Portakal Çiçeği

En Tonton Çift

26 Temmuz 2021

Yazı: En Tonton Çift | Yazan: Sıla Malik

Bugün sizlere hayatımda gördüğüm en tatlı çifti anlatacağım. Şükriye & Kazım ŞAHİN.

Çok sevdiğim, anneannem ve dedem.

Bu sene çok özel onlar için. 60. evlilik yıldönümleri. Onların hikayesini ve karakterlerini hem ölümsüzleştirmek hem de sizlerle paylaşmak istedim. Zira bu pamuk yürekli iki insanı yaşatabilmek ve isimlerini daima anabilmek istiyorum.

Anneannem ve dedemin arasında birer yaş var. Dedem 1943, anneannem 1944 doğumlu. İkisi de Isparta’da doğup büyümüşler.

Yolları daha çok küçüklerken kesişmiş aslında.

Anneannem, babasını, annesi ona altı aylık hamileyken kaybetmiş, babasının ailesi ne annesiyle ona ne de ölen oğullarına sahip çıkmamış. Hiç göremediği babasının mezarının yerini bile bilmez anneannem.

Anneannem çocukluk ve gençliğinin hemen hemen hepsini dedesinin yanında geçirmiş. Maalesef annesi onu okula göndermemiş. Okuma yazma bilmemek hep yakındığı bir durum.

Bu sırada dedemin annesi genç yaşta vefat etmiş. Nasıl olduysa dedemin babasıyla anneannemin annesini buluşturan hayat onları üvey kardeş yapmış. Ama onlar bırak beraber büyümeyi, birbirlerini bile zor görmüşler büyürken. Fakat evlilik çağına geldiklerinde birbirlerini beğenerek evlenmişler. Anneannem çok güzel, alımlı bir genç kadınmış. Dedem de kara yağız delikanlı. Evlendiklerinde dedem 18, anneannem 17 yaşındaymış.

Evliliklerinin birinci yılının ardından büyük teyzem Sema dünyaya gelmiş ve aynı zamanda dedem askere gitmiş.

Anneannem hâlâ o dönemin zorluklarını anlatırken yaşar.

Teyzem bağışıklığı düşük bir çocukmuş, uzun süre hastanelerde yatmış. Dedemin yokluğunda, genç yaşında dik durmayı başarmış anneannem.

O zamanlar köyde, taş evleri varmış. Hatta ortanca teyzem Selma ve annem Hatice de o eve doğmuşlar.

Selma teyzem ve annemin arasında bir yaş var. Ailenin ikiz gibi didişen çocukları onlarmış. Büyük teyzem ve anneannem halı dokurlarmış. Sema teyzemin en büyük keyfi mum ışığı ya da gaz lambasının ışığında kitap okumakmış.

Üstte de belirttim. Anneannem ve dedem aslında üvey kardeşler. Bir ortak kardeşleri var. Havva Hala. Küçükken bu bağlantıyı anlamakta güçlük çekerdim. Şimdi ilk defa duyanlar aynı zorluğu çekiyorlar 😊

Dedem hem köy işlerini yürütmüş hem de devlet hastanesinde personel olarak çalışmış. Döneminde ve emekliliğinden sonra bile bıraktığı itibar ve saygınlık o kadar etkiliyor ki beni. Herkesin ya Kazım Amca’sı ya da Kazım Dede’si. Annem ilkokuldayken şehir merkezindeki kooperatifin yaptığı evlere, Sağlık Evleri’ne taşınmışlar. Çocukluğumun en güzel zamanları o sitede geçti benim. Yine anlattığım iki güzel insan sayesinde.

Anneannem çok zeki ancak oldukça da duygusal bir kadın. Hemen gözleri dolabilir, sizin derdinizi kendi derdi gibi sahiplenir, rahat etmeniz için her şeyi düşünür. Okuma yazma bilmemesine rağmen hesap işlerinde üstüne yoktur. Hatta dedem bile bu konuda kendinden çok ona güvenir. Her zaman bir acil durum bütçesi vardır. Dedem boşuna “Benim bankam” demiyor ona.

Bu çift hakkındaki özel ve zarif birkaç detaydan bahsetmek istiyorum sizlere.

Dedem hiçbir zaman anneannemi kendinden aşağı görmemiş, aksine saygı ve sevgiye dayalı bir yaklaşımı vardır her zaman. Anneannem ailenin çevip çevireni. Onlar didişmeden edemeyen ancak yalnız kaldıklarında telefonla her gün mutlaka konuşan, konuşurken seslerini özellikle yumuşatan bir çift.

Dedem köye yeni bir ev yaptıktan sonra pek bir yerlere gitmek istemez oldu. Biz torunlarına “Anneannenizi yolluyorum yanınıza. Ben de son bir hafta gelirim” sık söylediği mottosudur. Tahmin ettiğiniz üzere anneannem onsuz yapamadığından o da bir haftadan fazla yalnız kalamaz.

Tartışmaları bile bir değişiktir bana göre. Anneannem daha çabuk sinirleneni bu ilişkinin. Eğer dedeme kızdıysa söylenmeye başlar, dedemse anneannemin bu hallerine gülerek, ıslık çalarak sakinleşmesini bekler.

Dedemin peygamber sabrı vardır. Onu sinirli görmek zordur ancak sinirlendiğinde anneannem bile tek bir yorum yapmaz. Dedemin haklılığının farkındadır çünkü.

Anneannem insanlarla iletişimi çok iyi biridir. Özellikle dezavantajlı insanlarla iletişimde. Köydeki konuşma engelli tanıdığımızın rahatça sohbet edebildiği tek kişidir anneannem. Onu gördüğünde hemen yanına gelir, hareketlerle uzun bir sohbete başlar. Bizler ne konuşulduğunu çözemeyiz fakat daha sonra tüm havadisleri anneannemden alırız.

Bu durumu daha da pekiştirmek için ufak bir anımı aktarmak isterim:

Ben yaklaşık beş yaşındayken çıktığımız boğaz turunda yanımızda oturan Japon turistlerin bana olan ilgisinin ardından ailece iletişim kurmaya çalıştık. Annemler İngilizce anlaşmaya çalışıp, nasıl anlatabiliriz diye düşünürken anneannem onlara başka bir şehirden geldiklerini, üç çocuğunun olduğunu, şu an ortanca ve küçük kızının yanında olduğunu, benim en küçük torunu olduğumu anlatmıştı bile.

Hatta onların tur gemisiyle İstanbul’a geldiklerini, fotoğraf çekmeyi sevdiklerini ve o zamanlar yapımına yeni başlanan Marmaray hattını merak ettiklerinden Marmaray’ı işaretlerle nasıl anlattığını bir bir söyledi.

Onun sayesinde o gün çekilen fotoğraflarımız aylar sonra Japonya’dan İstanbul’a postalandı. Ancak maalesef bağlantımızı kaybettik o tatlı Japon aile ile.

Dedemin de ondan aşağı kalır yanı yoktur. Küçücük çaydanlığa demlediği çayı ve yoldan geçen bir tanıdık varsa mutlaka onu çağırır, çayını çorbasını paylaşır.

Varsa vardır, yoksa yoktur. İkisi de yalanı sevmez. Torunları, çocukları hep birlikte toplandığımız günleri “bayram” kabul ederler. Biz hangi takımlıysak o takımlı olur, istediğimiz bir şeyi yapmak için can atarlar.

Dile kolay tam 60 yıldır evliler.

Bize bırakacakları maddi olarak çok fazla varlıkları olmasa da her torunları için ayrı diktikleri kiraz ağaçları, evlerinde edindiğimiz anılar, köy meydanına diktikleri 61 yaşındaki çam ağaçları, sevildiğimizi hissettiren öpücükler, sohbetler, imrenerek ve müthiş saygı duyduğumuz bir hayatları var.

Şimdi yaş almışlığın tontonluğunda, gencecik ruhlarıyla, çağdaş fikirleriyle bizleri şehirdeki ve köydeki evlerinin ardında bekliyorlar. İyi ki bekliyorlar. Daha uzun yıllar da beklemeye devam edecekler, umarım.

Anlatmak isteyip anlatamadığım daha birçok detayıyla, duyulmaya değer gördüğüm çifti anlattım sizlere.

Söz uçardı, yazı kalacak. Onlar burada yaşayacaklar, daima.
 
 
Sıla Malik
 
 

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

No Comments

Cevap Yaz

Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
Girne Antik Liman
Girne Antik Liman
Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan