Yoldan Gelip Yola Gidiyorum

İçten Gelen Güzellik: Etki Çemberi

26 Eylül 2023

Yazı: İçten Gelen Güzellik: Etki Çemberi | Yazan: Elif Mert

Etki ve ilgi çemberi perspektifi. Bu konu her zaman ilgimi çekmiş ve bunun üzerine önce kendimi sonra da etrafımı gözlemlemişimdir. Stefan Covey’in Etkili İnsanların Yedi Alışkanlığı kitabı ile karşılaşınca ilgi ve etki çemberi üzerine yeniden düşünmek ve yazmak istedim.

Stefan Covey‘in kitabında geçen grafiğe göre hepimizin bir ilgi ve etki alanı var. İlgi alanımız daha çok trafik, hava koşulları gibi kontrolümüz dışında kalan konulardan oluşuyor. Etki alanımız ise tercihlerimiz, kendimizi geliştirmek istediğimiz için yaptıklarımız, düşüncelerimiz, davranışlarımız olarak belirtiliyor.

Kitabında ise Covey konuyu şöyle özetlemiş:

“Proaktif insanlar, çabalarına odak noktası olarak Etki Alanı’nı seçerler. Bir şeyler yapabilecekleri işlerin üzerinde çalışırlar. Enerjilerinin doğası pozitif, genişletici ve büyütücü olduğundan, Etki Alanları’nın da büyümesine yol açar. Diğer yandan reaktif insanlar, çabalarına odak noktası olarak İlgi Alanı’nı seçerler. Başkalarının zayıflıklarına, çevredeki sorunlara ve denetleyemedikleri koşullara odaklanırlar. Odaklandıkları nokta suçlayıcı davranışlara, reaktif bir dile ve gitgide artan bir mağduriyet duygusuna neden olur. O odaktan yayılan negatif enerji, bir şeyler yapabilecekleri alanların ihmaliyle birleştiğinde, Etki Alanları küçülür”.

Doğan Cüceloğlu da Savaşçı kitabında bu konuya değiniyor: Bireyin iki tane görünmez çemberi vardır. Merkezinde birey olmak üzere, birisi bireyin etki alanının sınırlarını, diğeri de bireyin ilgi alanının sınırlarını gösterir. Bireyin etki alanı; bireyin etkisinin olduğu konulardır. Örneğin işi, ailesi, çevresi, bağlı olduğu hobi grupları, ziyaret ettiği yerler gibi. Yani birey farkında olsun olmasın, kendisinin varlığının olayların akışına etki ettiği veya edebileceği alanlar etki alanında yer alır.

Tahmin edeceğiniz gibi bireyin ilgi alanı; bireyin etkisinin dışında kalan konulardır. Örneğin bir spor takımını takip etmek, siyasi liderleri araştırmak, konuşmak gibi. Birey ilgi alanındaki konularda etki sahibi değildir, sadece ilgi kapsamında kalır.

Konu birçok yazarın kitabına konu olmuş. Ben de etki-ilgi, aktif-pasif, düzen-kaos gibi bu kavramlar nasıl bir arada var olabilir ve zorunlu olarak nasıl birbirini tamamlar; bunları açıklamaya çalıştım.

Bireysel gelişimimiz, tekâmül yolculuğumuz etki alanını genişletmekle mümkün olur. Tekamül etmek ise bir kişinin bir olay karşısında olgunlaşması veya evrim geçirmesi anlamına gelmektedir. Tekamül etmek içinde yargılamamayı, şefkat göstermeyi, affedici olmayı, sevmeyi, olumlu düşünmeyi, kendini gözlemlemeyi gerekli kılar. Bu özellikleri kendimizde barındırdığımızda bireysel gelişim için adımlar atmış oluyor ve etki alanı içinde kalıyoruz. Bu etki ve ilgi alanı konusu kişinin olaylara bakışı içsel mi yoksa dışsal faktörlere bakıp bakmadığı ile de alakalı. Bir örnekle açıklayalım:

Bir ürününüz var ve bu ürünü pazarlamak istiyorsunuz. Ekibin başına bir yönetici getirdiniz. Yöneticiye diyorsunuz ki, bu ekiple altı ay içinde bu ürünü pazarlama projesi haline getir. Altı ay sonra batıyorlar, ekibi yöneten kişiyi yanınıza çağırıp ne olduğunu soruyorsunuz. Yöneten kişi size “ekibin motivasyonu iyi değildi”, “ürün pazara uygun bir ürün değildi”, “zaman, bütçe kısıtlıydı” diye cevap veriyorsa -bu mazeretlerin tamamı bile doğru olsa, nedir bu söylediği şeyler? Kendi dışındaki faktörlerdir. Bu kişinin denetim odağı dışsal. Bu şekilde düşündüğümüzde gelişimimizi gerçekleştiremez ve etki alanından ilgi alanına geçeriz.

Eğer kişi size şöyle yanıt veriyorsa: “ekibin motivasyonu düştü, ama nasıl çıkaracağımı bilemedim”, “zamanı iyi yönettiğimizi düşünmüyorum”, “bütçeyi de iyi yönetmedik”, “ürünün özelliklerini öne çıkaran özellikleri de iyi tespit ettiğimizi düşünmüyorum”, “bundan sonra daha iyi yapacağız”; kişinin odağı dışsal faktörler değil kendisi ile ilgili içsel faktörlerdir. Yani bu kişinin merkezi etki alanındadır.

Karşılaştığımız her şey ilgi çemberi. Etki çemberinde ben ne yapabilirim? Ya da ne yapmamalıyım ki bu sorunla bir daha karşılaşmayayım? O zaman başka kapılar açılıyor? Özgüven ve saygın artıyor. Çevreye de olumlu bir rol model oluyorsun.

Aksiyon insanı sürekli kendini yeniler, mevcut olanı yeterli görmez. Kendini aşan şeylerin farkındadır. Bir denizyıldızının hayatının kurtarılmasını dahi değerli görür. Sahile vuran denizyıldızlarını denize atarak kurtarmaya çalışan gencin davranışını kendilerine rehber edinirler.

Sahildeki denizyıldızlarını teker teker denize atarken genç adama müdahale ederler: “İyi de sen bir şey değiştiremezsin ki. Burada binlerce denizyıldızı var”. Genç adam işini yapmaya devam eder ve bir denizyıldızını daha denize fırlatır ve ekler: “En azından bunun için çok şey değişti”.

Bu olaylara olumlu yaklaşan aksiyon insanının yaklaşımıdır. Aksiyon insanı dünyayı değiştirmeye giden yolun, içinde bulundukları noktada ortaya çıkan etki çemberinde çalışmaktan, nefsini değiştirmekten geçtiğini bilir. İnsanı en çok ilgilendiren mesele, en içteki küçük daireyle ilişkili içsel barışını sağlamaktır. Değişim, içten dışa merkezden çevreye doğru gerçekleşir.

Mahatma Gandhi geliştirdiği barışçıl yöntemler ile Hindistan’ı özgürlüğüne kavuşturmuş, dünya çapında özgürlük ve insan hakları ikonu olmuş, “Yüce Ruh” lakaplı bir aktivist. Onun, ilgi çemberi retoriğine kapılmadan pirinç tarlalarında halkıyla beraber, güven ve inanç etrafında bütünleştiğini ve merhamet, cesaret, kanaat ve ikna yoluyla ülkesini siyasi sömürgecilikten kurtardığını görürüz.

İnsanın sosyal enerjisini, ilgi çemberinde mi yoksa etki çemberinde mi yoğunlaştıracağı tümüyle kişinin kontrolünde, tercihindedir.

Şimdi seçim sizin…
 
 
Elif Mert
 
 

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

No Comments

Cevap Yaz

Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
Girne Antik Liman
Girne Antik Liman
Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan