Sessizlik Öyküleri

5 | Kaybetmenin Pek Çok Şeklinden Biri

19 Ağustos 2021

Öykü: Beşinci Bölüm | Kaybetmenin Pek Çok Şeklinden Biri | Yazan: Hakan Özbek

 

Bu hikayede geçen kişi ve kurumlar çoğu zaman hayal ürünüdür.

 

İndeks

1. Bölüm: Başkanı Aradım, Buraya Geliyorlar
2. Bölüm: Abiler Dikkatli Olun, Başınıza İş Açacak Bunlar
3. Bölüm: Başkanım Demeyin de Ne Derseniz Deyin
4. Bölüm: Eğlenceli Bir Parti
5. Bölüm: Kaybetmenin Pek Çok Şeklinden Biri

 
 
Bir seçim nasıl kazanılır?

Bunu hepimiz az ya da çok biliyoruz sanırım.

Peki bir seçim nasıl kaybedilir?

Bunun için de pek çok yol var ve biz de o yollardan birini seçtik.

Şimdi tüm hikayeyi anlatmaya kalksam, ben dahil hiçbirimizin o kadar vakti yok. Bu yüzden biraz ileriye atlayacağım.

Son seçimde kaybeden bizler için zaman biraz yavaş geçti. Bir işe başlamak ile o işi yapmak arasında zamanın akış hızında bir fark vardır. Bu zaman geçtiğinde keşkeler bir anlam ifade etmez. Elbette hepimizin keşkeleri var; kazananların, kaybedenlerin ve tüm bu seçeneklerin dışında kalanların.

Kaybedilen seçim bizim için altın zamanlardı.

Hıdırlı için yeni bir partiydik ve o güne kadar olanlardan parti olarak sorumlu tutulmuyorduk. Ancak öyle zamanlar oldu ki ülkede olan tüm kötülüklerden sorumlu tutulduk. Tüm kötülükleri yapabileceğimize inanmak için deli olmak gerekirdi ve insanlar yıllar içinde çokça delirmişti. Delirmemek için cahil kalmak da yetmiyordu artık, tümden sistemin dışına, hatta dünyanın dışına çıkmak gerekiyordu ki bu mümkün değildi.

Önce insanlara izleyebilecekleri oyunlar sunduk. Sonra müzikler, filmler, sergiler… İnsan sanatın tadına bir kez baktı ve ondan keyif almaya başladı mı, iyileşiyordur. Ardından eğitimler, seminerler, konferanslar… Hıdırlı ekranda gördüğü, kitaplarda okuduğu ya da kitaplarını okuduğu kişileri hiç bu kadar çok ağırlamamıştı. Tüm bunlar bir değişimin ateşini yakmıştı.

İlk kez Hıdırlı’da seçime katılacaktık. Seçim öncesinde ilçe kaynıyordu. Kim nereden aday olacak, kim ne kadar alacak, kim seçime katılacak, kim katılmayacak? Çatı adaylar, dışardan destekler, koalisyonlar ve daha niceleri…

Seçimlerden önce Başkan Haydar Tozyutan ile konuşmuş, seçimde nasıl bir yol izleyeceğimizi belirlemiştik. Tüm detayların tek tek üzerinden geçmiş, her adımı planlamıştık. En sonunda Haydar Başkan bize kesin bir şekilde, “Kimseyle koalisyon falan yapmayacağız, ittifaka da girmeyeceğiz” dedi. Çünkü biz azınlıktık ve o ittifaklarda eriyip giderdik. İyi, güzel ama adayımız kim olacaktı? Başkan o işi bize bırakmıştı ve şöyle demişti:

“Biz size Ankara’dan aday gönderecek değiliz ya! Hıdırlı’yı sizden iyi bilemeyiz. Mutlaka bizim teşkilatta, ilçenin sevilenlerinden biri vardır. Yok derseniz, üye olmayan ama bize yakışacak bir arkadaşınızı bulun.”

Sonra adaylar çıkmaya başladı.

Hepsi kendini tanıttı, planlarını anlattı. Biz bir-iki aday bulmanın telaşına düşmüşken karşımıza on iki aday çıkmıştı. Bu adaylardan birkaçını doğrudan eledik. Çünkü olayların en başında her seçimde oradan oraya gezen seyyahlardandı bunlar. Eledik dediysem, parti olarak oylayıp eledik. Kimseye “sen gelme” demedik. Sürecin sonunda elimizde iki aday kalmıştı; biri Tarık Kumpınar –yani bizim Tarık– diğeri ise Ziraat Odası’ndan emekli Memduh Görür’dü. Son iki aday kaldığında yeniden toplandık. Önce Tarık söz istedi:

“Arkadaşlar bizim Hıdırlı’da yapacağımız en önemli şey bilinçli tarım ve kooperatifleşme. Şimdi ben çıkıp bunu en iyi ben yaparım dersem size yalan söylemiş olurum. Benim aday olma nedenim partiyi suistimal edecek olanlara set çekmekti ki öyle bir şey olmadı. Bu noktada Memduh Bey varken benim aday olmam doğru olmaz. Bu nedenle ben adaylıktan çekiliyorum ve Memduh Bey’i belediye başkan adayımız olarak buraya davet ediyorum.”

Alkışlar, alkışlar, alkışlar…

Ertesi gün rüya gibiydi. Küçük yerlerde olaylar çok çabuk duyulur ve bizim parti içi demokrasimiz, biraz da abartılarak, dilden dile dolaşıyordu. Tarık büyük adammış, diyorlar, ileride ona da sıra gelecek, diye ekliyorlardı.
 

*

 

Memduh abi ile mitinglere başladık.

Kimseyi zorunda tutmuyorduk; kek, çay, bisküvi ya da yemek dağıtmıyorduk. Mitinge insan taşımak için belediye kaynaklarını kullanmıyorduk, ki öyle bir şansımız da yoktu. O zaman neden bunu söyledin derseniz, kullanan varmış, onun için.

Memduh abi sallamaktan hiç anlamıyordu. Belki de anlıyordu ama sallamıyordu. E, siz insanlara ne vaat ettiniz, derseniz; bütün yıl ne konuştuysak onu. Sürdürülebilir tarım, kooperatifleşme, eşit temsil, adil hizmet falan… Bir kere mahalle meclisleri kuracaktık, kadın meclisi, çocuk meclisi, engelliler meclisi, esnaf meclisi vs. Hıdırlı’da kim ne ile uğraşıyorsa, kim ne hakkında söz almak istiyorsa, sözünü söyleyebileceği, alınacak kararda etkili olabileceği bir yer bulacaktı. Amacımız bizim belirlediğimiz bir kişinin eline tüm Hıdırlı’yı bırakmak değildi. İstiyorduk ki halk kendi hakkında kararı kendi versin. Bir insana söz söyleme hakkını vermek vaatlerin en kolayıdır ancak en güzeli de. Yaşadığın yerin dönüşümünde iz bırakamıyorsan, orada olmanın ne anlamı var?
 

*

 

Tüm bunlarla geçen aylar, özellikle son haftalar…

Yorgunluktan geberiyorduk. Neredeyse 24 saatimiz koşuşturmayla geçiyordu. Seçim günü sandık başlarını tuttuk, hakkımızı koruduk, tek bir oyumuzu bile yedirmedik. Ne güzel bir mücadeleydi…

Sonuç mu?

Hıdırlı’da oyların yüzde 37.8’ini alarak kaybettik ancak ikinci parti olarak çıktık. Sanırım bizim tam zamanımız değilmiş o seçim. Belki biraz daha mücadele etseydik, diyorum içimden. Bir şey değişir miydi? Sanmam, alabileceğimiz en iyi oy oymuş.

Nereden mi çıkardım?

Bir sonraki seçimlerde yüzde 32.1, bir diğerinden ise yüzde 9 aldık. Neden eridi oylarımız hâlâ bilmiyoruz. Hiç denenmemiş bir “şey” olarak orada kaldık.

Umudunu kestin mi derseniz, elbette hayır.
 
 
Hiç bi’ kere hayat bayram olmadı ya da
Her nefes alışımız bayramdı
Bir umuttu yaşatan insanı
Aldım elime sazımı

 
 

…SON…

 
 

BEĞENEBİLECEĞİNİZ İÇERİKLER

4 YORUMLAR

  • Yanıtla Mert Divan 19 Ağustos 2021 at 13:49

    Keşke kazansalardı :/ 🙂

    • Yanıtla Didem Çelebi Özkan 19 Ağustos 2021 at 18:11

      Bence de 😁
      Hepimize bu mutsuz günlerde biraz umut olurdu.
      Ama iyiler nadiren kazanır, öyle değil mi?

      • Yanıtla Hakan Özbek 20 Ağustos 2021 at 20:51

        Hayat kaybedenlerin hayatı bana göre. Kaybettikçe yaşamayı öğreniyoruz.

  • Yanıtla Şen Sevgi Erişen 21 Ağustos 2021 at 20:18

    Siz -yani partiniz- Hıdırlı halkına “özgürce konuşma hakkı” vermeyi vaat etmiş, onlar; “Yok ya şimdi bunun sırası mı?” demişler… Demek ihtiyaçları henüz bu değil… Bir gün belki de… kim bilir ne zaman?

  • Cevap Yaz

    Yazı: Pembeden Yeşile Bütünlük | Yazan: İrem Savaş
    Girne Antik Liman
    Girne Antik Liman
    Öykü: Umarım Bu Gece Öldürülmem | Yazan: Didem Çelebi Özkan