İndeks
Faşizm: Birinci Bölüm
Faşizm: İkinci Bölüm
Faşizm: Üçüncü Bölüm
Faşizm: Dördüncü Bölüm
Faşizm: Beşinci Bölüm
“Kâbuslar ancak uyanırsan biter” diyor bir dizi film karakteri. Yaşamımız birer dizi filmden daha masalsı (ama kötücül) ve çok daha tedirgin edici. Bu filmin böyle sürmesi, rollerini tam da senaristlerin istediği gibi oynayanların, onların istediği gibi baş eğen veya tam da onların istediği gibi/istediği biçimde baş kaldıranların suçu. Karabasanlar ancak uyanırsak biter. Hâlbuki bizleri derin uykulardayız.
Kaç yıldır; 20, 40, 41?
Kim başlatmıştı?
Reagan, Thatcher, bilmem kim bin Suud?…
Kenan Evren, Pinochet, Franco?…
Yavuz ile İdris-i Bitlisî? (Hani şu Bitlisli değil de Tahran civarından olup bir çok kimseye ısrarla ülkem kimsesiymiş gibi anlatılan kimse.)
Kim öldürdü Şehzâde Mustafa’yı?
Niye bağlandı Celâlî bu denli Şehzâde Mustafa’ya?
Şimdiki adı Diyarbakır, Türkçe söylenmiş olan adı Kara Amed olan kentin adına ister Kürtçe deyin ister Persçe “Diyâr-ı Bekr” adını kim koydu? Kara Amed’in ortalama beş yüz Türkmen köyü (Alevî, Maturûdî) nereye gitti Diyâr-ı Bekr olunca ve nereden türedi bir anda onca Eşârî?
Peki Celâlettin Harzemşah’ı öldürecebilecek orandaki Zazalar, Süryâniler, Ezîdiler?…
Peki Urartuca’nın, Hurrice’nin, ki Anadolu’da uygarlık kurmuş çok eski toplulukların dilleridir, torunları olan Çeçence, Inguşça var mı yerli diller olarak, örneğin Van’da, ki Urartuların odağıymış bir zamanlar. Nereye gitti o Türkler, Zazalar, Çeçenler, Arâmî’ler?
Bu da bir tekçilik değil mi? Tekçilik faşizmin en ayırdedici özelliği değil mi? O kadar eskiye mi uzanıyor yeryüzünde faşizm, Urartulara kadar?
Evet, o kadar eskiye uzanıyor yeryüzünde faşist saplantılar.
“Faşizm” sözcüğü Roma İmparatorluğu’na kadar uzansa da bu etnik toplulukların çoğunun ortadan, dil yönünden, kalkması (bir çoğunun bütünüyle, bir bölümünün belli bir coğrafya içinde) 2900 yıl kadar önceye, Eski Yunan sömürgeciliğine değin uzanıyor.
Türkiye topraklarında Yunanlılar, Ege kıyılarında, Büyük İskender’in komutanlarından birince kurulmuş az sayıda yerleşim dışında, aslâ yerli bir topluluk olarak yaşamadılar. Peki ülkemizde konuşulan, “Rumca” dediğimiz ve aslında Yunanca’nın farklı şive veya ağızları olan diller nereden çıktı? Rumlar ülkemizin yerlisi değil mi? Tabiî ki yerlidirler ancak her bolgenin Rumu farklı bir etnik soydan gelir ve Ege Rumları dışında hiçbirinde Yunan soyundan iz yoktur.
Kimin hangi soydan geldiği, neye inandığı yalnızca faşistler için önemlidir. Geri kalanlar için, kişi olmak/olabilmekten, vicdandan daha değerlisi yok. 2900 yıl önce ülkemiz Yunan işgaline uğradı ve işgal 600 yıl sürdü. Yunanlılar bu topraklara o süreçte, sözünü ettiğim ayrıntı dışında, hiç yerleşmediler. Yunanca’dan başka tüm diller yasaklandı ve şimdi “Rum” dediğimiz Yunan olmayıp Yunanca konuşan topluluk ortaya çıktı. Kim bilir ne acılar çekildi? Değer miydi?
Sevi ve ışık ile!…
No Comments