İletişimde her zaman çok büyük bir önemi olan ilk izlenim, hayat hızlandıkça daha da önem kazanıyor. Daha doğrusu, ilk izlenim oluşturma süresi kısalıyor. Herkes çok daha kısa sürede, çok daha fazla şey anlatmak zorunda artık. 20 yıl öncesine kadar, ilk izlenimin 15-20 dakika içinde oluşturulduğu konuşulurdu. Sonra bu süre, 3-5 dakikalara indi. Günümüzdeki birçok araştırma ise ilk izlenimin birkaç saniyede oluşturulduğunu gösteriyor.
İlk izlenim, çoğu zaman ikinci bir şansın olmadığı bir alan çünkü aslında birey ilk izlenimde, o ilk saniyelerde, kendisiyle ilgili bir ön yargı oluşturulmasını sağlıyor ve Albert Einstein’ın dediği gibi “Ön yargıları parçalamak, atomu parçalamaktan zordur.”
İlk izlenim aslında hayatın her alanında önemli ama bu önem en çok da iş dünyasında öne çıkıyor. İş görüşmeleri, yeni bir işe başlandığında çalışma ortamına ilk giriş, herhangi bir konuda birlikte çalışmak için yapılan toplantılarda ilk izlenimin ne kadar etkili olduğu herkes için aşikâr. Fakat sosyal hayatta da en az iş hayatında olduğu kadar önemli.
Güçlü Bir İlk İzlenim İçin Ne Yapılmalı, Ne Yapılmamalı
◦ Görüntü Yönetimi
Olumlu bir ilk izlenim oluşturabilmek için, aslında ilk yapılması gereken şey, insanın görüntüsüne önem vermesidir. Fakat görüntüye önem vermek demek bazen çok yanlış anlaşılabiliyor. Bazı bireyler, kıyafetlerine çok fazla yatırım yaptıkları zaman, sürekli takım elbise giydikleri zaman ya da her daim makyajlı oldukları zaman görüntülerini iyi yönettiklerini düşünüyorlar. Oysa ki görüntüye önem vermek bu değildir. İnsanın hem kendisinin hem de kıyafetlerinin her zaman temiz ve düzgün olması ayrıca bulunduğu ortama uygun olmasıdır önemli olan. Yapılan makyajın ise ölçülü olması şarttır. Mesela bir cenaze törenine çok makyaj yaparak giden bir birey çok olumlu bir ilk izlenim bırakmaz zihinlerde.
◦ Konuşma Biçimi ve İçeriği
İlk izlenim için ikinci önemli unsur da bireyin nasıl konuştuğudur. Konuşma tarzı ve ses tonununa dikkat etmek bu bağlamda çok önemlidir. Ne çok alçak sesle ne de çok yüksek sesle konuşmak doğrudur. Ortalama bir ses yüksekliği ile kelimelerin ağızdan net bir şekilde çıkacağı tarzda konuşmak çok çok önemlidir. Ayrıca sıklıkla argo konuşmak ve henüz yeni tanışılmış bir bireyle konuşurken hemen “siz”den “sen”e geçmek çok olumsuz bir izlenim oluşturur. Hitaplar çok önemlidir ve bu konuya çok dikkat edilmesi gerekir.
Konuşmanın içeriği de çok önemlidir ilk izlenimde. Henüz diyaloğun başında, olumsuz cümleler kuran; kişilere karşı olmasa bile, havalardan, trafikten, ortamdan sürekli şikayet eden bireyler olumsuz algılanırlar. Olumsuza odaklanan insanlarla kimse aynı ortamı paylaşmak istemez.
◦ Vücut Dili
Sözler kadar beden de çok şey anlatır. Bazen ağızdan olumlu cümleler çıkar ama beden bambaşka konuşur. Bireyin mimiklerinden söylediğinin tam tersi anlamlar çıkar. Mesela “kendime güveniyorum” derken mimikleriyle özgüvensiz duran, “neşeliyim” derken beden diliyle düşük enerjiyi temsil eden bireyler olabilir. İşte bu durum tamamen güvenilmez insan izlenimidir ve asla olmaması gerekir.
Bazı insanlar özünde öyle olmasa bile duruşlarında bir kibir barındırabilirler. Bu da çok dikkat edilmesi gereken bir durumdur çünkü ilk girdikleri ortamda küstah olarak etiketlenmeleri çok olasıdır.
Dengeli bir özgüven ve bunun hem sözlere hem bedene yansıması en olumlu ilk izlenimdir. Bu aslında en çok sahte olmayan, gerçek bir gülümseme ile kendini gösterir. Gülümsemenin içinde hem olumlu bakış açısı, hem sevgi ve saygı hem de özgüven vardır.
◦ Otantik Olabilmek
Olumlu ilk izlenim oluşturmaya çalışmak, insanları kandırmak demek değildir. Saniyeler içinde, kendini olduğu gibi ortaya koyabilmektir. Bunun için de mükemmel olmaya çalışmak doğru değildir. Kendin olabilmektir esas olan. Samimiyetten uzak olan her şey hemen belli olur ve dünyadaki en itici durumlardan biridir.
Kendisi olarak, karşısındakine saygı gösteren herkes, her zaman olumlu bir ilk izlenim bırakır.
Nalan Erpolat
No Comments