Ay Işığı Yolcusu

Faşizm | 5

12 Ekim 2021

Yazı: Faşizm | 5 | Yazan: Atakan Balcı

 

İndeks

Faşizm: Birinci Bölüm
Faşizm: İkinci Bölüm
Faşizm: Üçüncü Bölüm
Faşizm: Dördüncü Bölüm
Faşizm: Beşinci Bölüm

 
 

“Dört yanımız kan içinde
Bir tabut gibi hücrede
Sabah, akşam, gündüz, gece
İşkencede…”

 
Diyordu 12 Eylül’ün yasaklı ozanlarından biri. Bilmem Mahsunî mî, Âşık İhsânî mi, Zamanî mi, Âşık Ferhat mı, Ozan Şahturna mı, Şahsenem Bacı mı? Ses yükseltenler oldu her zaman faşizme karşı; ancak “Evet” diyenler, “Yetmez” diyenler hep daha kalabalık, yığın yığın! Ve unutur yığın çektiği acıları değilse de, nedenlerini. Yeniden gelir faşizm farklı adlarla, kanar da kanar kalabalıklar. Faşizm tekçiliktir, kolaycılıktır faşizmi ayağa kaldıranlar yönünden. Çekilen acılar hiç de kolay gelmez ve faşizme destek verenler, “Evet” diyenler, “Yetmez” diyenler acı çekmenin dışında kalmaz. Ne demişti Martin Niemöller:

“Naziler komünistler için geldiğinde sesimi çıkarmadım; çünkü komünist değildim. Sosyal demokratları içeri tıktıklarında sesimi çıkarmadım; çünkü sosyal demokrat değildim. Sonra sendikacılar için geldiler, bir şey söylemedim; çünkü sendikacı değildim. Sonra Yahudiler için geldiler, sesimi çıkarmadım, çünkü Yahudi değildim. Benim için geldiklerinde, sesini çıkaracak kimse kalmamıştı.”

II. Paylaşım Savaşı (ya da II. Dünya Savaşı, nasıl adlandırıyorsunuz?) sürecinde çok sayıda din görevlisinin ve hattâ kurumsal olarak kiliselerin faşizme destek verdiği bir ortama karşı söylemişti bir ilâhiyatçı olan Niemöller bu sözü.

Faşizm’in dayandığı temelle ilgili iki önemli görüş var.

Upton Sinclair, Lev Troçki, Lev Nikoloyeviç Lenin gibi çok sayıda düşünürün faşizmi kapitalizme dayandırdığını anımsamalı bu noktada ilk önce. Lenin ve Atatürk’ün dönemlerinde Benito Mussolini kurucusu sayıldığı “faşizm” ideolojisini uygulamaya dökmemişti henüz. Fakat Ulu Önder’in “kapitalizm”le ilişkili şu sözü, tam da faşizmin Avrupa’da ayak seslerinin artık ağır ağır da olsa kendini duyurmaya başladığı dönemde söylenmiş olması bakımından özellikle, önemlidir.

“En büyük düşman, düşmanların düşmanı, ne falan ne de filan millettir. Bilâkis bu, âdetâ her tarafı kaplamış ve saltanat hâlinde bütün dünyaya hâkim olan kapitalizm âfeti ve onun çocuğu olan emperyalizmdir.”
 

Emperyalizm

Emperyalizm kavramı, Türkçe adıyla “sömürgecilik”, yeryüzünde büyük erk/kudret iyesi olan bir devletin veya en azından devlet boyutunda olan bir örgütlenmenin, zayıf gördüğü veya halkını türlü oyunlarla birbirine düşürdüğü bir ülkenin/ülkelerin yer altı ve yer üstü kaynaklarını, yiten canlar pahasına da olsa, kendine alması ve açıkçası “çalması”dır.

Aklıma Kurtuluş Savaşı dönemi İstanbul’undan (ki Cumhuriyet o kentin Türkçe olan “İstanbul” adını resmîleştirmiştir. Osmanlı paralarının üzerinde bile, Cumhuriyet öncesinde tabiî, başkent adı olarak “Konstantiniyye/Konstantinapolis” yazar.) İngiliz askerlerince İngiltere’ye kaçırılmak üzere taşınan ve Fatih’in İstanbul’u alırken kullandığı savlanan o koca Şâhî topun fotoğrafı geliyor.

Kapitalizm ise sağı solu ayıran en önemli öğe, Kemalizm’de de var olan “Devletçi” belki daha kapsayıcı bir sözle “Kamucu” ekonomi sisteminin, genel olarak “Devletin ekonomi üzerinde söz ve kontrol iyesi olduğu sistem” olarak bilinen sistemin karşıtı, serbest piyasa ekonomisini temel alan sağcı ekonomik sistemdir.

Kamucu ekonomik sistemde, örneğin, yurttaşları zora sokacak yüksek zamlar yasakken, kapitalist sistemde rekâbet temel alınır ve devlet kimin hangi ürüne ne kadar zam uygulayacağına karışmaz. Doğal olarak konu bu örnekten oluşmuyor yalnızca ama başlangıç düzeyi için en kısa örnek bu olur sanırım.

Faşizm’in kurucusu olan Mussolini ise Faşizm’in temel dayanağı için şöyle diyor:

“Faşizm dinsel bir konsepttir.”

Burada ne dediği kadar ne demediği de önemli. Ülkesi İtalya, Katolik-Hristiyan’dır ve “Katolik” veya “Hristiyan” demiyor, “dinsel” diyor. “Neden?” diye düşünmeli. Korsika asıllı Fransız lider Napolyon Bonapart neden İtalya’da Katolik, Mısır’da Müslüman gibi davrandıysa yaşadığı dönemde (Eh, o inançlara yakın göstermiştir en azından kendini) o yüzden.

Faşizm dayatır, düşünce özgürlüğü yoktur, inanç özgürlüğü yoktur ve yığın kendi etnisitesinin, düşüncesinin, inancının ululaştırıldığına inanır kökten bir biçimde, içindeki kuşkuları da linçlerle giderir.

Faşizm’in karşıtı çok seslilik, çok renklilik; çözümü ise saygı ve empatidir, kendini farklı olanın yerine koymaktır. Ulu Önder çözüm konusunda uzun süre önce umudunu ve düşünce yönünü açık biçimde ortaya koymuştur tüm varoluş için:

“Mazlum milletler, zâlimleri bir gün mahv ve yok edecektir. O zaman Dünya yüzünden zâlim ve mazlum kelimeleri kalkacak, insanlık kendisine yakışan bir hâle mazhâr olacaktır.”

Faşizm’i de kastederek/kasta ekleyerek, son sözü yine Ulu Önder’e bırakmalı sanırım:

“Sömürgecilik ve emperyalizm yer yüzünden yok olacak ve yerlerine milletler arasında hiçbir renk, din ve ırk farkı gözetmeyen yeni bir âhenk ve işbirliği çağı geçecektir.”

Sevi ve ışık ile!
 
 

…SON…

 
 
Atakan Balcı
 
 

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

4 YORUMLAR

  • Yanıtla Şen Sevgi Erişen 14 Ekim 2021 at 02:57

    Çok iyi ve etraflıca anlatmışınız faşizmi, nasıl olduğunu tutunup geliştiğini bir toplumda. Ekonomide, düşünce özgürlüğünde ve dinsel baskılarda var oluyor ancak. Hâlâ ülkemizde ulaşamadığımız ve giderek büyüyen gelir eşitsizliği, faşizmin nefesini her an ensemizde hissettiriyor. Zaman zaman da kendini çeşitli kılıklarda gösteriyor maalesef.

    • Yanıtla Atakan Balcı 14 Ekim 2021 at 12:49

      Boğuyor kişi olanı, gerçekten soluk almak, her anlamda, çok zor oluyor bazen faşizan bir ortamda.

  • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 14 Ekim 2021 at 13:23

    Muazzam bir yazı dizisi oldu Atakancım. Bilgine, aktarım gücüne ve cesurca konuşan yüreğine sağlık 👏🏻💯👏🏻

    • Yanıtla Atakan Balcı 14 Ekim 2021 at 18:20

      Hemen herkesin bildiğini düşündüğü ve fakat gerçek anlamıyla ve tüm yönleriyle çok az bilinen bir konu. Çok teşekkür ederim güzel yorum ve dileğin için canım!… 🙂

    Cevap Yaz

    Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
    Girne Antik Liman
    Girne Antik Liman
    Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan