*Saatlerce telefon konuşmasının üstüne, telefonu kapatmam ve yazı yazmam gerektiği aklıma geldi. Sabaha kadar konuşurdum büyük bir zevkle de…
Gençlik Yılları, Kalamış Zamanları…
Arkadaşlarla dışarda masum masum takıldık. 😀 Gece bittikten sonra eve geldim ve yattım. Gecenin bir yarısı deli bir ağrıyla uyandım ki tarifini anlatamam. Kıvranmaktan kendi odamdan annemlerin odasına gidip de onlara seslenemiyordum bile. Annem sesime uyandı ve babama; “Akifffff uyan! Cem çok kötü. Hastaneye götürelim,” dedi.
Babam da hemen kalkıp hazırlandı. Editörümüz Didem‘in babası komşumuz Nizamettin Amcayı da uyandırdı. Sağolsun o da hemen bizimle birlikte hastaneye geldi. Ben, babam ve Nizamettin amca düştük hastane yollarına.
Kıvranmaktan konuşamıyorum. Acilden giriş yaptık. Beni hemen bir sedyeye yatırdılar. Belki de ilk serumu oraya yemişimdir. Serumdan sonra birazcık kendime geldim neyse ki. Babamlara bakınıyorum ama ortada yoklar. Dedim herhalde doktorla konuşuyorlardır. O sırada uzaktan bizimkilerin sesine benzeyen bir sesler gelmeye başladı. Ancak benim hakkımda konuşulmuyor. Allah Allah derken birde baktım hemşirelerle sohbet bayağı koyu. Ben unutulmuşum. Oradan buradan bildiğin geyiğin dibine vurmuşlar. Bir tebessümler, bir minik kahkahalar gırla… Hayır sabahın o saatinde ne konuşuyorlar acaba di mi?
Seslendim gelen cevap; “Dur bir dakika.” Şaka gibi! İnanin ağrımı unuttum, esefle seyrediyorum. Hani kolumda serum olmasa sohbete katılacağım 😝 Şaka şaka katılmam. Ben böyle şeylerden ne anlarım? 🤣🤣
Aradan epey bir zaman geçtikten sonra geldiler yanıma, “Nasıl oldun?” diyorlar. Ama bakışlarını görmeniz lazım. Hani “Keşke bir kaç saat daha yatsaydın,” der gibi. Hayır iğne ve hastane fobim olmasa hadi idare edeyim ama oluru yok yani.
Doktor geldi. Durumu özetliyor. Babamlar da o sırada kendi aralarında kendi durumlarını özetliyorlar. 😂😂
Doktor “Taş düşürüyorsunuz,” diyor işte bol bol su içmem gerektiğini söylüyor falan. Anlatacağını anlattı ve odadan çıktı. Bizimkilerin kendi aralarındaki konuşma bitince, babam döndü bana “Eee neymiş?” dedi. Dedim bu kadar ilgi yani…
Serum bittikten sonra insanlar taburcu olur di mi? Ne saçma!!! Bizimkiler sanırsın hastaneyi satın almış. Hiç gidecekleri yok mübareklerin. Şaka şaka, hemşirelerin mesaisi bitince bizimkiler de normale döndüler. Aralarındaki kikirdeme bir türlü bitmiyor. Bir de sorsan bana çaktırmıyorlar. Anlatmakla olmuyor görmeniz lazım.
Neyse çıktık hastaneden sonunda.
Eve geldik tabii sabah oldu. Nizamettin Amca diyor ki “Akif ne olursa haber ver, yalnız başınıza gitmeyin.” Babam da; “Tabi ki, anca beraber kanca beraber.” Sanki savaşa gidiyoruz. Hayır sohbet neydi hala merak ederim. 🤣🤣 Komşuluk dayanışması bu olsa gerek.
Kontrole gideceğiz, nasıl bir takım olmuşsak hep birlikte gidiyoruz. Burasını tamamen uydurdum. Babam bırakır mı, gizli gizli gidiyoruz. Diyorum; “Nizamettin Amca gelmiyecek mi?” Babam; “Yok,” diyor, “Onun işi vardır.” 😂😂 Şaka şaka bunu da uydurdum.
Neyse 1 hafta sonra ben normale dönünce, Merter’de bilmem ne böbrek vakfına gittik. Babam ve ben 😂😂 bekliyoruz sıra bize gelsin diye. Babam benden heyecanlı. Kafada ne varsa artık?! Sıra bize geldi, odaya girdik. Karşımızda proflu muroflu babamdan yaşlı bir adam. Babamda surat sıfır. Utanmasa odadan çıkacak. O da haklı. Bir hafta önce neydi, şimdi ne? Ben de olsam ben de çıkarım yani. 😂😂 (Yok yok çıkmam) Yarın bir gün hakkımızda delil olur sonra, neme lazım. Önce sağlık. 🤣🤣 Ayyy ölücem ölücem.
Profla başladık sohbete. Şikayetimin ne olduğunu sordu. Filmlere baktı. Dedi ki “Taş yada kum döküyorsun.”
“Tamam,” dedim. O da aynı şekilde bol bol sıvı tüketiminden bahsetti. “örneğin,” dedi “su, bira, meşrubat” sayıyor da sayıyor. Tercihi bana bıraktı. Dedim, “bira.” Babamın bir bakışı vardı ki, “Prof bey ne birası?” der gibi. “Olur mu?” dedi, “bol bol telefon açması lazım (lavaboya gitmesi lazım) ki düşsün taş veya kumlar.”
Doktorun odadan çıktık. Dönüş yolundayız. Babam diyor ki; “Doktor bira dedi ama sen su iç, daha etkili olur.” 😀 Ben tabi ki, doktor ne dediyse onu yaptım ve biraya yüklendim. Gerçekten bira sayesinde ne taş kaldı ne de kum maşallah…
İşte böyle babamlarla değişik ve komik bir hastane macerası. Haa burdan kimseyi biraya ozendirmiyorum ama bende yaradı onu söylüyorum. Mübarek Ramazan ayında herkese hayırlı ramazanlar.
Gırgırına,
Cem Albayrakoğlu
25 YORUMLAR
Cemciğim yine harika bir yazı olmuş. Uzun telefon konuşmalarının sonunda böyle yazılar çıkıyorsa harika 🙂
Babanızın dediği gibi bu tür durumlarda alkolsüz suyu tercih edin lütfen.
Yazının içinde benim de sık kullandığım tabirleri fark ettim, anlaşılan bir etkilenme olmuş 🙂
Devamını bekliyoruz güzel yazılarınızın.
Sevgiler
Selam Demetciğim;
Güzel yorumların için teşekkür ederim. Evet etkilenme doğrudur. Sizin tarafınızdan takip edilmek ne güzel.
Hayırlı Ramazanlar, keyifli bir yazı.
Teşekkürler
Selam Mustafa;
Sana da hayırlı ramazanlar.
Teşekkür ederim.
Öyle bir anlatmışsın ki iyi ki taş düşürmüşsün diyecektim 🤣 Yoksa bu kadar keyifli bir yazı nasıl çıkardı. Hayata tadıyla bakmanı seviyorum. Pazartesi sendromum hiç olmadı ama haftaya seninle başlamak bende şu ifadeyi yaratıyor 🤩🤩🤩🤣 emojiler görünüyordur umarım
Selam Ahu;
İnan taş düşerürkenki halimle yazarkenki halim arasında çok fark var tabi kii 😁 Allah kimseye göstermesin.
Keyif alarak okudugun için çok sevindim. Evet hayatı tiye aldığım doğrudur, sonuçta bir kere geliyoruz 😉
Emojier süper 🙃
Umarım sen de hep gülersin.
Ya bu 1 aydır vakit darlığı çekmeme rağmen senin yazıyı görünce açıp okumadan geçemedim 😂😂😂 Bir ara taş dökersen beni de çağır, bakalım şu olay yeri neden böyle önemli 😂😂
Selam Ahmet;
Öyle bir ağrı ki Allah kimseye yaşatmasın.
Olay yeri zaten kapandı 😉
Yaşayanların tarif etmekte zorlandığı bir rahatsızlık… Allah bir daha yaşatmasın, geçmiş olsun.
Sizinkisi yine gırgıra müsait hale gelmiş bir şekilde… 😊
Özlemişim bu gırgır köşesini… 👏👏
Hayırlı Ramazanlar…
“Bol bol telefon açması lazım”😂
Bizde de “Londra’ya gitmem lazım” denirdi. Bloody aristokrasi işte 😂😂😂
Selam Beril;
Ama ne telefon anlatamam, uluslararası yani :))))
Londra da fena değilmiş ama bizde halk tipi olduğu için telefon candır yani 😉
Geçmiş olsun, yaşarken bir an önce kurtulmak isteğimiz anlar sonra güzel anılara dönüşebiliyor, bu durum hayatın bize oynadığı küçük latifeler olarak anılıyor öyle değil mi?
Selam Şenül;
Evet yaşarken acı içinde ve saşkındım ama sonrası komik bir anı olarak kaldı tabii 🙃
Çok eğlenceli bi’ yazıydı böbrek taşı hikayesi için.
Kaleminize sağlık ve geçmiş olsun 🌟😃
Selam Hazal;
Beğenmene sevindim.
Teşekkür ederim.
Cem Abi öncelikle geçmiş olsun ama zaten geçmiş. En iyisi bir daha umarım yaşamazsın diyelim, yazıyı okurken istemsizce karnımı tutup kıvrıldım. Ahahahah bayağı yaşadım o anı okurken 😂
Hayat renkli, böbrekler önemli! 😅
İrem selam;
Umarım yaşamam, gerçekten sıkıntılı bir süreç. Ama işte macera her zaman beni buluyor 😉 Bu sefer de babamlar sag olsun…
Beğenmene sevindim.
Sağlık sorunu ile ilgili bir yazı ancak bu kadar eğlenceli aktarılabilirdi.
Teşekkürler!…
Selam Atakan
Elimden geldiğince diyelim, beğenmene sevindim.
Ahahahahahah babam ve Akif Amca ekoller 😂 İdollerim benim 🙃🙃🙃🙃
Muhteşem ikili değil mi editörüm?
Tabi tabi
Bira ile yakınlığın da buradan geliyor di mi 🙃
tabi kiii..
Yoksa ben hiç içer miyim? Tamamen taş düşsün diye :))
Kum ve taşı aynı anda dökmüş biri olarak çarpılmazsam şayet 😀 biranın ne denli etkili olduğunu ben de söyleyebilirim.
Anılarımdaki o sancılı zamanı kahkahaya dönüştüren yazınız için teşekkürler.
Kaleminize sağlık. 🙂
Selam Ateş,
Merak etme çarpılmazsın. Bana bir şey olmadıysa sana da olmaz sanırım :))