Patikli Seyyah

Jozani | Tanzanya’yı Keşfediyoruz

15 Nisan 2021

Yazı: Jozani | Tanzanya’yı Keşfediyoruz | Yazan: Pelin Öncüoğlu Işık


Jozani Ormanı | Kırmızı Colobus Maymunu

 

İndeks

Birinci Bölüm: Dar es Salaam
İkinci Bölüm: Stonetown
Üçüncü Bölüm: Jambiani
Dördüncü Bölüm: Jozani
Beşinci Bölüm: Mnemba Adası
Altıncı Bölüm: Matemwe ve Nungwi Plajları

 
 

Jozani

Jambiani’de ikinci güne uyandığımızda suları 4 km kadar okyanusa doğru çekilmiş bulduk. Güzel bir kahvaltının ardından çekilen suların, resifin üzerinde geride bıraktıklarını keşfetmek için yürüyüşe çıktık. Amacımız Zanzibar’ın meşhur deniz yıldızlarını görmekti.

Yazı: Jozani | Tanzanya’yı Keşfediyoruz | Yazan: Pelin Öncüoğlu Işık


Çekilmiş suları ile Jambiani Plajı

Önümüzde okyanustan önce, boylu boyunca uzanan resif sabah güneşinin altında pırıl pırıl parıldıyordu. Resifin okyanusa kavuştuğu yere doğru yürüyebildiğimiz kadar yürüdük. Yürürken çekilmiş suların üzerinde kadınların bir şeyler topladığı dikkatimizi çekti. Onları rahatsız etmemek için sadece uzaktan bakmaya hatta bakmıyormuş gibi yapmaya çalıştık. Sonunda anladık ki suyun içine bir nevi tarlalar yapmışlar. Kareler ve dikdörtgenler oluşturacak şekilde belli aralıklarla kuma tahta çubuklar batırıp ve bu çubukların arasına ipler germişler. Sular yükselince bu iplerin üzeri yosun tutuyor, bazı büyük yosunlar ve başka deniz canlıları bu iplere takılıyor. Sular çekildiğinde ise hasır küfelerini sırtlanmış kadınlar iplere takılanları topluyorlar.

Deniz tarlalarında çalışan bu çiftçiler rengarenk başörtüleri ve elbiseleri ile bembeyaz kumların üzerinde harika manzaralar oluşturan küçük kara lekeler gibiydiler. Fotografik görüntülerin tadını çıkartıp bize arzu ettiğimizden fazlasını sunan Jambiani plajındaki otelimize veda ediyoruz.

Bir sonraki durağımız Jozani Ormanı.

Vaktimiz 1 hafta gibi kısıtlı bir süre olduğu için seyahatimizi suların çekilme ve yükselme saatlerini dikkate alarak planlamıştım. Suların yükselmesine daha saatler vardı. Biz de bu süreyi bir sonraki konaklama noktamıza seyahat ederek ve yol üzerinde Jozani Ormanına uğrayarak geçirecektik.

Yazı: Jozani | Tanzanya’yı Keşfediyoruz | Yazan: Pelin Öncüoğlu IşıkZanzibar adasında her nerede kalıyorsanız kalın katılabileceğiniz pek çok tur var. Bunlardan bazıları fazla turistik ve bizim anlayışımıza göre biraz gereksiz. Ama yine bizim bakış açımıza göre Jozani Ormanı mutlaka görmeniz gerekenler arasında. Turlar sizi otelinizden alıp otelinize bırakıyorlar. Bu sebeple arabasız seyahat edenler için biraz daha konforlu olabilir. Fakat bizim gibi altınızda arabanız varsa bir tur üzerinden ayarlama yapmanıza hiç ama hiç gerek yok. Keza Jozani Ulusal Ormanı’nın içinde dolaşabilmek için parkın resmi rehberlerinden tur almak zorundasınız. Dolayısıyla siz başka bir tur şirketi üzerinden tur ayarlasanız da aynı rehberlerle tur yapacaksınız. Aslında otelinizden ayarladığınız tur firması aracı olduğu için sizden normal tur fiyatının üzerinde ekstra bir ücret alacaktır. Bu yüzden şayet arabanız varsa parka bizzat gelip tura katılmanızı öneririm.

Jozani Park, Zanzibar adasında endemik bir cins olan Kırmızı Colobus maymunlarını görebileceğiniz tek yer.

Adada, özellikle Jozani Yağmur Ormanı’nda sayıları 1000 civarında. Ayrıca Jozani ormanı bolca siyah beyaz Colobus maymununa da ev sahipliği yapıyor. Siyah beyaz Colobus maymunlarını Afrika’nın pek çok yerinde bulmak mümkünken kırmızı başlı Colobus maymunları sadece Zanzibar adasındaki yağmur ormanlarında yaşıyorlar.

Turun başlamasını beklerken ormanın girişinde ve oturduğumuz bankların etrafında da pek çok Colobus maymunu gördük. Şayet para vermek istemiyorsanız ormanın girişine gelip biraz buralarda oyalanmanız da bu ufak tefek sevimli maymunları görmenize yetecektir.

Rehberimizin önderliğinde turumuz, araçlarımızla ormanın içlerine kadar ilerledikten sonra başladı. Colobus maymunlarının en yoğun olduğu ormanın bu iç kesimlerinde yürüyüşe başladık. Colobus maymunları pek de vahşi olmayan bir tür. Etraflarında dolanıp fotoğraf çeken turistlere karşı pek de çekingen davranmıyorlar. Pek çok maymun akrabalarına nazaran oldukça yavaş ve sakin hareket ettikleri için bizlere onları fotoğraflamak için bolca fırsat verdiler.

Asya’da gördüğüm maymunların aksine sürekli yemek isteyen, peşinizi bırakmayan hatta bir müddet sonra sizi usandıran ve zaten büyük ihtimalle bir şeylerinizi çalan maymunlara hiç benzemiyorlardı. Oldukça sakin, kendi hallerinde ama meraklı gözleriyle bizleri izliyorlardı. Tur boyunca pek çok maymun ailesini yakından tanıma fırsatımız oldu. Turumuzun sonuna doğru bir grup genç biyologun araştırmaları için maymunların dışkılarını yere düşmeden havada yakalama mücadelelerine şahit olmak ise ayrıca ilginç bir deneyimdi.

Turumuzu Mangrov ormanında bitirdik.

Yüksek gelgitlerin olduğu coğrafyalarda görülen Mangrov Ormanları, gün içinde sürekli değişen su seviyeleri yüzünden, ağaç köklerinin toprak altında kaldıkları alanın yer değiştirmesiyle ağaç köklerinin su yüzeyinde gelişmesiyle oluşan bir çeşit su basan ormanıdır. Su yüzeyinde duran bu aşırı gelişmiş kökler ağaçların sanki biraz sonra yürüyüp gideceklermiş gibi gözükmesine sebep oluyor. Köklerini de yanlarına alıp gezintiye çıkacaklarmış gibiler.

Turun bitimiyle birlikte aracımızla ormanın içinden geçen oldukça bozuk patikalardan geri döndük. Yol o kadar çok çukur ve yükselti ile doluydu ki önümüzdeki araç ve ardından da bizim arazi aracımız ilerlerken zorlandı. En nihayetinde yolu bitirip parkın girişine, asfalt yolun başladığı yere çıkınca bir sonraki durağımız olan Pwani kumsalına doğru yola koyulduk.

Fakat bu maceralı orman sürüşünün bize bir süprizi vardı. Yola koyulduktan kısa bir süre sonra, kiraladığımız aracın lastiğinin inmeye başladığını farkettik.

Zanzibar adasında anayollar dışında kalan yolların çok azı asfalt, çok çok azı engebesiz ve arabalar için konforlu. Bu sebeple araba kiralıyorsanız arazi aracından başka birşey düşünmemelisiniz bile. Fakat arazi aracınıza rağmen çoğu zaman ulaşımda zorluk çekebilirsiniz. Keza GoogleMaps’de yol diye gösterilen çizgilerin çoğu aslında büyük hendekleri ve tepeleri olan oldukça bozuk toprak yolumsular. İyi bir şöfor değilseniz zaten bizim için ters trafik akışında böyle bir maceraya girmenizi asla önermiyorum. Eşim çok iyi bir şöfor olduğundan bu yollarda seyahat etmek iyisi ve kötüsüyle bizim için tatlı birer macera olarak hatırımızda kalacak.

Lastiğimizin inmeye başladığını farkettiğimizde yavaşlayıp bir lastikçi bulmaya çalıştık. Yol boyunca yer yer 10’ar 15’er haneli ufak yerleşim yerlerinden geçiyorduk. Tuğla ve beton derme çatma evlerin üzerinde en ucuz malzeme olan alüminyum çatılar ve zaman zaman da saman çatılar kullanılmıştı. Hemen hemen her evin önünde rengarenk çamaşırlar asılmış, önlerinde koşuşturan birkaç çıplak ayaklı çocuk ve kucaklarında kara gözlü, kara yüzlü bebekleri ile birbirleri ile sohbet eden kadınlar vardı.

Sonunda önünde lastikler olan derme çatma bir dükkan görünce durduk. Kafasında adaya has bir fes olan bir adam yanımıza gelince derdimizi anlattık.

Ben biraz hava almak ve hemen lastikçinin yanındaki yerel marketin önünde oturan çocuklara katılmak için arabadan indim. Küçücük, rafları neredeyse bomboş bir marketin önünde birkaç sandalye ve bir büyük ağaç kütüğünün üzerine oturmuş bir sürü küçük çocuk marketin önünde duran ara sıra görüntüsü kayan tüplü bir televizyondan Kore filmi izliyorlardı.

Çocuklardan yaşları biraz büyük olanlar meraklarına yenik düşüp tamirciye gelmiş bu aracın yanına gittiler. Tamirci ile turist adamın konuşmalarını dinlemeye başladılar. Ben de usulca çocuklara yaklaşıp aralarına oturdum. Üstleri başları dökülen 6-7 yaşlarındaki çocuklar yanlarına oturan bu beyaz kadına karşı epey ilgi duymuşlardı. Bir yandan benim üzerimdekilere bakıyorlar, bileziklerimi elliyorlar, kimi saçlarıma elliyor, ayakkabılarıma bakıyordu ama bir yandan da ilgileri kayan ekrandaki Kore filminde idi. Sanki ikimiz arasında seçim yapamıyor gibi bir halleri vardı. İlgilerini televizyon ve benim aramda bölüştürüyorlardı. Elleri bileziklerimi yoklarken gözleri ekranı takip etmeye devam ediyordu.

Latiğimize devasa bir çivi batmış. Lastikci ve eşim çiviyi çıkartıp fitil takarak lastiği tamir etmişlerdi. 3 TL kadar bir para ile işimizi halletmiştik. Bu işten artan ufak bir parayı da benimle birlikte Kore filmi izleyen çocuklardan birine verdik. Bir anda çocuklar neşe içinde marketin tezgahına üşüştüler. Zaten boş market raflarında duran birkaç cipsi, çikolatayı alıp keyfini çıkartmaya başladılar. Masum dünyalarına kısa bir süreliğine konuk olduğumuz gözleri pırıl pırıl parıldayan çocukları tüplü televizyonun karşısında, Kore filminin başında bu sefer ellerinde birkaç parça çikolata ve cips ile bırakıp adanın bize sunacaklarını keşfetmek için yolumuza Matemwe plajına doğru devam ettik.
 
 

Devamı için tıklayınız.

 
 
Pelin Öncüoğlu Işık
 
 

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

No Comments

Cevap Yaz

Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
Girne Antik Liman
Girne Antik Liman
Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan