Aptallığa tahammül edemiyorum. Hele bir de bu aptallar kendilerini akıllı zannediyorlarsa onları bir kaşık suda boğmak istiyorum çünkü hadsizlikleri ve yersiz özgüvenleri beni benden alıyor.
Sen ve Ben’in baş editörü olarak, sitedeki tüm yazıları, yorumları, sosyal medya hesaplarına gelen mesajları okumak ve cevaplamakla yükümlüyüm. Geçenlerde gene bu çok zekilerden birinin yazdığı yorumu görünce, kan beynime sıçradı. Şimdi benim kurucu, editör vb. olmamdan ötürü bu tarz yorumları yani minik krizleri soğuk kanlılıkla, biraz da alttan alarak cevaplamam lazım. Ama nerdeeee?
Ben ne zaman soğukkanlı olabileceğim? Ya da politik?
Anladım ki olamayacağım. Sanırım sorun olamamak da değil, bu olmak istememek biraz da. İnsanlar ağızlarına geleni söylerken, tekâmülün son evresinde olsam bile yüzlerine gülüp, kibarca, çocuğa anlatır gibi anlatamayacağım ne kadar saçmaladıklarını. Çocuk değiller ayrıca. Gelişmemişliklerinin cezasını niye ben çekiyorum?
Ne oldu gene?
Ne olacak, bir yazının Facebook tanıtımın altına bir hanımefendi dalga geçer gibi bir eleştiri yazmış. Ama öyle komik ki, eleştirdiği yazıyı okumamış, siteye dahi girmemiş oysa. Komik mi dedim? Komik falan değil. Aptallığın hat safhası. Biri bana anlatsın, tek satırını okumadığın bir yazıyı eleştirmenin mantığını.
Madem bu kadar saçma bir yorum ne diye bu kadar sinirleniyorsun, diye soruyorsanız, sebebi basit. Umursamama gibi bir şansım yok. Bir şekilde bu yorumların cevaplanması gerekiyor.
Yapılması gereken, hanımefendinin o saçma eleştirisinin gerçeklikle örtüşmediğini kibarca açıklamak. Site yöneticisi, kriz çözücü olarak yapmam gereken bu. Peki ben ne yaptım? “Ne yazıyı okumuş, ne de siteye girmişsiniz.” diye bir güzel azarladım.
”Sil ne uğraşıyorsun?”
Boşuna hiç bu cümleyi de kurmayın. Silersem o zeka küpünün, doğru birşey söylediğini, benim de bu muhteşem ve yerinde eleştirisinden tedirgin olduğumdan sildiğimi düşünmesine katlanamıyorum. Cevaplayacağım. Benim için başka seçenek yok…
Sen ve Ben inanıyorum ki günün birinde bölgesel bir yayın olmaktan çıkıp çok daha fazla insana ulaşacak çünkü arkasında çok büyük emek var. O zaman geldiğinde elbette böyle yorumlara cevap verebilmesi için iletişim uzmanları ile çalışacağım. O zamana kadar benimle yetineceksiniz 😉 Yapıcı eleştiriye her zaman açığım ama lütfen, eline telefonu aldığı anda düşünmeden ve bilgi sahibi olmadan her yere sırf dokundurmak için eleştiri yazmayı da kabul edemiyorum…
Sosyal Medya Çığırtkanları
Sosyal medyada canı isteyenin, canının istediğini söylemesine katlanamıyorum. Defalarca da yazdım bu konuda. [ Aziz ve Muhterem Stalker’larım…, Gücün Verdiği Cüret, Bitmeyen Kavga ]
İnsanlar keşke başkalarını eleştirmeye harcadıkları çabayı kendilerini geliştirmeye harcasa. O zaman zaten yargılamanın ne kadar kolay, anlamanın ise ne kadar zor ama zaruri olduğunu anlayacaklar.
Yargıladığımız sürece kirleniyoruz ve bunu dahi göremiyoruz. Evrenin ise harika bir intikamı var bu konuda. Yargıladığını yaşatmaya bayılıyor 😉
Cahil ve Bilgin Arasında
Çoğumuzun durumu bu. Ne cahiliz, ne de bilgin. En kötüsü ise kendimizi bilgin sanmamız. Azıcık bilgimizi, koca koca satmaya bayılıyoruz. Okumuyor, empati kuramıyor, cana saygı duymuyor, hayatta kalmamızın tek sebebi doğayı da umursamıyoruz. Olduk, tamamız zannediyoruz. Ve o andan sonra da herşeyi kendimize hak görüyoruz.
Cahil, cahil olduğunu biliyor en azından. Mahcubiyeti var, bilmemezliğini de kabulü. Oysa bu az bilip kendini bilgin sananlar, dünyayı kısıtlı tecrübeleriyle yargılamayı kendilerine hak görüyorlar.
Arkadaşlar bir halt bilmiyoruz. Daha gidecek çok yolumuz var. Evrimde maymundan bir üst sırada yer alıyoruz diye tamamlanmadık. Bu yüzden başkalarıyla uğraşacağımıza kendi tekâmülümüze çaba sarf etsek, iyi olmaz mı 😉
Didem Çelebi Özkan
15 YORUMLAR
Neyse ki yüz yüze gelmek zorunda kalmıyor, sadece yazdıklarını görüyorsun. Karşımda konuşup, aptallıklarına üstelik bir de övgü beklerlerken terslemek o kadar zor ki… “Bilmiyorum” kelimesini de hiç kabul etmezler… Ben mükemmel değilim ve işim gereği çok karşılaşıyorum… Zor bir durum…
Keşke dediğin gibi sadece sosyal medyada karşılaşıyor olsam canım, bu tiplerle. Oysa hayatın her köşedinden önüne fırlayı veriyorlar. Uzun yıllar zekası bu kıt insanları bir de alkışlamak zorunda kaldım. Çok şükür ki artık yapmıyorum. Usul usul hayatımdan çıkartıyorum 😉
Canikom bu arada, bana ve diğer yazarlara yorum yaparak, senden asıl beklediğim şeyi unutturamazsın. Bunu da buraya bırakayım 🙃
Donkişot olamazsın kabul et Didoşum, sakin ol. Geçen gün kliniğin facebook sayfasına 1 puan veren adamı buldum, inceledim. Bize hiç gelmemiş, zaten bizim gibi bir yere gidecek sosyokültürel bir yapısı da yok. Daha fazla ezmek de istemiyorum. Ulaşamadığı yerden, nefret ederek yaklaşıyor. Bu kadar basit. Kendi gibi olmayandan nefret ediyor.
Çok haklısın Zeynep Ablacım ama işte elimde değil her kendini akıllı sanan zeka fukarasıyla karşılaştığımda şok olmamı engelleyemiyorum.
Seni çooookkkk seviyorum. Kıymet verip, yazılarıma yorum yaptığın için de bi’ tanesin 💜💜💜
Didemciğim seni çok iyi anlıyorum. Hepimiz insanız senin sinirlenmen de gayet normal. Fakat gerçekten saçma yorumları silmek gibi bir seçenek varken enerjini bu insanlara harcama. Hani Amerikalıların bir lafı var: “Haters gonna hate!”
Sen ne yaparsan yap bu yaratıklar senden başarını veya başka bir yönünü kıskandıkları için nefret edip, senin gününü rezil etmeyi başaracaklar ama lütfen izin verme…
Senin gibi moralimin her bozulduğu an, beni yükselten dostlarım olduğu sürece zaten sırtım yere gelmez 😉 Yıllardır koşulsuz verdiğin destek için teşekkürler bebek. Seni seviyorum ❤️
Ben de seni seviyorum canım benim.
Merhaba Didem;
Yazını okuduğumda ilkin 20’li yaşlarda, insanların basit oldugunu savunan bir arkadaşıma nasıl bir savunma yaptığım geldi aklıma. “Kimse basit olamaz, yaşanmışlıklar var öncelikle ve insan olmanın doğası gereği öğrenilenler…” demiştim, insanlıktan çok umutluydum.
Şmdi yıllar geçmiş, düşüncelerim ne kadar değişmiş, insanlar da basit olmanın çok ötesine gecmiş.
Maalesef her eleştiri sonrası, hatta sadece eleştiri değil eylemler de var işin içinde, insanların çogunun kötü olduğuna kanaat getiriyorum. Halbuki ben, senin yapamadığın politik olmayı cok iyi uygulamama rağmen, kötü olana kötü demek bu günlerde bana muthiş zevk veriyor. Bence de alttan almaya gerek yok, neyse o…
Biliyor musun, tecrübeyle insanlardan uzaklaşıyor olmamıza aslında çok üzülüyorum. Gençliğin ilk yıllarındaki umut, inanç hepsi yaşanılanlarla gücünü yitiriyor. Arkadaşına insanların basit olmadığını savunan Hacer’in inancına sahip olmak istiyorum aslında ama elimden kayıp gitti tüm umut. Her geçen gün yumuşak hatlarımız, sert köşelere dönüşüyor ne yazık ki. Yani benim öyle oluyor en azından. Herkesten uzaklaşıp iyice kendi içime dönüyorum.
Sevgili Didem, birşeyler söylemiş olmak için konuşanlar grubunu genellikle subkortikal yaşayanlar, yani beynin idrak, yorumlama ve davranış eğilimini yöneten hücrelerini kullanma yetisine ulaşamamış ve daha alt düzeylerde kalmış kişiler, oluşturmakta 😳
Yani aynen devam tatlım 😎
Sevgiler 😘
Yaaa kuzum ne tatlısın. Tıbbi olarak “Boş konuşuyorlar, takma” ancak bu kadar kibar ifade edilebilirdi. Seviyorum seni canikom. Öperim 😘😘
İnsanoğlunun hala evrilmeye devam ettiği gerçeğinden ayrı bazılarımızın ruhları, akılları evrimleşemiyor 😉🦍
Bi’ tanem artık kabul ediyorum. Kötülük diye birşey var ve ben bununla savaşmak istemiyorum. Bu insanları görünce, en güzeli arkanı dönüp koşar adım uzaklaşmak 😉
Sakin olarak karşılayıp öyle cevap verirsen her zaman sen haklı olursun canım, ama doğru yoldasın devam 👍👏
Biricik Sevgi Teyzecim her yorumunuz beni inanılmaz mutlu ediyor. Yazılarımı takip ediyor, üzerine de değer verip yorum yapıyor olduğunuz için çok teşekkür ederim.
Sevgiler