Bırakın filozoflar da para kazansın; bilgelik yoksulluğa mahkum mu yani?” diyor.

Ahah, kral! (Daha önce Seneca’nın “Mutlu Yaşam Üzerine – Hayatın Kısalığı Üzerine” adlı kitabından bahsetmiştim.)

Kendini Yetersiz Hissetmenin Tesellisi: Montaigne

Montaigne (1533-1592) çok okurmuş, dev bir kütüphanesi varmış. Evinin tavanında çeşitli özlü sözler yazılıymış.

“Okumak beni çekildiğim bu inzivada avutuyor; hem aylaklığın ağırlığından hem de sohbetleriyle canımı sıkan misafirlerden kurtarıyor. Eğer çekilen acı, altından kalkılamayacak kadar ağır değilse okumak acının açtığı yaraları da iyileştiriyor. Tatsız düşüncelerden kurtulmak için tek yapmam gereken kitaplara başvurmak” diyor.

Okumayı çok sevse de bu konuda kendisini zorlamaktan hoşlanmıyor:

“Öğrenme aşkıyla bile olsa, aklımı zorlayıp kendimi hırpalamam; öğrenilecek şey ne kadar değerli olursa olsun, fark etmez. Kitaplardan tek beklentim bana keyif vermeleri, düzeyli bir biçimde bana hoşça vakit geçirtmeleri… Okurken zor paragraflarla karşılaşırsam asla bunlar yüzünden tırnaklarımı yemem, biraz kendimi zorlarım, olmadı orayı atlar okumaya devam ederim.”

Montaigne, kitap yazmaya karar veriyor ama ne yazacağını bilmiyor. Büyük kütüphanesine bakıp hepsinden farklı bir şey yazmak istiyor:

Geçen hafta bahsettim. Bkz: Denemeler | Montaigne

Gerçekten de farklı oluyor, çünkü o güne kadar yazarlar kendileriyle ilgili bir şeyler yazmaz, bu konuda çekingen davranırlarmış.

Kırık Bir Kalbin Tesellisi: Schopenhauer

Schopenhauer (1788-1860) diyor ki:

“Bugün kötü, yarın daha da kötü olacak ve en kötüsü olana dek de bu böyle sürüp gidecek.”

Karamsar biri.

“Bu dünya sevgi dolu bir yaratıcının değil, varlıklara, ıstırap çektiklerini görmek için can veren şeytanın eseriydi. Bütün gördüklerim bu düşünceye işaret ediyordu; sonunda bunun doğru olduğuna inandım

Sen sanki çok sevgi dolusun!

Bkz: Aşka ve Kadınlara Dair | Schopenhauer

Bu karın ağrısının sebebi belli; kadınlar tarafından reddedilmek.

“Hepsinden çok hoşlandım ah bir de beni isteselerdi.”

Filozof, kadınlar çok şöyle böyle diye düşünse de evlenmeye can atıyor. Kırk üç yaşındaki Schopenhauer, on yedi yaşındaki güzel ve neşeli bir kızdan hoşlanıyor. Ama yine red yiyor.

Hatta çok acıklı bir sahneden bahsediyor kitap:

“Bir sandal partisinde, kızı etkilemeye çalışan filozof ona gülümseyerek bir salkım beyaz üzüm uzatır. Flora, günlüğünde bu olaydan şöyle söz eder: Üzümleri yemek istemedim. Yaşlı Schopenhauer onlara dokunduğu için midem bulandı.”

Ondan sonra benim gözümde canlanan sahnede Schopenhauer tenhaya çekilip eline kalem ve defter alır, öfkeyle yazmaya başlar, kadınlar çok bok gibi, ne biçim kadınlar, pis boklar, nefret ediyorum hepsinden nefret.

Zorluklar Yaşamanın Tesellisi: Nietzsche

Nietzsche (1844-1900) “Beni öldürmeyen acı güçlendirir” diyor ve acı güzellemesi yapıyor.

Başlarda Schopenhauer’e hayran olsa da sonra zamanla ona sırt çeviriyor.

Mutluluğa ulaşmak için acıdan sakınmak değil, acıyı bir basamak olarak görmekten bahsediyor. İnsan hayatındaki olumlu şeylerin ancak olumsuzluklar sayesinde, manevi tatminin de ancak zorluklar sayesinde elde edilebileceğini söylüyor. Çekilen acılar bilgece yorumlanırsa işe yarar diyor.

Alkol kullanmıyor Nietzsche. Acıdan kaçınmak için alkole sığınmayı doğru bulmuyor.

Yaptığı bir iki evlenme teklifi reddediliyor. “Artık hiç kendime güvenim kalmadı. Duyduğum her şey insanların benden hoşlanmadıklarını düşündürüyor” diyor.

Yaa deme öyle.

Nietzsche hayatının son yıllarında akli dengesinde sorun yaşıyor, deliriyor tabiri caizse.

(Bkz: 90 Dakikada Nietzsche | Paul Strathern)

Felsefenin Tesellisi

Önce “Felsefenin Kısa Tarihi”, ardından bu okunursa var ya, o la laaa, tadından yenmez.

Alain de Botton’un bir kitabını daha okumuştum; “Ateistler İçin Din” O da güzel bir derleme idi.

Saygılar,
Hülya Erarslan

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

No Comments

Cevap Yaz

Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
Girne Antik Liman
Girne Antik Liman
Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan