Cadı Sanatı

Ne Çok Seviyoruz Eleştirmeyi

11 Mart 2019

Çok da Fiti | Ne Çok Seviyoruz Eleştirmeyi
“Söyleyecek iyi bir lafın yoksa, ağzını açma!” mottosuna sahip biri olarak insanların birbirini devamlı eleştirmesine şaşırmaktan öte inanılmaz kızıyorum. Öyle böyle değil, cidden öfkeleniyorum. Bu yersiz eleştiriler sadece bana yöneldiğinde sinirlendiğimin sanılmasını istemem. Kime yapılırsa yapılsın, gördüğüm anda bende şalter atıyor.

Özellikle de eleştiriyi yapan, eleştirdiği konuda yetkin değilse durum benim için daha da inanılmaz hâle geliyor. Bilmediği konuda ahkâm kesmenin olağan karşılandığı toplumumuzda, herkes, sadece siyaset ve futbolun değil her şeyin profesörü maşallah. Bilirkişi edasında demeç vermeye bayılıyoruz.

Bilene saygım sonsuz fakat aklı ve bilgisi konuştuğu konuda yeterli değilse kimse kusura bakmasın kaâle almayı bırak, saçmalıklarını dinlemem bile.

Örneğin bu site…

Her önüne gelen aklına esen saçma fikri verebiliyor. Bi’ de nasıl ciddi, sanırsın muhteşem bir fikirle çıkageldi. Hep söylüyorum ’99 yıllından beri web sayfaları programlıyorum. Bakın tasarlıyorum demedim, programlıyorum… Teknolojinin T’sinden anlamayan, daha bir site içinde nasıl gezeceğinden bi’ haber insanlar karşıma geçip akılları sıra çok zekice olan fikirlerini sıraladığında kusura bakmayın gülemiyorum. Bu trajikomik falan değil, oldukça sinir bozucu. Bahsettiği saçmalıkların teknolojisinin mümkün olmadığını ya da mümkün olsa bile yapıldığında hiçbir artı değere ulaşamayacağını anlattığım dili bile anlamayan zat-ı muhteremler, açıklamalarıma rağmen çok zekice bulduklarını sandıkları fikirde diretebiliyor. Kör cahilin yersiz özgüveni…

Aportta Bekleyenler

Bir de ufacık bir hata yaptığınızda üstünüze atlamak için aportta bekleyenler var.

Geçen seneydi sanırım Instagram’da paylaştığım bir yazıda “Ethik” yazmışım. Biri bir çıldırmış, aklınız şaşar. Gören cinayet işledim sanır. Ne Türkçe’yi katlettiğim, ne ukalalığım kalmadı duymadığım. Bir de ben özellikle dikkat ederim dilin kullanımına, başıma bunun gelmesi gerçekten inanılmaz. Acaba cidden büyük hatalar yapsam ne yapacaklar beni 🤔🙄 Asmak yasal olsa Taksim Meydanı’nda sallandırırlar her halde…

Olayın ardından araştırdım Türk Dil Kurumu iki yazımı da (Ethik x Etik) kabul ediyor. Eee şimdi n’olacak? Bana boş yere bir sürü hakaret edildi, pardon hakaret etmenin haklı bir sebebi olamaz da bu sefer bayağı bir haksızlık da var…

Ayrıca hadi diyelim ki gerçekten yanlış yazdım, benim hatamın ardından bana yapılan hakaretler, benim Türkçe’ye sözde verdiğim zarardan az mı? Terbiyesizlik, dil bilgisi hatasından daha mı az kötü?

Amaç sadece can yakmak, ego tatmin etmek, hatta yaktığın candan keyif almak olunca kusura bakmayın, kendime kum torbası muamelesi yaptırmam.

Kendi Cesareti Yok Ama Yapanda Kusur Bulmaya Bayılanlar

Bazısı da kalkıştığınız bir işte sizi hadsizlikle suçlar, bu işin boyunuzu aştığını söyler, sizi denediğiniz konudaki yetkinlerle kıyaslar böylece kendinizi yetersiz hissetmenize neden olurlar. Oysa iyi olmak için pratik gerekir, kimse annesinin karnından olağanüstü yetenekli çıkmıyor. Yetenek pratikle mükemmelleşir. Yazmak örneğin benim için öyle. Yazar mıyım? Umarım bir gün olurum… Bir blog yazıyorum ve her gün geliştiğimi ben görüyorum, başkalarının takdir etmesi ya da yermesi inanın umrumda değil.

Söyleyecek iyi bir lafın yoksa, ağzını açma!

Başta da söylediğim bu mottom, cidden ömrümce düsturum oldu. Ağzımdan iyi bir laf çıkmayacaksa açmamayı tercih ettim. Eleştirmek karşımdakinin zekâsına hakaret gibi geldi; benim düşünebildiğimi pekala o da düşünebildiğine göre bunu ona söylemenin yararı nedir? Bu haldır haldır eleştirenler işte kendilerinin herkesten daha zeki olduğu yanılgısı içindeler.

Benimle uğraştığı kadar kendiyle ilgilense ihya olacak.

20 kilo fazlası var, karşıma geçip çok zayıf olduğum için diyetisyene gitmemi öneriyor 🙄 Yahu demezler mi; “Sen o harika zekânı kendi vücudunla uğraşmakla meşgul etsen de benimkini rahat bıraksan,” diye.

Bir de Instagram sayfama takıktır herkes, nasıl takipçi sayımı yükselteceğime dair muazzam fikirleri vardır. Birincisi ben bu konuda ne zaman destek istedim? İkincisi bu dedikleriniz bu kadar mantıklıysa lütfen kendi hesaplarınızda uygulayın ve binlerce takipçiniz olsun, ben benimkilerle mutluyum.

Bir yazı yazdım, Facebook’un tüm irticacıları sinir krizi geçirdi.

Sen ve Ben’in Facebook sayfasında dergide yayınlanan her yazının tanıtımı yapılıyor. Geçen hafta Ahlâksız Sevişgenler diye bir yazı yazdım. Harika yorumlar aldım ve iki yıldır yayınlanan tüm yazılar arasında okunma oranı olarak üst sıralarda yerini aldı. Ama tanıtımın altında öyle yorumlar da okudum ki “Kızayım mı, üzüleyim mi, hayrete mi düşeyim bilemedim,” demeyeceğim. Gayet kızdım 😝, gerekli cevapları da verdim.

Elbette bir düşünce ne kadar çağdaş, insancıl ya da sevgi barındırıyor olursa olsun muhakkak birilerini rahatsız ediyor. Hepimiz aynı şekilde düşünüyor olsak zaten insanlık var olduğundan beri birbirimiz yiyip durmamız söz konusu olmazdı. 

Şimdi benim yazımın altına istedikleri gibi saçmalıyorlar, benden de beklenen bunlara cevap vermemem. Yok mümkün değil. Sinirimin zıplamasına dayanmak pahasına cevaplarım ben. O saçma sapan düşünceler benim yazımın altında karşıt savunması olmadan öyle kalamaz çünkü…

Eleştiriye tahammül edemiyormuşum.

Devamlı eleştirdikleri kişileri tahammülsüzlükle suçlamak bana kalırsa paradoksun dik alası.

Bir saat boyunca karşıma geçip beni eleştiren şahıs, hangi kafayla eleştiriye tahammül edemediğimi söylüyor acaba? Öyle olsa daha ilk cümleyi kurmaya cesaret edememesi gerekmez mi?

Canlarının istediği saçmalıkla sizi itham ettiklerinde, sizin de itiraz etmeden bunları kabul etmenizi beklerler. Kabul etmediğinizde işte tahammülsüz olursunuz.

Eleştiri ve hadsizliği birbirine karıştıranlar, beni tahammülsüz bulmaya devam edebilirler…

Didem Çelebi Özkan

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

34 YORUMLAR

  • Yanıtla Demet Uncu 11 Mart 2019 at 16:57

    Didemciğim ne güzel ifade etmişsin kendini. Sahip olduğun nitelikleri, felsefe eğitiminden edindiğin beceriler ile birlikte harmanlayıp, bu platforma kadar başarıyla taşıyabildiğin için seni içtenlikle tebrik ediyorum. İyi ki varsın 🙂

    • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 11 Mart 2019 at 20:20

      Canııımmmm benim, bu sitenin en büyük başarısı bence harika ekibi. Asıl en çok ne ile gurur duyuyorum biliyor musun? Olağanüstü insanlar biriktirmişim yaşamımda. “Bir site kuruyorum ve yazmaya başlıyoruz,” dediğimde yanımda olan ve gerçekten yetenekli olan sizlere asıl ben teşekkür ederim bebek 😘❤️

  • Yanıtla Ahmet Yonca 11 Mart 2019 at 17:33

    Benim karşılaştığım nadir (TDK ‘da ender olarakta geçiyor 😜) zeki kadınların böyle üst sıralarındasın. Fikirlerini, yöntemlerini, davranış üslubunu çok seviyorum. (Üslup arapçadır ve aslında uslüb’tür) Yaptığın işi seviyorum. Seni seviyorum 🙂 Yazılarını seviyorum. (TDK’da sevmek evrensel bir değer olarak yorumlamış.) Neyse, şimdi eleştirilecegim diye şu millete TDK sözlük linki atcem 😂😂😂 Yine güzel bir yere değindin. Emeğine sağlık 🤣

    • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 11 Mart 2019 at 20:28

      Ahmetcimmmm ben de seni çok seviyorum ❣️ Hayatımda tanıdığım en çılgın insanların başında geliyorsun. Evimde “We are all mad here,” yazan dev bir tabela var; çılgın insanların hayatımda yeri apayrı bildiğin üzere 🙃 Türkiye’ye ziyarete geldiğinde bu sefer daha büyük bir kadro ile içeceğiz, bize bir gün ayırmayı ihmal etme 😉
       
      Kucak dolusu sevgiler canım 🤗🤗🤗

      • Yanıtla Ahmet Yonca 11 Mart 2019 at 21:01

        Nisan 21 akşamı nasıl olur 😜

        • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 11 Mart 2019 at 21:03

          Süperrrr olur. Ben organizasyonu hazırlamaya başlayayım. Şehir tercihin var mı? Belki Elif’in yanına Kaş’a gideriz 😉 Tabi bu tamamen Türkiye’de ne kadar süre ile kalacağınla da doğru orantılı 😉

          • Ahmet Yonca 12 Mart 2019 at 17:17

            21’i akşam üstü Kaş’a gidersek olur 🙂
            23’ü dönüşü Antalya’dan alırım 😁

          • Didem Çelebi Özkan 12 Mart 2019 at 17:25

            Bana uyar canım. Elif’le de konuşayım. Bi’ de ekipten başka kimler gelebilir onları ayarlamaya çalışayım. Vaowww süper olacak 🙃

        • Yanıtla Didem Elif 12 Mart 2019 at 19:43

          Oyy oyy oyy ne süper planlar bunlar böyle… Kaş için harika zamandır Nisan. Dilerim siz geldiğinizde keyifli bir hava olur. Antalya’ya dört saat uzaklıktayız Ahmet. Dalaman havaalanı daha yakın… 2.5 saat filan.

  • Yanıtla Didem Elif 11 Mart 2019 at 19:22

    Bu yazıyı haftalar önce kaleme almış olduğunu bilen biri olarak son yazına gelen tepkilerle güncellediğini anlıyorum. Senin yazını yazdığın o günkü ortamda yaşananları göz önüne alarak yazını geri çekmen ve o hafta yazı yayınlamamayı tercih etmen, benim için bireysellikten öte bütünselliğe olan duyarlılığını gösteriyordu. Hem işini yaparken, hem de gündelik insan ilişkilerinde karşındakini kırmaktan ve saygısızlık etmekten ne kadar imtina ettiğini biliyorum. Dolayısıyla insanların düşüncesizce eleştirmesi ve emeğe saygı göstermemesi elbetteki bünyene ters geliyor. Eleştiri meziyet isteyen bir iş. Söylenen düşünceler; bana, karşıdakine ve bütüne fayda olacak şekilde yapıldığında aslında eleştiri insanı geliştirir.
     
    Öperim canım

    • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 11 Mart 2019 at 20:36

      Tanrım sonunda bu eleştiri durumunun beni neden bu kadar rahatsız ettiğini anlayan biri 🙏🏻🙏🏻🙏🏻 “Bünyene ters” yazmışsın ya, inan tam da bu… Çok çok teşekkür ederim arkadaşım 🤗🤗🤗
       
      Bu arada yapıcı eleştirinin gelişme, ilerleme için şart olduğuna kesinlikle katılıyorum. Yetkin ve neden bahsettiğini bilen kişilerin söylemlerini her zaman fırsat olarak değerlendirdim. Burada birbirimize bu türden bir destek verdiğimizi düşünüyorum. Eleştirirken doğru üslup ve doğru amaçla birbirimize yöneliyoruz. O zaman da ortaya çıkarttığımız işler her zaman bir öncekinden daha iyi oluyor.
       
      Kısaca bizi çooookkkk seviyorum ❤️

  • Yanıtla Mehmet Gökcük 11 Mart 2019 at 21:01

    Benim de hayattaki, sıradan yaşamımdaki mottom; “Mutlu ederek mutlu ol” dur… Tabi her gün bir liste hazırlamıyorum; “Bugün kimi mutlu etsem acaba?” diye … Lakin, biri iyi bir şey yapıyorsa takdir et, biri daha iyi bir şey yapıyorsa alkışla, biri harika bir şey yapıyor takdir et, alkışla ve sımsıkı sarıl ona… Cümlelerinle, bakışlarınla, ellerinle, gülüşünle sarıl… Sarıl ki, daha fazlasına güç kazansın…
     
    Bu düşüncelerimi hatırlatan bu güzel yazıyı kaleme aldığınız için teşekkürler… Tanıyoruz böyle böyle sizleri 🙂
     
    Ve bu arada, olumsuz eleştirmeyi sevmem… Kadınları asla! 😀

    • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 11 Mart 2019 at 21:05

      Ne harika bir mottoymuş 😍 ve uygulama şekillerine bayıldım 👏🏻 Keşke hepimiz bunu biraz biraz başarabilsek…

      • Yanıtla Mehmet Gökcük 11 Mart 2019 at 21:10

        Kendi kendime nasihatlerle yürüyorum işte… Artık ne kadar başarıyorsam… Eksik olmayın 😊🙏

  • Yanıtla Cem Albayrakoğlu 11 Mart 2019 at 21:14

    Didem;
    Bu tarzda bir çok tanıdığım var ve artık sallamamayı öğrendim, sana da tavsiye ederim canım.
     
    Böyle bir tanesine beni nasıl savundugunu gördüğüm için bu konularda ne kadar hassas oldugunu biliyorum. Başlıkta da yazdıgın gibi çok da fifi

    • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 12 Mart 2019 at 17:49

      Her halde canikom; ne sen bana laf ettirirsin, ne de ben sana 😉 Öperim kocaman 😘

  • Yanıtla İrem Savaş 11 Mart 2019 at 21:20

    Aynı dertten muzdarip ve aynı kentten kovulmuşuz
    Kuşlar uçuyor hayat ne garip
    Boş ver sonra konuşuruz 🎶

     
    Satırları geldi aklıma yazını okurken, Didem Ablacım. Bayıldım 💙

    • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 12 Mart 2019 at 17:50

      Ne güzel mısralar bunlar 😍 Çok teşekkür ederim İremcim paylaştığın için.

  • Yanıtla Faruk Çelikten 12 Mart 2019 at 00:47

    Bu dönemin en büyük hastalığı tembel, beceriksiz, başarısız insanların kendi cesaret edemekleri şeyleri başkası cesaret edip yaptığında duydukları rahatsızlık.
     
    Cesareti olan kişilerin başarısızlığıyla tatmin olan tuhaf çoğunluğun yarattığı kirlilik.
     
    Araba kullanırken sinyal vermeyi acemilik sayan, “ben kitap okumam” derken bunu övünülecek bir şey gibi söyleyen, fikir sahibi olmak için bilgi sahibi olmaya gerek duymayan tuhaf çoğunluğun çıkardığı gürültü.
     
    Bu hastalıklarla başetmenin tek ve en haz verici yolu başarılı işlere devam edip onların saf değiştirmesini görmek…
     
    Sizi ilk tanıdığım günden beri hep söylüyorum siz ve ekibiniz sürekliliği çok zor olan, çok güzel bir iş başarıyorsunuz. Eleştiri de elbette yapılabilir ama yazılanlardan kendine bir pay çıkarmaya çalışmak çok daha keyifli ve eğlenceli. Umarım farkına varan çoğunlukla devam edersiniz yeni yazılarınıza.
     
    İyi ki tanımışım sizleri.

    • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 12 Mart 2019 at 17:54

      Harika bir yorumdu Faruk, çok çok teşekkür ederim.
       
      Bence ekibimiz kadar kuvvetli bir de okur kitlemiz var. Sen de ilk günden beri destek verenlerin başında geliyorsun. Çok çok teşekkürler 🤗

  • Yanıtla Hülya Erarslan 13 Mart 2019 at 16:22

    “Ahlaksız Sevişgenler” hakkındaki saldırılara bilendim. Haftaya bununla ilgili bir kitaptan bahsedeceğim.

    • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 13 Mart 2019 at 16:25

      Canımmmm benim, ne tatlısın. Teşekkür ederim desteğin için 🤗❤️
       
      Merakla bekliyorum kitabı 😍😘

  • Yanıtla Atakan Balcı 14 Mart 2019 at 15:37

    Eleştirmeyi bilmediği gibi bir çok kişinin, eleştirinin dayanak noktasının ne olması gerektiği ile ilgili de sağlam temelleri yok. “Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunmaz,” diyor ya Uğur Mumcu, altı ne kadar dolu bir söz.
     
    Teşekkürler!…

    • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 15 Mart 2019 at 02:14

      “Eleştirmeyi bilmek” ne kadar doğru bir tespit. Geliştirmek amacıyla eleştirmek işte doğru olanı bu. Bence Atakancım “doğru eleştiri” üzerine felsefi bir yazı yazabilirsin. Harika olacağına eminim.

  • Yanıtla Seda Çağlayan 18 Mart 2019 at 03:25

    İnsanı yaptığı işten soğutup, kendini sorgular hale getirip, yıldırmak isteyenlerin izlediği bir yöntem “acımasızca eleştiri” yapmak bence. “Dur ben şuna sıkı bir sallayayım da görsün dünyanın kaç bucak olduğunu!” kafası. İçinde hırs ve siyah barındıran bir davranış şekli. Gaye gerçekten sadece geri bildirim vermek olsa farklı bir dille yaklaşır zaten. Bu konuda netim ve tersine de kolay kolay ikna olmam. Eleştiri yapmakla ukalalık yapmak arasında aslında çok net bir ayrım var. Ürettiğimiz müddetçe ne yazık ki bu tip durumlarla karşılaşmaya devam edeceğiz. Unu eleyip eleği asmayacağımıza göre hepimize çelik gibi sinirlerle donatılmış bünyeler diliyorum:)
     
    Eline sağlık canım benim.

    • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 20 Mart 2019 at 15:30

      “Eleştiri yapmakla ukalalık yapmak arasında aslında çok net bir ayrım var.” 👌🏻 Bayıldım bu cümleye güzellik. Çelik gibi sinirleri de umarım geliştiririm çünkü tüm ileri zekalıları pataklama isteği ile gezmekten sıkıldım 😉
       
      Öperim güzellik 😘😘😘

  • Yanıtla Çiğdem Mertoğlu 18 Mart 2019 at 23:28

    Didemcim yazın o kadar yerinde olmuş ki, tebrik ederim. İnsanları anlamak gerçekten çok zor. Bir de bizim ülkemizde bu tarz insanların sayısı inanılmaz derecede fazla. Umarım bu yazıyla herkes kendi payına düşeni almıştır. İnsanlar keşke başkalarının hatalarını bulmak için harcadıkları enerjiyi kendilerini geliştirmek, eleştirdikleri şeyin daha iyisini yapabilmek için harcasa…

    • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 20 Mart 2019 at 15:33

      “İnsanlar keşke başkalarının hatalarını bulmak için harcadıkları enerjiyi kendilerini geliştirmek, eleştirdikleri şeyin daha iyisini yapabilmek için harcasa…” 👌🏻👌🏻 Yürekten katılıyorum canım. Ama tabi üretmek emek istiyor, eleştirmek için ise işkembeden sallamak yeterli 😉
       
      Sevgiler canım 🤗❤️

  • Yanıtla Hasan Saraç 20 Mart 2019 at 14:52

    Didem Hanım çok haklı olduğu bir konuda herkesin anlayacabilecegi bir dil ve serinkanlı bir mantıkla derdini açıklamış. Ne kadar işe yarayacağını bilemiyorum ama en azından kendine düşen görevi fazlasıyla yerine getirmiş.
     
    Ekleyeceğim bir şey yok ancak bir örnek vererek küçük bir katkıda bulunabilirim belki de.
     
    Dünyanın o yıl en başarılı olmuş 8 kadın tenisçisi Istanbul’da yarışıyordu. o yılı birinci bitiren Beyaz Rus Azerenka şimdi adını hatırlayamadığım bir rakibiyle oynarken arkamda oturan genç kız yanındaki erkek arkadaşına Azerenka’yi göstererek “bu kız da topa doğru dürüst vuramıyor dedi…”

    • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 20 Mart 2019 at 15:35

      Öncelikle yorumunuz için çok teşekkür ederim Hasan Bey ☺️ Anlattığınız örneğe de çok güldüm; “ağlanacak halimize gülüyoruz,” diye düşünerek 😉 Ne ara bu kadar had bilmez oldu insanlık anlayamıyorum…

  • Yanıtla Hasan Saraç 17 Ağustos 2019 at 21:29

    Yazdığın her satırda, her kelimede sonuna kadar haklısın. Nasıl oldu bilmiyorum, bu sosyal medya azgınlığı mı insanları bu hale getirdi bilemiyorum. Bildiğim tek şey, abuk sabuk bazı medya kanallarının ürettiği her türlü yalan habere anında inanan, hiç düşünmeden paylaşan bir “okumuşlar” grubu oluşturuldu, birileri tarafından. Bir de hiçbir şeyi beğenmemeyi marifet sanan cahiller grubu eklendi bu sürüye… Ne yapsan boş.. Ne desen boş…
     
    Öfkeni hafifletmek için bir örnek vereyim izninle… 8-9 sene önce dünya kadın teniscilerinin en değerli sekiz oyuncusunun yarıştığı bir turnuva düzenlendi İstanbul’da… Serena Williams dahil 4 oyuncunun maçlarını seyrettim o gün. Bir tanesi de o yıl dünya şampiyonu olan Beyaz Rus Azerenka idi. O sırada arka sırada bir kız ağzında çiklet maçı seyrediyordu, “boy friend”iyle… Bir ara aşka geldi ve “Bu kız da topa vurmayı beceremiyor,” dedi dünya şampiyonu Azerenka için…
     
    Başka söze gerek yok bence. Rahat uyu, takma bu hastalıklı gerzekleri kafana.
     
    Sevgilerimle… 😊

    • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 17 Ağustos 2019 at 22:28

      Hasan Bey ben sizi gerçekten çok seviyorum. Ne kadar teşekkür etsem az bu yorumunuza.
       
      Ne güzel özetlemişsiniz durumu.
       
      Ayrıca; “Takma bu hastalıklı gerzekleri kafana,” yorumunuza bayıldım 🙃🙃🙃🙃

  • Yanıtla Hasan Saraç 18 Aralık 2019 at 10:15

    İyi ki hatırlattın… Bu yazını daha önce okumuştum aslında… 10**10***1000 kere haklısın, bayıldım… Ama ne fayda.. Hem çağdaş havası atarlar, hem de durmadan arabesk yaparlar… Bilmezler ki böyle yaptıkları sürece asla adam/kadın olamazlar…
     
    Eline sağlık …

  • Cevap Yaz

    Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
    Girne Antik Liman
    Girne Antik Liman
    Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan