Turizm

Turizm Sektörüne Yatkın Bir Kültüre Sahip Miyiz?

9 Aralık 2020

Yazı: Turizm Ülkesi Olarak | Yazar: Prof. Dr. İsmet Esenyel

Son zamanlarda çok sık karşılaştığım bir ifade üzerine bu ay yazımı bu konuya ayırma ihtiyacı duydum. Başlıktan da anlaşılacağı üzere kurulu düzenimiz içerisinde hep turizm sektörüne göre bir yaşam şeklimiz olmadığına kanaat getiriliyor. Özellikle sektöre Kıbrıs dışından bakan yabancılar tarafından. Yabancılardan kastım, adamızı ziyaret eden daha fazla Anavatan Türkiye’mizden gelen misafirler. Avrupa’dan gelen turistlerin beklentileri ve turizm algıları nispeten daha farklı çünkü.

Turizm Sektöründe Algı Farklılığı

Çok fazla geriye gitmeye gerek yok, bu ülkenin turizm sektörü maksimum 40 yaşında. Yani şu anda 60 yaş üzerindeki kişiler; isteseler de istemeseler de bu sektörde aktif olarak bulunamamışlar. 1974 öncesinde kaç tane Kıbrıslı Türk Oteli olduğunu yazmamıza gerek yok. Hatta Türkler tarafından çalıştırılan restoran sayısı bir elin parmaklarını geçmezdi. Bugünlerde ziyaretimize gelen misafirlerimizi götürdüğümüz restoran ve meyhanelerimizin yapısı ve tatları aslında ortak bir Kıbrıs kültürüne dayanıyor.

Bizler özellikle turizm ve otelcilik eğitiminin bir üniversite eğitimi olarak kabulünü ve başlangıcını 80’li yılların sonuna, 90’lı yıllara dayandırabiliriz. Hal böyle iken, çağdaş turizm eğitimi almış jenerasyonlarımızın yetişmesi ise 90’lı yılların ortasından sonra olmuş. Bu yüzdendir ki, sektör dinamizmine ayak uydurup, bu sektörde kariyer yapma şansını gençlerimiz çok geç yakalamış.

Daha da ötesi, bu kadar küçük bir toplumun yarısı devlet tarafından istihdam edilen bir noktaya gelmiş ise, bırakın turizm sektörünü, diğer sektörlerin bile gelişmesi imkânsızdır. Turizm sektörümüzün kesinlikle bugünkü yapısı ile yarattığı farklı imaj algısı ile bu yüzdendir ki tüm toplumumuz tarafından sahip çıkılması gerekmektedir.

Nasıl bir turizm algısı ve kültürü geliştirmeliyiz?

Turizm sektöründe aktif sürekli çalışanların sayısı bizlere o ülke toplumunda, turizm sektörünün yarattığı iş hacmi ve dinamizmi hakkında bilgi verebilir. Hep eleştirildiğimiz ve bizlerin yüzüne vurulan bir anlayış var. Kaç tane Kıbrıslı turizm sektöründe çalışmaktadır? Çoğu zaman maksatlı sorulduğunun farkında olmakla birlikte, aslında bu soruyla bizlere verilmek istenen, siz bu sektöre sahip çıkmıyorsunuz, turizm sektörü nasıl sizin ülke ekonomisinin lokomotif sektörü olabilir, mesajıdır. Bu soru turizm sektörüne gönül vermiş kişileri tarifsiz, ezik duyguların eşiğine getiriyor.

90’lı yıllarda turizm eğitimi ve sektörüne karşı duyulan heyecan, zaman geçtikçe o yıllarda istihdam edilen, kariyer yapan kişilerin bir şekilde sektörden ayrılmaları; ailelerin artık bu sektörü taç atışına göndermesine vesile oldu. İster çalıştıkları özel otel, restoran, acente sonucunda olsun, ister kamu sektöründe çalışma tercihlerine dönüş olsun; toplumumuzda otelcilik sektörüne karşı bir güvensizliğin oluşmasına sebebiyet verdi. Hep bazı suçlular aradık her zaman yaptığımız gibi.

2007-2008 yılından sonra, yine bu çark ters dönmeye başladı çünkü, otelcilik sektörümüz kim ne derse desin, açılan yeni oteller ile daha profesyonel ve daha bilinçli bir şekilde yönetilmeye başlandı. Adeta tüm Avrupa kıtasına meydan okuyan “casino”lu ultra lüks beş yıldızlı oteller, adanın turizm algısına eğlence sektörü ile birlikte casino ve yıldız sanatçıların her hafta farklı otellerde sahne aldığı küçük bir Las Vegas oluşumu yarattı. Buna ek olarak, gastronomi ve mutfak sanatlarının gelişmesi ve akademide de bir bilim olarak yer bulmaya başlamasından sonra, turizm otelcilik ve gastronomi eğitimlerine Kıbrıslı Türkler tarafından tekrar sahip çıkılmaya başlandı.

Ailelerimiz konuya nasıl yaklaşıyor?

10 yıl önce mezun olan bir gencimizin kat hizmetleri departmanında, resepsiyonda, yiyecek içecek sektöründe çalıştırmaktan adeta çekinen ailelerimiz, çocuklarını turizm sektörüne doğru yönlendirmeye başladılar. Şimdi bu satırları okuyan kişilerin aklına yine şu soru gelebilir: Bu yeni açılan otellerde ne kadar Kıbrıslı Türk gencimize istihdam olanağı sağlanıyor?

Bu arada şunu da belirtmekte fayda var: Bazı toplumları oluşturan kültürel kodlar, servis sektörünün ve bu sektörde hizmet eden kişilerin alt düzeyde görünmesine sebep olabiliyor. Örneğin İsrailli bir aile çocuğunun otelde servis elemanı veya kat hizmetleri departmanında çalışan bir kişi olarak görmek yerine evinde oturtmasını tercih eder.1 Uzakdoğu ülkelerinde, Hong-Kong, Tayland, Singapur gibi ülkelerde otellerin yıldız sayısı yükseldikçe, çalışanların prestiji ve sosyal statüsü de artmaktadır.

Otelci, İşletmeci gözü ile;

Doğrudur, Kıbrıslı gençlerimiz biraz daha duygusal, tez canlı, hemen yönetici olmayı isteyen bir yapıya sahip ama bütün yanlış bu çocuklarda mı? Otelcilerimiz, yıllardır dile getirdikleri söylem; çalıştırmak üzere Kıbrıslı gençleri bulamamaktan şikâyetçi oldukları şeklinde. Çok doğrudur çünkü turizm liseleri ara eleman, üniversiteler ise mezun insan kaynağı bakımından yeterli işgücünü karşılayacak konumda değil. Bu vesile ile kendi işletme anlayışları çerçevesinde sezonluk, stajyer adı altında Türkiye’den turizm liselerinde veya üniversitelerinde okuyan öğrencileri getirmek zorunda kalıyorlar. Yapacak bir şey yok çünkü çark bir şekilde dönmek zorunda. Kıbrıslı yatırmacılarımızın otelleri de, Türkiye kökenli oteller de aynı yola başvuruyorlar. Burada 3 bacaklı bir üçgen var. Oteller ayağını konuştuk; şimdi de Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nı ve Turizm Bakanlığı’nı konuşalım. Adına da devlet çağı diyelim.

Devlet Yapılanması ve İstihdamına Etkileri

Otellerimiz Kıbrıslı istihdamı bulamamaktan yakınırken; devletimiz her hafta iş bulma münhallarine onlarca servis elemanı (barmen, barmaid, garson, komi, kat hizmetleri, aşçı, vs) yazarken, münhallere başvuran kişiler ve otellere gönderilen bu kişiler kalifiye eleman değiller diye genelde deneme süresini doldurmadan geri gönderiliyor. Sektörde çalışırken gerçekten de bu şahısların çoğunun kalifiye eleman olmadıkları doğrudur. Burada çözüm; suçu birilerinin üzerine atmak yerine artık bütün dünyanın yaptığı gibi, ilgili alanlardan kendisini yetiştirmiş kişilerin diploma, sertifika, ustalık belgesi gibi evrakların bir standart hale dönüştürülmesidir.

Eğitim bakanlığı, turizm bakanlığı ile müşterek, ara eleman kadrolarının eğitimini standart hale dönüştürüp, ülkemize kalıcı, kalifiye istihdamların yaratılması için çareler aramalı. Pandemi süreci bizlere öyle bir darbe vurdu ki herkesin aklı başına geldi. Turizm fakültelerimiz ve devlet ile yapılan görüşmeler neticesinde müfredatlar ara eleman yetiştirmek üzere programlanmalıdır. İvedi olarak bu çalışmalar hayata geçirilmelidir. Devlet, her turizm, konaklama, gastronomi mezunu öğrencisine koşulsuz iş bulma garantisi vermeli; özel sektör ile bu konuda mutabakata varılmalıdır. Bu vesile ile aile ve toplumumuz turizm sektörüne olan güvenini artırarak; çocuklarını sektöre karşı daha yumuşak ve sıcak bir algı geliştirmeye başlayacaktır. En son bacak üniversitelerdir.

Algı gelişimi için turizm fakülteleri ve Kıbrıs toplumuna karşı sorumluluklarımız.

Belki de adamızın total ekonomisini, ülke imajını, servis kalite ve algısını direkt olarak etkileyecek olan en önemli eğitim turizm ve konaklama sektörü eğitimidir. Nedeni ise, yetiştirdiğimiz her gencimizin iki dudağı arasından çıkacak olan her kelime, doğrudan potansiyel turist ve misafirlerin algısına etki etmektedir. Kıbrıs geleneksel kültürü ve sevgi ile hizmet etme felsefesini yaşam tarzı olarak belirleyen her turizm elemanı, aslında ülkemizin en önemli reklam kaynağıdır. Oteller, restoranlar, cafeler, kendi başlarına göre hizmet edemeyeceklerine göre, bu otellerde çalışan servis elemanları en önemli unsurlardır. Eğitimlerimizi dünya standartlarına çekmeli, en az iki dil bilen, misafire hizmet ederken aşkla hizmet edip, turizm sektöründe yükselerek emekli olmayı kafalarına koymaları gerekir. O zaman ülke turizm algımız ve dolayısı ile misafirlerin bizim toplumumuza ve çalışanlarımıza yönelik önyargıları da değişecektir.

Bu anlamda eksikler çok, daha yolun başındayız.
 
 

Prof. Dr. İsmet Esenyel
 
 

Notlar & Açıklamalar:

Chuck Ying Gee, International Hotel Management & Development, Sayfa 309, 2008    ⇡⇡⇡

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

No Comments

Cevap Yaz

Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
Girne Antik Liman
Girne Antik Liman
Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan