Köşe Yazıları

COVID-19 Pandemi Sürecinin Eğitime Yansıması

26 Mayıs 2021

Yazı: COVID-19 Pandemi Sürecinin Eğitime Yansıması | Yazan: Çiğdem MertoğluHepimizin bildiği üzere; 31 Aralık 2019 yılında Çin’in Hubei Eyaleti’nin Wuhan şehrinde ortaya çıkan Covid-19 adlı koronavirüs, ilk başlarda tedavisi zor olan zatürreye benzer etkiler göstermiş ve bu belirtiler Hunan Deniz Ürünleri Pazarı ile ilişkilendirilmiştir. Wuhan Sağlık Komisyonu, Çin Halk Cumhuriyeti Ulusal Sağlık Komisyonu ve Çin Halk Cumhuriyeti Hastalık Kontrol ve Korunma Merkezi tarafından yeni bir salgının varlığı, Dünya Sağlık Örgütü’ne bildirilerek tüm dünyaya duyurulmuştur.

Virüse ilk önce SARS-CoV-2 ismi verilmiştir. Covid-19 virüsünün etkileri SARS-CoV’a benzetilmesine rağmen genetik analizler sonucunda çok farklı özelliklerinin olduğu ortaya çıkmıştır. Daha sonra bu virüse 2019 Novel Coronavirus ve son olarak da Covid-19 ismi verilmiştir. Covid-19 virüsü, yüzeyindeki çubuksu uzantılarının taca benzemesi nedeniyle Latince taç anlamında kullanılan “Corona” ile virüs kelimelerinin birleştirilmesi sonucu “Koronavirüs” şeklinde de adlandırılmaktadır.

Covid-19 nedeniyle tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de -okul öncesi de dâhil olmak üzere- tüm eğitimlere ara verilmiştir. 16 Mart 2020’de verilen ara, bazı dönemlerde kademeli bir şekilde yeniden yüz yüze eğitime dönmüş olsa da şu an online olarak devam etmektedir.

Neredeyse 1,5 yıldır yüz yüze eğitim sekteye uğramıştır.

Aileler pandemi nedeniyle evde çocuklarıyla daha fazla ilgilenmek zorunda kalmışlardır. Bu süreçte kurumların Covid-19’a yönelik önlemleri daha çok sosyo-ekonomik durumu iyi olan ailelere yönelik olduğu için bu açıdan dezavantajlı olan kesim eğitimini yarım bırakmak zorunda kalmıştır.

Sosyo-ekonomik durumu kötü olan çocuklar eğitimlerine devam edemediği ve oyun oynayacak bahçeleri olmadığı için evlere kapanmıştır. Özel eğitim ve öğretim kurumlarının çoğu kapanma tehlikesiyle yüz yüze gelmiş, çok azı ayakta kalabilmiştir. Hatta ABD’de de okul öncesi kurumların 2/3’ünün kapatılıp Ohio Eyaleti’nin merkezinde, okulların açılması için yardım kampanyaları başlatılmıştır. Hem aileler hem kurumlar maddi ve manevi açıdan çok zor durumda kalmıştır.

Bu süreçte kadın ve çocuk şiddetleri artmıştır.

Yani çocuklar hem eğitimlerinden mahrum kalmış hem de şiddete maruz kalmışlardır. Bu da gençlerin depresyona girmesine neden olmaktadır. Dünyada pandemi sürecindeki intihar oranlarına baktığımızda en yüksek oranın gençlere ait olduğunu görmekteyiz. İşte bu çok acı verici bir olaydır. Bu nedenle çocukların fiziksel sağlıkları kadar psikolojik sağlıklarını da dikkate almalı, yalnız olmadıklarını onlara hissettirmeliyiz.

Örneğin; Covid-19’un en çok etkilediği İtalya, bu süreçte evde kalmak zorunda olan bu yaş grubunun toplumla olan bağlarının güçlü kalması, iletişimin devam etmesi, gelişimi ve öğrenimi için yeni projeler geliştirmiştir.

Ülkemizde ise 3 milyona yakın genç online eğitimden yararlanamamıştır.

Bu çocukların bilgisayarı ve interneti olmadığı için eğitimlerinden mahrum olmuştur. Pandemi bitip her şey normale dönse dahi bu çocukların çoğu eğitimlerine geri dönemeyecektir. Çünkü sosyo-ekonomik durumları kötü bu çocuklar ailelerine maddi katkı sağlayabilmek için çalışma hayatına girmiştir. Çocuk işçi olmuşlardır. Kızlar ise yine ailelerin sosyo-ekonomik durumlarının kötü olması sebebiyle evlenmişlerdir. Çocuk gelin olmuşlardır.

Evet, Covid-19 virüsü maalesef tüm dünyayı etkilediği gibi ülkemizi de derinden etkilemiş ve etkilemeye devam etmektedir. Bu virüsünden kurtulur muyuz bilmem ama bildiğim tek şey virüsten kurtulsak dahi okullarımıza geri döndüğümüzde bıraktığımız birçok şeyin aynı olmayacağıdır.
 

“Eğitimdir ki bir milleti ya hür, bağımsız, şanlı, yüksek bir topluluk halinde yaşatır; ya da esaret ve sefalete terk eder.”
– Mustafa Kemal Atatürk

 
Çiğdem Mertoğlu

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

No Comments

Cevap Yaz

Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
Girne Antik Liman
Girne Antik Liman
Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan